İSTİKRAR İÇİN BAŞKANLIK(1)
Önce demokrasilerde çok sık olarak kullanılan “idari” sistemlere bir bakalım.
Bunlar Başkanlık, Yarı Başkanlık ve Parlamenter Demokrasi olmak üzere üç şekilde kendisini gösteriyor.
Arap ülkelerindeki Başkanları tabii ki bu işin içerisine katmıyorum. Onlarda da başkanlar ve kimilerinde parlamentolar da var.
Ancak Arap ülkelerinin çoğunda uygulama alanında bulunan parlamentolar yok veya yok hükmündeler.
Ben oralardaki sistemleri tabii ki demokrasi açısından bir değerlendirmeye tabi tutmuyorum.
Tam başkanlık sisteminin uygulandığı ve demokrasi olduğuna şüphe bulunmayan en önemli ülke ABD dir.
ABD lerinde Başkan 4 yılda bir seçiliyor. Ayrıca ABD de Temsilciler Meclisi ve Senato var.
Başkan seçildiği süre içerisinde tüm idareyi elinde tutuyor.
Bu sistemde Başbakanlık yoktur.
Başkan bakanlık görevini ifa edecek Sekreterleri seçiyor. Onların sekreter dediğinde biz burada Dış işleri bakanı, maliye bakanı, tarım bakanı v.s söylüyoruz.
Başkan, sekreterlerini/bakanlarını/ parlamento dışından seçiyor. Ancak seçilen bakanlar ABD senatosunun dışişleri komisyonunda bir nevi sınava tabi tutuluyorlar. Senatörler seçilen bakanlara çeşitli sorular soruyor ve onların bu işi yapmaya ehil olup olmadığına karar veriyorlar.
Seçilen Başkan sekreterlerini/bakanlarını/atadıktan sonra görevine başlıyor ve ülkesini dört yıl süreyle idare ediyor.
Parlamentoyu teşkil eden Milletvekilleri ve Senato üyeleri ise, sadece yasama görevlerini yerine getiriyorlar.
ABD de Milletvekilleri ve Senatörlerin 1/3 i her iki yılda bir yenileniyor.
Başkanın Partisi Parlamentoda güçlü ise, istenilen kanunların çıkması tabii ki daha kolay oluyor. Ancak kanun çıkarmada Başkan bir sıkıntıya düştüğünde, Milletvekillerini ve senatörleri bu defa ikna etmeye çalışıyorlar. Ve genellikle de ülke menfaatlerini ilgilendiren önemli konularda anlaşma sağlamak pek güç olmuyor.
ABD de başkan seçilen kişi ikinci dönem için bir daha aday olabiliyor. İki dönemden fazla bir kişinin başkanlık yapması mümkün değil.
Yarı Başkanlık sisteminin uygulandığı en önemli ülke Fransa.
Burada da Başkanlık görevine seçilen kişi, süresi dört yıl olmak üzere ikinci kez aday olabiliyor.
Başkan seçilen kişi bir Başbakan atıyor, o da kendi bakanlarını atanmak üzere Başkana öneriyor.
Fransa’da çoğunluğu kazanan Partinin Başkanı, Başkan tarafından Başbakan olarak atanıyor. O da Bakanlarını seçiyor.
Bakanlar Parlamento içerisinden olabileceği gibi, parlamento dışından da seçilebiliyor.
Üçüncü sistem Parlamenter dediğimiz ve bizim de şimdiye kadar uygulamaya çalıştığımız bir sistemdir. Bu sistem özellikle en güzel biçimi ile Almanya’da uygulanmaktadır.
Bu sistemde aslolan seçimlerde çoğunluğu elde eden Partinin Başkanına Başbakanlık görevinin verilmesidir.
Almanya Federal bir sistemle idare edildiğinden Cumhurbaşkanı, kısmen Federal Meclisin üyeleri ve kısmen de 16 eyaletin Parlamentolarından seçilen Federal Assemble üyelerinin oyları ile 5 yıllığına seçilir ve ikinci kez aday olma hakkı vardır.
Bu teknik bilgileri niçin verdiğimi birkaç cümle ile izah etmem lazım.
Sondan başlayarak bir değerlendirme yaptığımızda, Almanya demokrasi deneyimi bakımından epey tecrübeye sahip. Daha önceleri bir başkanlık deneyimi yaşadılar ve bu deneyimleri maalesef iki dünya harbine girmek şeklinde kendisini gösterdi.
Özellikle ikinci dünya harbinde Adolf Hitler/Führer/ birinci dünya harbinin tecrübelerini de göz önünde tutarak hareket etti. Almanya çok güçlenmişti. Ardı arkasına Polonyayı, Macaristanı, Litvanyayı, Çek ve Slovakyayı ele geçirdi. Rusya kapılarına dayandı ve bu son hamlesi kendisinin sonu oldu. Alman orduları Rusya karşısında büyük bir yenilgiye uğradılar. Almanya topraklarını kaybetti ve ikiye bölündü.
Almanlar bu sebeple bir daha o günleri yaşamamak, yani bir kişinin iki dudağı arasından çıkan kararlarla savaşa girmek ve ülke topraklarının önemli kısmının kaybı ile neticelenen bir duruma düşmemek için Parlamenter sistemi tercih etmiş bulunuyorlar.
Yani ülke menfaatleri konusunda bir karar verilecek ise, buna bir tek kişi karar vermesin, konu Parlamentoda enikonu tartışılsın ve oradan çıkacak karara göre hareket edilsin.
Almanya’da Cumhurbaşkanı bizdeki gibi “sembolik” özelliğe sahiptir. Hatta bizde Cumhurbaşkanlarının yerine göre yetkisi/özellikle kullanmak isterler ise/ hiç de yarı Başkanlardan az değildir.
Fransa’da yarı başkanlık sistemi var. Yani halk tarafından doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı yanında bir de idari görevleri yerine getirmek ve devlet işlerini yürütmek ile yetkili bir Başbakan ve Bakanlar Kurulu var. Cumhurbaşkanının bir partisi olması sebebiyle Parlamento, öyle böyle değil, Cumhurbaşkanına karşı çok güçlü. Ama Cumhurbaşkanı Başbakana göre her zaman bir adım önde.
Devlet işlerinin idaresi bakımından son kararı Cumhurbaşkanı veriyor.
ABD de ise yukarıda değindiğim üzere Başbakanlık yok, bir tek Başkan ve onun tayin etmiş olduğu Bakanlık görevini yürüten Sekreterler var.