İLKER BAŞBUĞ OLAYINA BİR DE BU PENCEREDEN BAKALIM

İnternet Andıcı davasından Genelkurmay Eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un sorguya çekilmesi an meselesi idi.

Zaten çocukları da yaptıkları açkılamalarda böyle bir şeyin başlarına geleceğini tahmin ettiklerini, gelişmelerin kendileri için sürpriz olmadığını söylediler.

İlker Başbuğ’un görevde bulunduğu sırada yeri geldiğinde ve yazdığım konuya denk düştüğünde, onun hakkında ufak değinimlerde bulunurdum.

Mesela onun Demokrasiden ve İnsan haklarından yana tavırlar sergileme “gayretinde” olduğunu yazdım. Zira İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu günlerde “terörün önlenmesi konusunda asker kendisine düşeni yerine getiriyor. Ama bu sorunu salt silahlı güçlerin verdiği mücadele ile önlememiz mümkün değil. Bu arada Meclisin insan temel hak ve hürriyetleri konusunda açılımlar yapmasını, doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde gerekli alt yapı tesislerinin oluşturulmasını, ekonominin canlanması için tedbir alınmasını, sevgiye ve saygıya aç bu insanlara özenle ihtimam gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde açıklamalar yapıyordu.

Ben de işte bu diyordum. Bir asker terör meselesinin hallinde böyle diyorsa, biz siviller daha ne duruyoruz. Hemen Demokratik açılımların gerçekleştirilmesine başlamalı, gece gündüz çalışmalı ve bu ülkeyi bütün unsurları ile yaşanılabilir bir hale getirmeliyiz.

Bunun dışındaki söylemler, mazeret üretmekten başka anlama gelmez. Askerin bu eli açık önerisine rağmen biz siviller gerekli adımları atmıyor isek, bilelim ki, Asker üzerinden siyaset yapıyoruz ve kendi bağnazlıkla malul alışkanlıklarımızı askere havale ederek işin içinden sıyrılmaya çalışıyoruz diyordum.

Neyse İnternet Andıcı davasından tutuklu bulunan Genelkurmay İkinci başkanı Orgeneral Hasan Iğsız başta olmak üzere bir sürü komutan, hazırlanan andıçta bizim imzamız var ama, komutana arzedilmeden hayata geçirilmesi mümkün değil diyerek, İlker Başbuğu işaret ettiler.

Ama O, ifadeye çağrılıncaya kadar, bu işlerle benim bir ilgim yok, her ne kadar bu kişiler hazırladıkları Andıcı bana mal etmeye çalışıyorlar ise de, bu belge bana arzedilmedi, benim olurum, parafım yok demedi.

Böylece bu iş için hazırlık yapanların kendisi hakkında olumsuz kanaat edinmelerine sebep olacak oluşumu ortadan kaldırmadı.

İlker Başbuğ Mahkemeye çıkarken elinde kırmızı dosya vardı. Sanıyorum, bu hususta elinde kalan belgeleri Mahkeme heyetine verdi.

Ama internet andıcı belgelerinde imzası olmamasına rağmen tutuklandı.

Mahkeme İlker Başbuğ ile ilgili olarak kendisine dava açıldığında, davayı kabul ederse, ilk yapması gereken işlerden birisi tensiple birlikte, Genelkurmay Başkanlığına yazı yazarak, bu tür belgelerin mücerret komutana arzı yeterli mi, yoksa arzedilen belgelerde komutanın imzasının/olurunun/ bulunması bir geçerlik şartı mıdır diye sorması gerekir.

İşlemin yürürlüğe girmesi için komutana arz yeterli ise, İlker Başbuğun doğruyu söylemediği ortaya çıkar. Yok komutana arz yeterli değildir, ayrıca komutanın olur vermesi gerekiyor ise, diğerlerinin doğruyu söylemediği anlaşılır.

Bu arada İlker Başbuğun üzerinde özenle durduğu bir konu var, o da söz konusu andıcın kendisi zamanında hazırlanmadığı yolundaki beyanı. Buna göre söz konusu belge kendisinden önceki komutan Yaşar Büyükanıt zamanında hazırlanmış oluyor.

Tabii bu durumda Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturmanın açılması an meselesidir.

Ha birde bu şahsın hazırlayarak Genelkurmay sitesine koymuş olduğu E Muhtıra var ki, bu iki husus, yani İnternet Andıcı ile E Muhtıranın biri birini tamamlayan unsurlar olup olmadığı yargılama esnasında daha iyi bir şekilde ortaya çıkacaktır.

Ayrıca Dolmabahçe Sarayında şu şu kişiler Milletvekili olmasın diye dayatması varsa, ki bu hususu çok konuşuldu, bu konunun da aydınlanması, bizim gibi insanların yüreğine su serpecektir.

Açık ve net söylüyorum, o günleri dört gözle bekliyorum.

Sonuç olarak İnternet Andıcı İlker Başbuğ zamanında hazırlanmamış ise, onun suçu, görevi ihmalden ibarettir ve Anayasa Mahkemesinde yargılanması gerekir.