İYİ ŞEYLER OLACAK AMA NASIL(1)
Birinci dünya harbi sonrası Lozan Antlaşması yapılır iken İran topraklarında yaşayanlar hariç, Suriye, Irak ve Türkiye topraklarında yaşayan Kürtler kendi coğrafyalarında bir bütünlük içerisinde idiler.
Lozan antlaşmasının bu bütünlüğü bozduğu, Kürtlerin yoğun biçimde yaşadıkları coğrafyanı parçaladığı sır değil.
Kürtler o tarihlerde yoğunluklu olarak ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşıyorlardı.
Yoğunluklu olarak dememiz sebebi, bu topraklarda yaşayan Kürt nüfusu ile Türk nüfusu nerede ise eşit yoğunlukta idiler.
Yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri şimdi lanse edilmeye çalışıldığı gibi bütünü ile bir Kürt coğrafyası değildir.
Şimdi göçler vesaire ile bölgenin demografik yapısında değişiklikler meydana gelmiş olsa bile, bugün dahi,
Şanlıurfa’da Kürtler, Türkler ve Araplar eşit yoğunluktadır.
Gaziantep’te, Kürtler,Türkler eşit yoğunluktadır.
Mardin’de Araplar ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Bitlis’te Türker ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Siirt’te Araplar ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Diyarbakır’da Kürtler, Zazalar ve Türkler eşit yoğunluktadır.
Elazığ’da Türkler ve Zazalar eşit yoğunluktadır. Burada Kürtler yoktur.
Malatya’da Türkler ve Zazalar ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Erzincan’da Türkler, Zazalar ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Erzurum’da Türkler ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Kars’ta Türkler ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Van’da Türkler ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Iğdır’da Türkler ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Ardahan’da Türkler ve Kürtler eşit yoğunluktadır.
Türkler dünden bugüne gelip de o bölgelere yerleşmiş değillerdir.
Miladi 639 tarihinde Diyarbakır Bizans İmparatoru Herakliyus’un elinde idi. Hz.Ömer’in İslam orduları şehri bu tarihte fethetti.
Daha sonra İslamı kabul eden kabileler gelip şehre yerleştiler.
Şehrin Merkezi bir kısım Araplar ile Türklerin, kırsal kesimleri ise Kürtlerin elinde kaldı. Yani Şehirde Kürtler yaşıyordu da, Türkler ve Araplar gelip bunları yerlerinden etmediler.
İslamı kabul eden Türkler Kafkaslardan, Kürtler İran içlerinden, Araplar da kendi yarımadalarından bölgeye gelerek yerleştiler.
Bölgede daha sonra birçok Türk İmparatorluğu kuruldu.
Artukoğulları, İnaloğulları, Eyyübiler, Akkoyunlular, Karakoyunlular Selçuklu ve Osmanlılar sayılması gerekenlerdir.
Artukoğullarının Hasankeyf, Mardin, Diyarbakır’ı da içerisine alacak şekilde Harput bölgesinde hüküm sürdüğü tarihi olarak sabit.
Artukoğullarının en önemli eserinin bugün dahi bütün görkemi ile ayakta duran, dünyanın en büyük taş köprü olma özelliğini taşıyan Malabadi köprüsü olduğu biliniyor.
Diyarbakır Artukoğullarına başkentlik yaptı.
Artukoğulları Diyarbakır ilinde bir çok tarihi esere imza attı. Diyarbakır’ın merkezinde Nebi Camii, Silvan’da Ulu Cami, Çermik Ulu Camii, Haburman Köprüsü, Şehir hamamı ve Medrese bütün zerafeti ile ayakta duruyor.
Tarih boyunca Kürtler bu bölgede olsun niye etkin olamadılar, niye kendilerine ait bir Devlet teşkil edemediler, Kültür ve Medeniyetlerinin gelişimi için neden ön plana çıkamadılar gibi konuların hesabını bugünün Kürtlerinden sormaya kimsenin hakkı yok.
Ama bugünün Kürtleri de bu yalın gerçeği görmek ve kabul etmek zorundadırlar.
Ataların ataletinin getirdiği ağır yükü, bugünün insanları kaldırmaya çalışıyor.