İşin Ciddiyetinin Farkında mısınız?

Patriotlar Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya’nın da içerisinde bulunduğu illerin bir veya ikisine veya üçüne de birden yerleştirilecek.

Türkiye’ye yerleştirilmeye çalışılan Partiotların birer örneğinin şu anda İsrail’de bulunduğu bu vesile ile ortaya çıktı.

Malatya Kürecik’e yerleştirilen Füze Kalkanları epey gürültü koparmıştı.

Bu Füze Kalkanlarının Rusya ve İran’ı hedef aldığı, İsrail’in güvenliğinin bu yolla sağlanmaya çalışıldığı ve Türkiye’nin eni konu bu işten zarar göreceği ifade edilmişti.

Hemen belirtelim Rusya ve İran yapmış oldukları açıklamalarda bu füze kalkanlarının doğrudan doğruya ülkelerini hedef aldığını beyan ettiler, bu girişimden Türkiye’nin bir menfaatinin de olmadığını açıkladılar.

Aslında Ortadoğu ile ilgili hedef ve emelleri bakımından Kürecik’teki Füze Kalkanının Rusya için de bir tehdit oluşturduğunda şüphe yok.

Yalnız burada anlaşılmayan bir husus var.

Özellikle CHP lilerin Kürecik’teki tesisler bakımından söyledikleri ile Hükümetin resmi açıklamaları arasında fark var.

CHP liler Kürecikteki tesislere Füze Kalkanı derken, Hükümet bunun bir radar üssü olduğu iddiasında. Pek tabii Füze kalkanı ile radar üssü arasında dağlar kadar fark var.

Füze kalkanı iddiası doğru ise tesislerde silah var demektir, İran ve Rusya’dan batıya veya İsrail’e füze fırlatılacak olur ise, bu kalkanlar harekete geçecek ve füzelerin menzillerine ulaşmasına engel olacaktır.

Yok hükümetin dediği gibi Kürecik’te Füze kalkanı değil de bir Radar üssü var ise, bu üs sadece İran ve Rusya’nın düşmanlarına füze fırlatması halinde, durum tespiti yapacak ve füze fırlatılmış olduğunu diğer bir deyim ile haber verecektir.

Dünyanın teknolojide gelmiş olduğu noktaya bakıldığında, uydular aracılığı ile saptanan dünyadaki her türlü hareket bakımından, yerde/zeminde/ radar üslerine ihtiyaç kalmamış bulunuyor.

Aslında Türkiye’de bildiğim kadarı ile Sinop’ta ve Adana İncirlik üssünde Nato’ya ait radar üsleri vardır ve bu üsler görevlerine devam etmektedir. Hakikaten Kürecikteki de bir Radar üssü ise, Adana ve Sinopta zaten bu türden tesisler bulunduğuna göre, Kürecik’e yenisinin yapılmasına neden ihtiyaç duyulmuştur, anlamak mümkün değil.

Tabii ki Türkiye’nin yapmış olduğu her şeyi açıklamak, fahşetmek, ulu orta kamuoyuna duyurmak gibi bir mecburiyeti bulunmuyor. İşte o zaman da Radar Üssü idi, yok, Füze Kalkanı idi gibi tartışmalar alıp başını gidiyor.

Peki Türkiye kamuoyu bunu neden tartışıyor, Malatya Kürecikteki tesisler, ister Füze Kalkanı, isterse Radar üssü olsun, her iki ihtimalde de amaç ülkenin güvenliğinin sağlanması değimlidir?

Hayır olaya öyle bakılmıyor, millet diyor ki, batı dünyası ve özellikle ABD, İsrail’in güvenliğini sağlamak için, bir bütün halinde Türkiye’yi füze kalkanı haline getirmişler. Ve bir de aslında hedeflerden birisi Rusya da değildir, asıl hedef İran’ın kendisine vaki bir saldırıya karşı batıyı ve İsrail’i hedef alan saldırısının, ilgili yerlere ulaşmadan daha Türkiye üzerinde bertaraf edilmesine yöneliktir.

Peki İsrail veya batı dünyası ile İran arasındaki bir çatışmada Türkiye’ye ne oluyor?

Evet Türkiye’ye ne oluyor?

Türkiye’ye ne olacak, ABD bizi zorluyor, bölgemizi karıştırmak, bizi biri birimize vurdurmak, kırdırmak istiyor,bizi biri birimizle düşman yapmak amacında, İran ile tüm ilişkilerimizi kesmemizi istiyor, ticaretimize ambargo koymuş, doğal gaz alımımızı bile kesmemizi sağlamış, ticaretimizi nerede ise sıfıra müncer hale getirmiş, bu yetmiyormuş gibi bizi Suriye ile içinden kolay kolay çıkılmaz badirelere sürüklemiş, şimdi de sizi koruyacağım diye, yok Kürecike Füze Kalkanı düzeneği koyuyor, hadi radar üssü tesis ediyor, yok Patriotlara ihtiyacınız var diye ülkenin Doğu ve Güneydoğusunu tam bir kaosa sürüklüyor.

Türkiye’nin geleceği bölgesindeki ülkeler ile kavga etmek değildir. Zaten yıllar yılı bu kavgayı sürdürdü de ne elde etti?

Ak Parti iktidarı ile geçmişin bütün çirkeflikleri üzerin bir sünger çekildi, İran ile, Irak ile, Suriye ile, Rusya ile tam dostane ilişkiler geliştirildi. Ticaret hacmimiz 70-80 Milyar doları buldu.

Batının, özellikle İMF in bütün oyunları, Ortadoğu ülkeleri ile geliştirilen ikili ilişkilerdeki seviye ile aşıldı. Batı dünyası vermekte olduğu üç kuruş kredi için, ülkenin her alandaki can damarlarının kesilmesi kararı almamızı istedi. Bunlar yapıldı.

Hiç kimse unutmasın, şu son 3-5 yıl içerisinde İMF in vereceği yeni krediler için, akıllara durgunluk veren isteklerine, bir tek Sayın Başbakan direndi ve kazandı.

Ama Hükümet İMF ten alınacak krediler ile ilgili işlemleri yatınca, yani onları elinin tersi ile itince, ihtiyaç duyduğu paraları almayıp, yerinde mi oturdu, yatırımlarını yapmadı mı, öyle olsa son on yılda her yıl ortalama yüzde 8 ler düzeyinde kalkınma nasıl gerçekleşti. Hiç kuşku yok ki, ortadoğudaki kaynakların Sayın Başbakanın girişimleri ile Türkiye’ye akmasının, İran, Rusya, Irak ve Suriye ile şimdiye kadar görülmeyen ticari münasebetlerin geldiği seviye bizi İMF in sonu gelmez, akıl almaz frenlemelerinin önüne geçti ve kurulan tuzaklardan kurtulma imkanı verdi.

Ama bunu hazmedemeyen odaklar, şimdi yepyeni hilelerle her gün yeni bir mevziyi karşımıza çıkarıyorlar.

Suriye’deki gelişmeler bu şekilde olmasa idi, Ak Parti iktidarında Suriye ile kurulan ikili ilişkiler Suriye iç işleri bahane gösterilip bize bozdurulmasa idi, Irak ile , İran ile, Rusya ile durumumuz böyle mi olurdu?

Bizim aklımıza Malatya Kürecik’e füze kalkanı kurmak, Patriot füzelerini getirip ülkemizin bir bölümünü tam bir kaos ortamına sürüklemek gelir miydi?

Biz Malatya Kürecik’e olan Füze Kalkanı veya Radarın izahını yapamaz iken, şimdi de başımıza Partiotlar çıktı. Malayta Kürecikteki Füze Kalkanı değil ise, Patriotlar ne?

Türkiye’nin bir nato üyesi olması münasebetiyle, üye ülkelerin sahibi olduğu savunma silahlarından istemeye hakkı var denildi ve Patriotlar yarın bir gün topraklarımıza konuşlanacak. Ve gördüğüm o ki, bu konuşlanma işi öyle bugünden yarına değil, uzun süreli olacak.

Ve zaten gerek Rusya ve gerekse İran yaptıkları açıklamalarda, bu girişimin Suriye’ye yapılacak bir müdahale için tedbir amaçlı olduğu yolunda bir düşünce ise, bunun Türkiye’ye hiçbir yararı olmayacağını belirttiler.

İşin ciddiyetinin farkında mısınız?