HEP AYNI OYUN
Irak sahibi olduğu petrolün satışından elde ettiği gelirler ve güçlü siyasi liderliği!!! Sayesinde ortadoğuda gerçek bir güç haline geliyordu. Batı ülkeleri ile iyi ilişkiler içerisinde olan Saddam, durup dinlenmeksizin onlardan konvansiyonel ve kimyasal silahlar alıyor, kendince gücüne güç katıyordu.
Bu güçlü silahlarla kimsenin dönüp de kendisine yan bakmasına imkan vermiyor, tarihte geçen Ninova Krallığının yeni rölünü üstlenmek ve dört bir yanına kuşanmış olduğu silahlarla kameraların karşısına geçip poz vermek gururunu okşuyor, evlatları Uday ve Kusay spor sahalarında bile silah çekip insan öldürüyorlardı.
İran devriminden hemen sonra körfezdeki adacıklar bahane edilerek Irak tarafından İran’a savaş ilan edildi. İranlıların Cengi Mahalli, Iraklıların Defu Mukaddes ismini verdikleri savaş 8 yıldan fazla sürdü. Iraklılar hiçbir zaman İran’a karşı üstünlük sağlayamadı. İran’ın her galip gelme istidadı gösterdiği günlerde, batılılar Irak askerlerine havadan destek sağladılar ve İran güçlerini yenemeseler de ilerlemesini durdurdular. Batılıların desteği olmasa idi, bugün orta doğunun kaderi belki de çok başka olacaktı.
Dünya alem biliyor ki, İran İslam devrimini yok etmek üzere Irak’ı, batılılar İran ile savaşa sürüklediler.
Saddam Hüseyin'in 23 Şubat - 16 Eylül 1988 tarihleri arasında El-Enfal Harekâtı'nı şiddetlendirdiği dönemde Mart ayının ortasında İran ordusu Zafer-7 Harekâtı adlı genel taarruzu başlattı. Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne bağlı Peşmergeler de İran ordusu ile işbirliği yaparak Halepçe kasabasına girdi ve isyan çıkardı.
Saddam Hüseyin İran ordusunun ilerleyişini durdurmak için Irak Ordusunun Kuzey Cephesi Komutanı olan Korgeneral Alî Hasan al-Macîd al-Tikritî'ye (batı medyası tarafından 'Kimyasal Ali' lakabı ile bilinir) zehirli gaz bombaları kullanmayı emretti.
16 Mart 1988'de zehirli gaz bombalarını taşıyan sekiz MiG-23 uçağı tarafından Halepçe kasabasına bombardıman düzenlendi. Halepçe sakinleri, İran askerleri ve Peşmergelerle birlikte 5.000'den fazla insanın öldüğü, 7.000'den fazla insanın da yaralandığı tahmin ediliyor. Ancak Irak Savaşı'ndan sonra bölgeye giren yabancılar tarafından bu rakamın daha da büyük olduğu tespit edildi.
Kürtler üzerine uygulanan bu katliamdan sonra bir milyona yakın insan Türkiye’ye sığındı, Türkiye yıllarca bu kardeşlerine ev sahipliği yaptı.
Biri birlerine üstünlük sağlayamayan iki ülke sonunda ateş kes ilan etti. İranlılar ellerinde bulunan yüzbinlerce Iraklı esiri, bu sizin savaşınız değildi, siz birer piyon olarak kullanıldınız, hadi evlerinize diye serbest bıraktı.
Saddam batılıların kendisine verdikleri ev ödevinin hala bitmediğini biliyordu. Ona “ya şu Kuveyte ne oluyor, niye İran savaşında sana gerekli desteği vermedi, hem zaten Kuveyt diye bir ülkemi olur, o senin bir parçan” denildi.
Lütfen hatırlayın Irak ile Kuveyt arasında ihtilafın çıktığı günlerde ki, sebebini şimdiye kadar kimse doğru dürüst algılayamadı, batılı ülkeler Saddam’a “bu sizin sorununuz, kimseyi ilgilendirmez” dediler ve onun saldırı için eline büyük koz verdiler.
Evet Irak’ın Kuveyt saldırısın ve sonrasında Saddam’ın Cumhuriyet muhafızları olarak bilinen seçkin askerlerinin ABD nin askerleri karşısında nasıl da ayaklara kapandıklarına şahit olduk. Yüzümüz kızardı. Adam gibi savaşmasını bilmeyenler, bari adam gibi ölmeyi niye denemediler, anlamak mümkün olmadı.
Lafı uzatmaya gerek yok.
Aklını kullanamayanlar, kendi ülkesindeki insanlar ve bölgesindeki ülkeler ile ki, hepsi Müslüman, insanca, islamca görüşmesini, ortaya çıkan sorunları çözmesini beceremeyenler, batının operasyonuna gelir, biri birine düşer, sonra döner, yine onlardan yardım ister. Gel bizim problemimizi çöz diye.
Ne oldu?
İran Irak savaşında bir milyondan fazla Müslüman öldü.
Bu savaşta taraflar 150 Milyar dolar para harcadılar. Bu paraların çoğu ile batılılardan silah aldılar, onların silah sanayinin gelişmesine, refahlarının artmasına, İslam ülkelerine karşı daha da güçlenmelerine sebebiyet verdiler.
Irak’ın Kuveyte saldırısında da bir o kadar para harcandı. Güçlü bir ekonomiye sahip olan Kuveytin can damarları kesildi. Hemen her gün dünya ülkelerinin gündeminde olan Kuveyt’in bugün ismini duyan yok. Ne oldu Kuveyt’e haritadan mı silindi. Elbette değil, ama kolu kanadı kırıldı, bu sebeple sesi soluğu çıkmaz oldu.
Irak hala çok şişkindi ve karnında biriken gaz çıkmamıştı. ABD ve müttefikleri geldi, o gazı patlattı. Bir Milyon insanın/tabii ki Müslümanın/ ölümü gerçekleştirildi.
Irak ekonomisi yerel bir oldu. Petrolü savaş gideri olarak şu anda bir konsorsiyomun elinde paylaştırılıyor. ABD savaş tazminatı olarak bu gelirlerden para kesiyor, geri kalan bir şey olursa onu da Irak’a veriyor.
ABD ve müttefiklerinin işgali nerede ise 10 yıl sürdü. Toplam 30 yıla yakın süren bir operasyonda, İran İslam devrimi dünya Müslümanlarının nazarında olabildiğince küçük düşürüldü. İranın ekonomik kaynakları çok büyük zarar gördü. (Allah’tan İranlılar mütedeyyin ve sabırlı insanlar, batılıların oyununu çok iyi gördüklerinden, kendi ülkelerine daha bir sahip çıktılar, yöneticilerine dönüp de niye bu işleri bizim başımıza açtın demediler. Özverili davrandılar, ekonomilerini toparladılar, insanları Sünni-Şii diye biri birlerine düşmediler ve bu gün bütün engellemelere, ambargolara rağmen, ayakta kalmayı başardılar)
ABD liler 2012 de Irak’tan çekildiler.
Ama arkalarında her şeyin, ama her şeyin berbat olduğu bir ülke bıraktılar.
Suriye’deki iç savaş sebebiyle, Irak’ta olup bitenler kimsenin dikkatini çekmiyor, katliamlar sanki ahvali adiyedenmiş gibi bir algı oluşmuş bulunuyor.
Oysa Irak’da son bir ayda 4 binden fazla insan bombalı saldırılar sonrasında hayatını kaybetti.
Yüzyıllar boyu birlikte yaşayan Sünni ve Şii Müslümanlar şimdi biri birlerinin düşmanı. Alın size daha dün gerçekleşen bir örnek.
Irak’ın başkenti Bağdat’ın güneyinde bulunan Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu Latifiye şehrinde, Şii bir aileye ait komşu iki eve önceki gece teröristlerce(kim bunlar Allah aşkına kim) yapılan silahlı saldırıda 6’sı çocuk, 8’i kadın olmak üzere 16 kişi hayatını kaybetti, 9 kişi de yaralandı.
Geçen hafta çarşamba günü yine bu bölgede 7 Şii Iraklı daha öldürülmüştü. Polis yetkililerinden gelen açıklamaya göre son saldırının failleri gece yarısından önce ailelerin yaşadığı evleri kısa bir süre silahlarıyla ateş altına alıp daha sonra eylemlerine bomba kullanarak devam etmiş. Kanlı geceden yaşadığı evin arka kapısından kaçarak kurtulan görgü tanığı bir çocuk Reuters haber ajansına şunları aktarmış.Teröristlerin kapıyı kırarak girdiği evlerinde babasının kafasına 4 el ateş ettiğini, kardeşini ve kuzenlerini öldürdüğünü söylemiş.
Bu şii aile Sünnilerin çoğunlukta olduğu o bölgeye herhalde sonradan gelmedi. Yüz yıllar boyu birlikte yaşayan insanlar/Müslümanlar/bakın ne hale getirildi.
Kim bunları bu hale getirdi.
Bu nasıl insanlık, bu nasıl bir medeniyet?
Bizim böyle bir medeniyete gerçekten ihtiyacımız var mı? Zira gün be gün batı değerleri diye bize empoze edilen yaşam biçimi/hayat tarzı/ toplumumuzu içinden çıkılmaz badirelere sürüklüyor.
Örneklere ve bize dayatılan Medeniyet anlayışının getirdiklerine yarın devam ederiz, Allah izin verirse.