HERKES ABD'YE ÇALIŞMIŞ

Wikileaks sitesinin yayınlamış olduğu belgeler dünya gündemini sarsmaya devam ediyor. Bu belgelerde ABD li diplomatların bulunmuş oldukları ülkelerdeki yetkililerle dünya meselelerine karşı yapmış oldukları konuşmalar yer alıyor.
Bu konuşmalara bakıldığında, kölelerin efendilerine yaranmak için akla, hayale gelmedik yaltaklanmalarına şahit oluyorsunuz.
Bizi en çok İslam ülkeleri liderlerinin, dindaşı Müslüman Ülkelere karşı ABD idarecilerinden olan talepleri ilgilendiriyor.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Ürdün Kralı adaşı Abdullah ile birlikte Obama yönetimine sürekli olarak İran’a askeri operasyon düzenlenmesi için baskı yapmışlar.
Kaynağı ABD nin Riyad elçiliği olan 20 Nisan 2008 tarihli belgede İran’ı bölgede tehdit olarak gören ve nükleer projesini hayata geçirmesinden çekinen Suudi Arabistan’ın Washington’daki Büyükelçisi Adel El Zübeyr, Kral Abdullah’ın talebini Amerikalı yetkililere "Yılanın başını kesin" şeklinde iletmiş.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdulaziz 2009 yılında Başkan Obama’nın terörle mücadele danışmanı John Brenna’na "İranlılara güvenilmez. Maceraperest bir ülke ve amacı sorun çıkarmak. Allah İran’ın günahlarından bizi korusun" demiş.
11 Şubat 2010 da Amerikalı General James Johnes’la görüşen Kral "İran nükleer silaha sahip olursa, bölgedeki bütün ülkeler de nükleer silaha sahip olur" açıklamasında bulunmuş.
Ürdün Meclis Başkanı Zeyd Rüfai de Amerikalılara "İran ile yapılan diyalogun hiçbir sonuç vermeyeceği" kerametinde bulunmuş.
Amerikalı General Mullen Abu Dabi Prensi Muhammed bin Zayed’in,"İran’ın nükleler sitelerine karşı havadan saldırıların yetersiz olduğu ve karadan da saldırmak gerekir" dediğini merkezine bildirmiş.
Türkiye’de görevli ABD li diplomatların, 27 Nisan E Muhtırası sonrasında bazı Türk uzmanların görüşleri alınarak hazırladıkları raporda "Generaller açık bir şekilde perde arkasından çalışıyor. Ak Parti hükümetinin terörle mücadelede zayıf kaldığını göstererek kararsız seçmenleri laik partilere yönlendirmek istiyorlar. Genelkurmay 2.Başkanı Ergin Saygun ile yapılan görüşmede de ordunun ikinci adamının, "Türk ordusu Türkiye’nin laik sistemini korumak için 27 Nisan da bunu yaptı(MUHTIRAYI VERDİ). Ordu çatışma istemiyor, eğer istese idik tankları sokaklara indirirdik" dediğini de raporlarına yazmışlar.
Bir de bizden Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak çalışan Feridun Sinirlioğlu’nun, 25 Şubat 2010 da ABD li William Burns’la yaptığı görüşmede İran için söyledikleri var ki, tam evlere şenlik. Sinirlioğlu’na göre "Bölge ülkeleri İran’ı tehdit olarak görüyormuş, Şam’da bile İran’a karşı alarm zilleri çalıyormuş, Türkiye’nin diplomatik çabaları, Şam’ı İran eksininden çıkarmaya başlamışmış, İsrail’in Türkiye’yi görüşmelerde arabulucu olarak kabul etmesi halinde, İran daha fazla yalnızlaşacakmış!!!.
Bu görüşmelerin kodlarına bakıldığında, ABD li yetkililerle görüşen İslam âleminin bütün idarecileri, ya kendi ülkelerinin idarecilerini veya bölgede ABD nin emrinde olmayı kabul etmeyen İran ülkesini şikâyet etmişler.
İnsanda biraz ar, hayâ olur.
İşleri güçleri tezvirat ve yalakalık olan bu insanlarla bir ismi de "izzet, onur, şeref, haysiyet" olan Müslümanlar nasıl yönetilir.
Şu ABD li yetkililerle görüşen İslam ülkelerinin liderleri, neden bölgenin en büyük nükleer gücü olan İsrail’dan şikâyet etmemişler.
Niçin hep İran’ı nazara vermişler.
İsrail’in elinde yüzlerce Atom Bombasının olduğundan ve Hidrojen bombasına geçiş yaptıklarının haberleri ortalığı buza keserken, İran’ın elinde en küçük bir nükleer silah olmadığı halde, İran’dan bu kadar şikâyetin sebebi ne?
Suudi Kralı, Ürdün Kralı, Abu Dabi Prensi yalvar yakar bir şekilde, ABD lilerin İran’a saldırmasını istemişler, hatta  havadan saldırma isteğinin yeterli olmadığını, karadan da İran’a müdahale edilmesi gerektiğini söylemişler. Ve Allah İran’ın günahlarından bizi muhafaza etsin diye eklemişler.
ABD nin gizli arşivlerindeki daha başka belgeler de bir gün ortaya çıktığında, bu kralcıkların ABD yi Irak’a nasıl saldırttıkları da gün yüzüne çıkacaktır.
Irak’ta bir Milyon kadın, çoluk, çocuk, genç, yaşlı insan hayatını kaybetti.  Iraklı kadınların yüz binlercesi ABD yönetimindeki müttefik askerlerin tecavüzüne uğradı. Bu kadınlardan bir kısmı karınlarındaki çocuklardan kurtulmak için intihar ettiler.
Başta Suudi Arabistan olmak üzere körfez ülkelerinin şu anda ABD’ ye 500 Milyar Dolar tutarında silah siparişi vermeleri her şeyi çok güzel izah ediyor.
ABD dünyaya, İran nükleer güç haline geliyor desin, bölgedeki Arap ülkeleri ürksün, ardından yarım trilyon dolarlık silah siparişleri gelsin, Müslümanların bütün kaynakları, tağuti emperyal bir güç haline gelen ABD nin kasasına aksın… Ve o silah satışından elde edilen paralarla, Irak, Afganistan, Pakistan vurulsun…
Bu eylem sahiplerinin günahlarının affı için hangi Rabbe el açmaları gerektiğini çok iyi düşünmeleri lazım.
Son bir söz olarak Ak Parti Hükümetlerinin söylem ve icraatları ile zerre kadar bağdaşmayan politikalar üretip geliştiren Feridun Sinirlioğlu’nun MONŞERLERİ HATIRLATAN DAVRANIŞLARIDIR Kİ, ben olsam onu bir gün yerinde tutmazdım.