HER ÖLÜM ACIDIR

Pazar gecesi saat 24.00 sularında cep telefonuma Ak Parti Genel Merkezinden mesaj geldi.

23 Dönem Milletvekilimiz Mustafa Cumur vefat etmiştir, cenaze merasimine katılmak isteyenler genel merkeze isimlerini yazdırsınlar.

Uçak kaldırılacakmış.

Mustafa bey ile birlikte 22. dönemde vekillik yaptık.

Sessiz, sakin,  kendi halinde bir insandı.

İş aleminden gelmişti.

Trabzon’un bir ilçesinde kuyumculuk yaparmış.

Bir ara Ak Parti adına Diyarbakır ilinin mes’ulü olmuştu.

Zaman zaman bana ilimizde parti faaliyetleri ve özellikle bir göreve getirilecek olan insanlarla ilgili olarak bir şeyler sorduğunda, benim ölçülerim belli, namazında niyazında olsun, içi dışı bir olsun, riyakar olmasın, üç kağıdı beş kağıda katmasın, vefalı olsun, insanlardan bir insan olsun, elbette belirli bir eğitim düzeyine sahip olsun ve bölgemizde asla ihmal edilmemesi gereken aile geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olsun, istediğim vasıflar bu, siz onları bulup çıkarın, tereddüt ettiğiniz noktalar olduğunda sorarsınız gerekli açıklamayı yaparım derdim.

Bir elin 5 parmağı bir değil.

Tabii insan kavun değil ki, koklayıp alasın.

İyi bildiğiniz, dost bellediğiniz, emek verdiğiniz nice insanlar çıkar, öyle hareketler yapar ki, değil verdiğiniz emeğe, tanıdığınıza bin pişman olursunuz.

Hele siyasette bu oyunların bini bir paradır.

Açık söyleyeyim, siyasetin dini imanı ve maalesef ahlakı da yoktur.

Eğer biri beni tutup kaldıracaksa, varsın dinsiz imansız olsun düşüncesi en çok pirim yapan duygulardandır.

Düzgün, dürüst, namuslu, edepli, bilgili, çalmaz, çırpmaz ve tek amacı Allah rızası olan kişilerin, eğer bir menfaat sağlamayacak ise, en yakınlarının yanında bile değeri yoktur.

O yüzden siyasette vefa yoktur lafını duyduğumda ifrit olurum. Ve maalesef herkes bu lafı peynir ekmek gibi kullanır.

Mustafa Cumur bey bir iki yerde benden hayırla bahsetmiş ve bu benim kulağıma gelmişti. Marufun kulakları çınlasın.

O, bana böyle söyledi diye benim yanımda elbette artı bir değer kazanmadı.

Ve bu durum benim ona karşı olan tutumumda bir değişiklik meydana getirmedi.

Zaten ben de o dönemde onların bölgesi olan Ordu ve Samsun’da il sorumlusu idim.

Karadeniz bölgesinde parti içi çalışmalarım, hasbi Karadeniz insanında büyük “kıymet” kazandı. Her iki ilden insanlar büyük vefa örneği göstererek, keşke sen bizim ilimizden vekil olsaydın dediler.

Bütün bu sebeplerden ötürü Mustafa beyin cenazesine katılmayı kendime bir vazife bildim.

Sabah Esenboğa havaalanında bir çok arkadaşı görme imkanım oldu.

Siyasetin “özel” havasından uzak olmak, insani melekeleri belirli bir “kıvama” getiriyor. Durduk yere izzeti nefsinizden bir fedakârlıkta bulunma gereği duymuyorsunuz.

Yani pireyi habbe, habbeyi kubbe yapmak gibi bir hataya düşmüyorsunuz.

Mustafa beyin cenazesine Trabzonluların büyük ilgisi vardı.

En azından 3-4 bin kişi cami çevresinde toplanmıştı.

Öğlen namazından sonra cenaze namazı kıldık.

Cenaze namazı esnasında merhumun oğlu ellerini babasının tabutu başına koymuş, hazin hazin ağlıyordu.

17-18 yaşlarında olduğunu zannettiğim bu yavrunun bu hazin hali çok fazla rikkatime dokundu.

Benim de gözümden bir iki damla rahmet gözyaşı döküldü.

Hiçbir hastalığı olmayan 48 yaşında bir insanın aniden bir trafik kazası sebebiyle, fani âlemden kopup, baki aleme göçmesi, anasında babasında eşinde ve çocuklarında şok etkisi yaratmıştır.

Katlanılması zor bir acı ile karşı karşıya olduklarında şüphe yok.

Onları ancak ahiret inancı, Cenabı Allah’a olan iman, teslimiyet ve tevekkül teselli edebilir.

Elbette ki yakınları biri birlerine destek olarak bu iman ve inancı hayatlarına hakim kılmaya çalışacakladır.

Zira Cenabı Allah bir ayeti kerimede “İza cae eceluhum ya yeste’hiruvne saaten vela yestekdimuvn- Eceliniz geldiğinde ne bir saat geri bırakılırsınız ve ne de bir saat ileri alınırsınız” diyor.

Allah sabır versin ve daha beter acılardan korusun, ne diyelim.

Bu münasebetle ahrete irtihal eden tüm Ümmeti Muhammedin geçmişlerine  ve merhuma Allah Rahmet etsin, Kabirleri cennet bahçelerinden bir bahçe olsun niyazında bulunuyorum.

Diyarbakır’a şu veya bu şekilde hizmet etmiş olan bu insana bir Fatiha i Şerif okumak vefamızın gereğidir.