HAYATA DAİR

Hayat öylesine hızlı, öylesine durmaksızın akıyor ki, ne olduğunu anlayabilmek nerede ise imkansız.
Bir yerlere tutunabilirseniz, biraz olan bitenin farkında oluyorsunuz.
Eğer hayatın akan seline bir yerlere tutunmadan kendinizi bırakırsanız, çok çabuk yorulur,kısa sürede tükenir ve yok olursunuz.
Yaşama anlam katan kazandıklarınız, kazandırdıklarınızdır.
Doğum bir kazançtır.
Elinizde olmadan, istemeden, farkında olmadan büyük bir kazanç.
Milli piyango bile öyle değildir.
Kainatta bizim yerimizde olmak istemeyen hiçbir varlık yoktur.
"Biz Adem Oğlunu Yaratırken Çok Cömert Davrandık"  diyor Rabbimiz.
Okumak,
İyi bir tahsil yapmak,
Evlenmek,
Çoluk çocuk sahibi olmak,
Meslek edinmek,
Üretmek,
Mala mülke kavuşmak,
Çocuklarınızın başarısını görmek,
Torun torba sahibi olmak,
Hayırlı işlere imza atmak,
Hayırlı işlere imza atılmasına vesile olmak,
Çalışmak,
Çalışacak gücü bulmak,
Sağlıklı olmak,
Yazmak, Konuşmak, Gülmek,Güldürmek akıp giden hayatın ,sürgün günlerinin dikenlerinden temizlenmeyi ifade eder.
Yarasız, beresiz, yunmuş, yıkanmış, yüz akı ile huzura çıkmayı anlatır.
Zordu ama tutundum işte.
Terkimdekiler sana layık değil ama, hiç olmaz ise boş ta değil.
Hayat akıp gidiyor,
Tutunmamız gerekir bir yerlerine,
Sevgiyle , dostlukla.
Ele kürek kazma alıp bir ağaç dikerek,
Tanıdık, tanımadıklarımıza selam vererek,
İşe daha erken giderek, daha çok üretmemiz lazım.
Hadi arayın ananızı , babanızı, akrabalarınızı, onlara nasılsınız, iyimisiniz, ellerinizden öperim, çok oldu görüşmiyeli, bir şeye ihtiyacınız var mı deyin.
Bir fakirin karnını doyurun,
Çocuk melul, mahzun bir şekilde köşesinde oturmuş, oynayan arkadaşlarını seyrediyordu.
Sen niye oynamıyorsun, bir yerin mi ağrıyor, bir derdin mi var dedi Peygamber.
Hayır bir yerim ağrımıyor ama,babam öldü, ben yetim kaldım, ona üzülüyorum dedi.
Peki ben senin baban olayım, istemez misin?
Çocuk çok sevindi, birden arkadaşları arasına daldı.
Bir yetimin başını da siz okşayın.
İki poşet sebze, meyveyi yoksul komşunuza bırakın,
Elindeki avucundakini evinin aylık kirasına yatıran bir yakınınıza, bu ayın kirası da benden , elin geniş olursa verirsin, yoksa da hediyem olsun deyin.
Ne bileyim işte her birinizin binlerce yapacağı iyilik var hayata dair.
Güzel işlerimizdir bizi ayakta tutan.
Güzel işlerimizdir insana ve Rabbe ulaşan.
"İnsanoğlu için çalışmaktan başka bir şey yok ve herkes çalışmasının karşılığını görecek" diyor mevlamız.
2010 un ilk yazısını çeşitli konulara ayırmıştım. Bir tanesi de Ülkemizin şaheseri olan 4 ayaklı minareye dairdi.
Bu minarenin kilit taşlarından birinin çatladığını ve minarenin çeşitli yerlerinde tahribatın meydana geldiğini , bunun için İl  Valimizi, Belediye Başkanımızı göreve davet etmiştim.
Ama bu konuda asıl daveti Vakıflar Genel Müdürümüz Yusuf Beyazıt beye yapmıştım.
Yusuf Bey Vakıf eserlerin korunması, gelecek nesillere aktarılması hususunda şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük hizmetlere imza atıyor.
Ülkenin her tarafındaki vakıf eserler şimdi büyük onarım içerisinde.
Onun bu hassasiyeti , o eserlerin imal edilmesi kadar önemlidir. Bundan önce tarihi eserlerin sahipsiz, yoksul, kimsesiz , boynu bükük biçimdeki yıpranmışlıklarını gördükçe, işin usulü mü böyle, yapılacak bir şey yok mu der dururdum.
Ama şimdi öyle değil işte.
Bu eserlere canı gibi sahip çıkan bir genel müdürümüz var.
O yazımdan sonra kimse beni aramadı.
Niye acaba.
Camisiz minare olur mu?
Şeyh Matar , 4 ayalkı minarenin camisi değil mi?
Minare ile cami biri birinden duvarla koparılmış.
Bu eşi benzeri olmayan tarihi eser, yolun ortasında garip bir şekilde sahipsiz olarak duruyor.
Bunu kabul edemeyiz.
Minarenin kilit taşlarından bir tanesinin çatladığını, yanı başından büyük tonajlı araçların gelip geçmesinin esere büyük zarar verdiğini söylemiştim.
Bu tahribat devam ediyor.
İlgili ve yetkililerden eserin kurtarılması için çaba rica ediyorum.
Ayrıca Vakıflar Bölge Müdürlüğü yetkilileri araştırsınlar bakalım. Minare caminin dışına ne zaman atılmış ve bu şekilde kimlere yasa dışı rantlar sağlanmış.
Şeyh Matar Camii , 4 ayaklı minaresi ve etrafındaki külliyesine bir hayır elinin uzanmasını bekliyor.
İşte size hayata tutunmak için çok kıymetli bir yol.
Bu yollardan birisine TOKİ’nin elinin uzandığını haber aldım.
Hz.Süleyman Camii etrafı ile birlikte kurtarılacak inşallah.
Ankara Toplu Konut İdaresi Başkanlığında çok hızlı bir çalışma sürdürülüyor.
Cami’nin çevresi temizlenecek, gecekondulardan arındırılacak.
TOKİ, Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sur Belediye Başkanlığının yaptığı anlaşma uyarınca, İçkale dediğimiz alanda bulunan bütün gecekondular temizleniyor ve bu vatandaşlarımıza  1300 dolayında ev,TOKİ tarafından yaptırılarak teslim edilecek.
Evlerin bedelleri peşinata sayılacak, geri kalan kısım 15 senede ödenecek.
Bu bölgede oturan kiracıların da aynı haklardan yararlanması sağlanacak.
Bilindiği üzere içkaledeki gecekonduların alt kısmında Anfi Tiyatro’nun bulunduğundan söz ediliyor. Yapılacak kazı sonucunda inşallah bu eser de ortaya çıkarılmış olur.
Bölgedeki Saint George kilisesi kurtarıldı.
Hz.Halid Bin Velid’in oğlu Hz.Süleyman komutasındaki 20 den fazla sahabinin medfun olduğu alan yeni bir düzenlemeye tabi tutuluyor.
Anfi Tiyatro da  yeniden inşa edilir ise, dünya 8.Büyük harikasına kavuşmuş olur.
Ne mutlu hayata tutunanlara…
Ne mutlu hayata tutunacak eser bırakanlara…