HALK 12 EYLÜL 2010 U DEMOKRASİ BAYRAMI OLARAK KUTLAMAYA HAZIR
Kadıköy’den bir taksiye biniyorum. Beni Yeşilköy hava alanına götürecek. Taksici genç bir Anadolu insanı. Sağdan soldan konuşuyor. O, hepimizin bildiği, ne olacak bu memleketin hali, ağabey nereye gidiyoruz diye soruyor. Hiç konuşma niyetinde değilim. Ama o durmuyor. Bunlar hep böyledir. Cin gibidirler. Laf Almada üstelerine yoktur. Dur o beni konuşturacağına, ben ona sorular sorayım, konuşsun dursun diyorum.
Kadıköy’den , Yeşilköy hava alanına ne kadara gittiğini, günlük kazancının ne olduğunu, aldığı paranın kendisini kurtarıp kurtarmadığını soruyorum.
Korsan taksi olduğu için 55 liraya gidiyormuş. Normal taksiler ise 75-80 lira arasında bir para alıyormuş. Günlük ortalama en az 50 lira , en çok 100 lira kazanıyormuş. Allah bereket versin bir şikayetimiz yok, bu aslında bir meslek sayılmaz, ama hiç yoktan iyidir, nafakamızı çıkarıyoruz, çoluk çocuğu muhannete muhtaç etmiyoruz. Ben araba kullanmayı sevdiğim ve uzun yol yolcusu taşıdığım için bu iş zevkli de diyor.
O, kendisine sorulan sorulara cevap vermesinin verdiği rahatlıkla, ağabey referandum sonuçlarını nasıl buldun demez mi?
Al başına belayı… Hadi gel de konuşma.
Bak diyorum "bu referandum milletin kaderini değiştiren bir gelişme idi. Türkiye ya içerisine saplandığı bataktan ya çıkacak veya bir daha geri gelmemek üzere o bataklıkta kaybolup gidecekti. Bu kendisi için son bir şanstı, millet o şansını iyi kullandı. Millet Türkiye’nin boğazına/can damarına bir kene gibi yapışmış olan CHP den, MHP den, YARSAV’dan, TÜSİAD’ tan, bir çok sendika, vakıf, kuruluştan çok daha basiretli olduğunu ortaya koydu. Anayasa değişikliğine olumlu baktı ve DOĞRUDAN DEMOKRASİNİN BİR KULLANMA ARACI OLAN REFARANDUMDA oyunu evet yönünde verdi. ZATEN DAHA ÇOK DEMOKRASİ İSTERMİSİN SORUSUNU ZAİT BULDU. TBMM sindeki temsilcilerinin çoğunun oyları ile kabul edilen Anayasa değişikliklerini onayladı.
Hadi şimdi, HERHANGİ BİR GENERAL ÇIKSIN DURDUK YERE CADDELERDE TANKLARI YÜRÜTSÜN, MUHTIRA VERSİN, İHTİLAL GİRİŞİMİNDE BULUNSUN, BALANS AYARI ÇEKSİN GÖREYİM.(yaşar büyükanıt’ın 27 nisan bildirisi Genelkurmay Sitesinde duruyor mu? Bu bildiri sitede duruyor ise farkında olmadan yeni Genelkurmay Başkanımız Işık Koşaner’e de suç işletiyorlar. Hatırlatayım istedim)
HANİ HALK ARASINDA BİR DEYİM VARDIR. ERKEKSEN ŞUNU YAP, BUNU YAP DERLER YA. TAM DA O SÖZÜN SIRASI. HADİ ERKEK OLAN BUNLARI YAPMAYI DENER.
Demek ki neymiş. Adamlar kendin pişir, kendin ye havasında istedikleri gibi demokrasinin dışına çıkabiliyor, Hükümeti tehdit edebiliyor, Başbakan, Bakanlara hakaret ediyor, Suudi Arabistan’ı ziyaret eden BAŞBAKANA KÜFÜRLÜ KALAYI BASTIKTAN SONRA "BU DA ADAM MI" DİYEBİLİYORLARDI. Ve o Başbakan korkusundan şahıs hakkında Askeri Savcılığa olsun şikayet dilekçesi veremiyordu.
Çünkü nasıl olsa, o kişilerin her yaptığı yanlarına kar kalıyordu. Kimse niye böyle bir şey söyledin, senin bunu söylemeye ne hakkın vardı, kanunların dışına çıkma yetkisini nereden alıyorsun diyemiyor, kendi astları durumunda olan Askeri Savcı ve Hakimlerin bu kişiler hakkında herhangi bir işlem yapması asla mümkün olmuyordu.
Tabii onların bu yaptıklarından ötürü memleketin düzeni allak bullak oluyor, ekonomi sarsılıyor, piyasaların altı üstüne geliyor, borsadaki yabancı yatırımcılar hisselerini satarak bir anda ülkeyi terk ediyorlardı.
Borsa tepetaklak olunca, bu adamlar geri dönüyor, değerleri nerede ise sıfıra inmiş hisseleri bol keseden topluyorlardı. Ülke içerisinden kimi insanların da bunlara ortak olduğu söyleniyordu.
İşte kardeşim Anayasa değişikliği, bu tür haltların işlenmesini imkansız kıldı.
VE BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ, TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK OLARAK BAŞARILI OLAN BİR İHTİLALİ GERÇKELEŞTİRENLERİN "ANAYASAYI İHLAL SUÇUNDUN SORGULANABİLECEKLERİ, YARGILANABİLECEKLERİ VE HATTA MAHKUM OLABİLECEKLERİ" İMKAKNINI GETİRDİ.
YANİ BU ÜLKEDE İHTİLAL YAPMAYI KESİN SUÇ HALİNE GETİRDİ.
Bu ülkede her zorda kaldıklarında askerin kucağına oturmayı, oradan nemalanmayı marifet bilenler, kurdukları sömürü düzenlerini bu yolla devam ettirenler, bundan böyle avuçlarını yalayacaklar.
Türkiye’de ilk defa militarizm kaybetti, Demokrasi kazandı.
12 Eylül 2010 tarihi ileriki yıllarda bir DEMOKRASİ BAYRAMI olarak kutlanacaktır diye düşünüyorum.
Kenan Evren ve arkadaşları Anayasayı ihlal suçundan Anayasa Mahkemesinde değil, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanacaklardır. Kimileri Yargıtay C.Başsavcısının konuya müdahil olacağı ve Anayasa Mahkemesine dava açmaması halinde işlemlerin orada neticeleneceği zırvasına güvenmesin. Çünkü artık insanların Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı var. Anayasa Mahkemesi de bu değişikliklerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi statüsüne kavuştuğuna göre, kendi konumunu çok iyi değerlendirecek ve vereceği kararların AİHM sinden yüz geri dönmemesi için hukuka olan saygısını iyice ortaya koyacaktır" dedim.
Bir defa yakayı ele verdim. Adam Kürt sorununun nereye gideceğinden, Kemal Kılıçdaroğlunun akibetine, Baykal’ın milletvekili Nesrin BAYTOK ile yaşadıklarına varıncaya kadar sormadığı soruyu bırakmadı.
Son olarak ağabey, Nesrin Baytok’un kocası BAYKAL kasedini piyasaya sürmüş olabilir mi? Zihnimde çok ciddi şüpheler var. Zira Baykal kanepeye uzanmış yatıyorken, Nesrin HANIMIN kocası olduğu ileri sürülen kişi ona bir şeyler veriyor. O odada bir bayanın ayak ayak üstüne atmış görüntüleri var. Adam dışarı çıkıyor, ama bayan içeride kalıyor, film zaten ondan sonra başlıyor. Şahsın gelişmelere bu kadar bigane davranması söz konusu olabilir mi? sormak istiyorum diyor.
Bu kadar yeter, soran sorulandan daha iyi bilir diyerek noktayı koyuyorum ve zaten hava alanına da gelmiş oluyoruz.
Taksinin kapısını kapatırken O "ağabey paranın ne önemi var, bu konferansın bedeli mi olur" demez mi?
Yok öyle yağma.
Ben bedelini ödemediğim hiçbir konferansı vermem diyorum. Gülüyoruz.