HAKTAN YANA HAKLININ YANINDA

Geçtiğimiz Pazar günü Mazlum-Der’in genel kurulu vardı. Davet üzerine icabet ettim.

Genel kurulda Ahmet Faruk Ünsal derli toplu bir konuşma yaptı.

Hizmetlerin anlattı.

Sloganlarını da çok beğendim.

Her kim olursa olsun sonuna kadar mazlumdan yana, her kim olursa olsun sonuna kadar zalime karşı.

Evet bu slogan diğer bir deyim ile faaliyetlerinin temelini oluşturan ilkesel betimlemeleri, hepimizin rahatlıkla kabul etmesi gereken bir kural olarak karşımıza çıkıyor.

Her kim olursa olsun sonuna kadar mazlumdan yana ve her kim olursa olsun sonuna kadar zalime karşı duruşu sergileyebilmek çok önemli. İnsanım diyen herkes bu kurala uygun davranır ise, toplumun hiçbir sorunu kalmaz.

Mazlumder’in faaliyetlerinde esas aldıkları bu düşünce, dün yazdığım yazıda belirttiğim üzere, Hz.Ebubekir efendimizin, Halife seçilir seçilmez halka “Ey insanlar, ben sizin en iyiniz olmamakla beraber sizin üzerinize yönetici seçildim. Şimdi ben iyi davranırsam bana yardım ediniz, kötü davranırsam beni düzeltiniz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. İçinizde zayıf olanınız, Allah’ın izniyle hakkını kendisine iade edinceye kadar yanımda güçlüdür. İçinizde kuvvetli olanınız da Allah’ın izniyle üzerinde bulunan bir hakkı alıp hak sahibine verinceye kadar yanımda zayıftır. Allah yolunda cihadı bırakan bir toplumu Allah aşağılatır, fuhşun yaygınlaştığı topluma Allah genel bela verir. Ben Allah’a ve Elçisi’ne itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz. Ben Allah’a ve Elçisi’ne isyan edersem, bana itaat etmeniz gerekmez. Namaza kalkınız, Allah size acısın.” Şeklinde ifade ettiği cümlelerden mülhem gibi geldi.

Mazlum Der’in ana umdesi,

İçinizde zayıf olanınız, Allah’ın izniyle hakkını kendisine iade edinceye kadar yanımda güçlüdür. İçinizde kuvvetli olanınız da Allah’ın izniyle üzerinde bulunan bir hakkı alıp hak sahibine verinceye kadar yanımda zayıftır” cümlelerinin yansımasından başka bir şey değil.

Faruk Ünsal bey Suriye olaylarını değerlendirir iken, cereyan eden hadiseler sebebiyle, İsrail’e karşı oluşturulmuş olan Hizbullah, Hamas, Suriye, Lübnan birlikteliğinden Hamas’ın çıktığını ve gelişmelerin İsrail’e yaramış olduğunu söyledi. Hamas ile Hizbullah’ın karşı karşıya geldiğini anlattı.

Toplantıda siyasi partilerden CHP, BDP, SAADET, HAK-PAR dan temsilciler vardı.

CHP li Nihat Matkap son olaylar üzerinde durdu ve göstericilere polisin aşırı güç kullandığını ve buna karşı olduklarını söyledi.

Toplantıya biraz geç de olsa Sırrı Sakık bey de katıldı ve barış sürecini değerlendirdi.

Son olaylar hakkında görüşlerini açıklar iken, barış sürecine gerekli desteği vermeyen CHP nin, sokak hareketlerini kışkırtan taraflardan birisi olduğunu, bunun barış sürecini sekteye uğratmak gibi bir soncu beraberinde getirebileceğini söyledi. Ve,

Şimdi herkes bu ülkede Kürtlerin neler çektiğini gayet iyi anlıyordur, bizim üç ağaç kadar kıymetimiz yok muydu dedi veya Sırrı beyin konuşmasını ben öyle formüle ettim.

Hükümet yetkililerine de seslenen Sakık, suhuletle işe vaziyet edilmesini, özgürlükleri kısıtlanan insanlara gaz vererek gelişmeleri engellemenin mümkün olmadığını, zecri tedbirlerin sokağı daha da hareketlendireceğini ve barış sürecinde Hükümetin elinin zayıflamasına yol açacağını anlattı.

MAL BULMUŞ MAĞRİBİLER

Gezi parkı olayları ile ilgili olarak ülkede meydana gelen gelişmelere ve güvenlik güçlerinin tutumuna iki dünya devinden açıklamalar gelmeye devam ediyor.

Rusya Federosyonu Başkanı Putin, Türkiye’nin hak taleplerine kulak tıkamamasını, göstericileri dinlemesini söylemiş. Bir muhabirin ama sizde böyle hareketler hiç olmuyor, sivil toplum kuruluşlarının gösteriler düzenleyerek sizi eleştirmesi mümkün mü sorusuna da çok kızmış ve bizde bir tabir var “Tarlada mürver ağacı, Kiev’de amca” demiş. Yani bizdeki deyimi ile “sen elmalarla, armutları biri biri ile toplamaya çalışıyorsun, bu

iki meyve biri birine karıştırılır ve toplanır ise, sonuçta elma ne kadar, armut ne kadar, belli olmaz demek istemiş.

ABD den de açıklamalar geliyor. Dış İşleri Bakanı Kerry, göstericilere kimyasal gaz sıkılmasının kabul edilemeyeceğini açıklamış.

Bu iki ülke Türkiye’nin iyiliğinden yana mı bir pozisyon takınmışlar, yoksa bir iki gün içerisinde sizi el aleme rüsva ederiz mi demek istemişler, doğrusu anlayamadım.

Türkiye’nin 30 yıllık bir savaştan çıkıp, kendi ülkesinin önemli bir kesimini oluşturan Kürtleri ile barışı yakalamaya çalıştığı ve bu konuda hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir mesafe alındığı sırada, üç tane ağacı size yedirmeyiz diye ortaya çıkanların arkasındaki gücü, ben çok rahat tahmin ediyorum.

ABD de yakın zamanda göstericilere karşı polisin uyguladığı şiddeti kimse unutmuş değil. Aslında ABD de yapılan her gösteriye, hatta trafikte kuralları ihlal edenlere karşı polis öyle bizdeki gibi gaz maz kullanmaz. Doğrudan doğruya ateş eder ve öldürür. Ve onun bu yaptığına dünyadan zerre kadar ses çıkmaz.

Sayın Cumhurbaşkanı olaylarla ilgili olarak gerekli mesajı aldık demişti. Sayın Başbakanın yurt dışında olması sebebiyle,Başbakanlığa vekalet eden Bülent Arınç beyin, Cumhurbaşkanı ile görüşmesi sonrasında, gezi parkında sabaha karşı polisin aşırı güç kullanımından ötürü zarar gören vatandaşlardan özür dileriz açıklaması, hiç kuşkusuz Sayın Başbakan ile görüşüldükten sonra gelmiştir. O açıdan gezi parkı alanında ki yapılaşmaya ilişkin olarak Sayın Başbakanın gezi dönüşü yapacağı açıklamaları beklemek lazım.

Başbakanın Kasımpaşa’da büyüyen ve her türlü mihneti çekmiş bir insan olarak halkın taleplerine kulak tıkayacağını zannedenler göreceksiniz aldanacaklar.

Ve biz “bu da geçer ya hu” sözünün bir daha gerçek olduğuna şahit olacağız.

Şimdi haktan yana olma ve sabrı tavsiye etme zamanı.