HERŞEYİN BİR “USULÜ” VAR
Bizim zamanımızda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin ikinci sınıfında Ceza Hukuku Dersi verilirdi. Üçüncü sınıfta ise Ceza Usul Hukuku dersi.
Ceza Hukuku Dersimize Prof Dr Sahir Erman gelirdi. Masondu. Ama gerçekten mükemmel bir ceza hukukçusu idi. Aslında Ceza Hukuku dersini iyi alınca, Usul hukuku dersini de kıyısından köşesinden öğreniyorsunuz.3 ncü sınıfta Usul dersini alınca, işler rayına oturuyor.
Aslında ben İmam Hatip ve Yüksek İslam Enstitüsünü(Şimdiki ilahiyat fakültesini de) okuduğumdan, Hukuk Fakültesine gitmeden önce Usul denilen bilim dalı hakkında bilgim vardı.
Çünkü biz gerek İmam Hatip okulunda ve gerekse Yüksek İslam Entsitüsünde Hadis Usulü ve Fıkıh Usulü, tefsir usulü derslerini de okumuştuk.
Zaten Fıkıh Usulü dersi, şu andaki Ceza Hukuku usulü derslerine muadil bir bilim dalıdır.
Şöyle bir iki misalle olayı anlatalım.
Diyelim ki, içki içtiniz, kumar oynadınız, adam yaraladınız veya öldürdünüz, zina yaptınız. Bunların İslam Hukukundaki ismi, yeri ve verilecek olan cezanın cinsi hakkındaki bilgiler, cezanın kendisini tarif eder, ancak bu cezaların kim veya kimler tarafından, nasıl, hangi yolla uygulanacağı yolundaki bilim ise, usul hukukunu ilgilendirir.
Bir Büyükelçiliğe, bir büyük otele, bir örf adet bilen aileye yemeğe davetlisiniz. Güzel mükellef bir yemek sofrası kurulmuş. Buralara nasıl gideceğinizi bilmiyor, oturmasından kalkmasından haberiniz yok, yemek yerken ağzınızı şapırdatmamanız, suyu içerken hüpletmemeniz gerektiğini, ardından gelen çayın sıcağını almak için yudumlarınızı lüpletmemeniz icab ettiğini bilmiyor iseniz, hem siz sıkıntı çekersiniz ve hem de misafiri olduğunuz yerdeki insanların canını sıkarsınız.
Savcı Zekeriyya Öz, bilindiği üzere Ergenekon ve Balyoz davalarının hazırlık soruşturmasanı yapan bir Hukuk adamı idi.
Bu davalar ile ilgili olarak dalgalar halinde gelen soruşturmalar, öyle bir hal aldı ki, hükümetten “nedir bu dalgalar, yeter artık, bitirilsin” talebi açıktan ifade edildi.
Zekeriyya Öz bu davalardaki görevinden alındı. Kamuoyunda çok güzel işler yapmış olduğu kanısı oluşan bu Savcının hem toplumdaki ve hem de kendi iç dünyasındaki kırılganlıkların yaşanmasına sebebiyet verilmemesi için, bir anlamda terfi ettirilerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilliğine getirildi. Ayrıca da kendisine Başbakanlık tarafından Zırhlı bir araba tahsis edildi.
Parlamento tarafından yasa dışı dinlemeleri yapanların ve kişilerin gizli hayatlarını internet ortamında, gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanmasının suç teşkil edeceğine dair kanun çıkarıldı ve bunları ika edenlerin 5 yıldan başlayan cezalara çarptırılacakları hükme bağlandı.
Barış süreci, Oslo görüşmeleri, buna bağlı olarak 07.02.2012 tarihinde MİT müsteşarının ifade vermeye çağrılması, yeni bir fırtınanın kopmasına sebep oldu.
17.Aralık.2013 ve 25.Aralık.2013 soruşturmalarının ilkinin Zekeriyya Öz ile ilgili olduğunun anlaşılması,yeniden bu isme gözlerin çevrilmesine sebep oldu.
İşte o aşamadan sonradır ki, özellikle sabah gazetesinin bu yargı mensubuna karşı yayınları çok dikkat çekti.
Yapılan yayınlar doğru ise bu tam bir skandaldı.
Zira doğruluk, dürüstlük peşinde olan birisinin hem de 4 günlük bir Dubai ziyareti için 75-80 Bin(eski milyar) lirayı vermesi akla ziyan bir şeydi.
Bu parayı nereden bulmuştu?
Bir Savcının aldığı maaş belli. Bir yıl boyunca aldığı parayı hiç yemese bile bu kadar para birikmez. Hadi diyelim adam keyfine düşkün, gezmeyi seviyor, en azından bir 5 yılın maaşından artan birikintisini gitti Dubai de harcadı. Peki gerçekten Dubai de 4 gün için harcanan para bu kadar tutar mı? dedik. Ben evde daha ilk andan itibaren bu işte bir bit yeniği var, ama bakalım nasıl aydınlanacak diye de ekledim. Mesleğimin bana verdiği en iyi
özelliklerden birisi “KUŞKU”. Zaten Cenabı Allah(c.c) da Kur’anı Kerim de size bir haber geldiğinde araştırın demiyor mu?
Lafları uzatmaya gerek yok.
Zekeriyya Öz HSYK dan haber bekliyorum, izin verdikleri takdirde, hakkımda yapılan isnatlarla ilgili olarak basın açıklaması yapacağım demişti.
Ve o izin gelmiş olacak ki, Savcı yapmış olduğu açıklamada, toplam 4 günlük Dubai Ziyaretinin bütün masrafının 4.150 dolar olduğunu, yapmış olduğu tüm masrafa ilişkin elinde belgelerinin bulunduğunu söyledi ki, onun bu açıklamasını kaldığı otelin yetkilileri de doğrulamış bulunuyor. Peki Gazetenin çarşaf çarşaf yapmış olduğu yayınlardaki belgeler neyin nesi diyecek olursanız,size cevabım, ceza hukukunda sahte belge tanziminin büyük cezaları var. Üstelik bu belge bir hukuk adamı hakkında yapılıyor ise, takdir ve teşdid hükümlerinin uygulanması da yolda gibime geliyor.
Şimdi Zekeriyya Öz ve de Otel yetkilileri şimdi o gazeteye dava açmaya hazırlanıyorlar.
İnsanlar özellikle Dubai ile aynı konumu taşıyan Mekkedeki Umre ziyaretlerinde 5 yıldızlı otellerde kalınması halinde bile bu kadar paranın gitmediği biliyorlar. Bu bağlamda olay değerlendirildiğinde, çarpıtma bir haber ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor. O açıdan söz konusu gazetenin yapmış olduğu yayınlardaki “RÜŞVETE BULAŞTI” iddiasının ne kadar tazminata mal olacağını şimdiden görür gibiyim. Gazete Savcıya isnat ettiği harcama miktarının çok çok üstünde bir tazminat ödemeye hazır olsun. Tabii yöneticiler hakkında açılacak ceza davaları da işin cabasıdır.
Demek ki, bir iş yaparken, bu iş sizin ister özel hayatınızda olsun, isterse hukuku ilgilendiren konularda olsun, usul işini çok iyi bileceksiniz, paldır küldür, oraya buraya saldırmayacaksınız.
Savcı şimdi de tehdit aldığını söylüyor.
Zaten İzmir Milletvekili Ali Aşlık Savcının sonunun daha önce İzmir’de önemli yolsuzluk soruşturmaları yapan ve tayin edildiği Samsun’da evinde ölü bulunan Murat Gök gibi olacağını söylemiş.
İnsanların çoluk çocuğu , anne babaları, yakınları, sevenleri var. Bir Milletvekili Savcının bir an önce dünyadan çekip gitmesini gönlünce arzu etse bile, millet adına görev yapan ve bir anlamda hakkı temsil etmeye çalışan kamu görevlisinin sonunun normal ölümlerden farklı olacağını ifade etmesi, “usule” uygun değil. Hiç konuşmadan işi mafyaya havale edersiniz olur biter demek istemiyorum.