İYİ YAPIYORSUNUZ DİYENLERİ ELİNİN TERSİ İLE BİR İTSE

Adamın canını çıkartacak şekilde dövüyorsunuz,

               

Gırtlağını kesiyorsunuz,

Başı bacaklarınızın arasında,

Kolları sımsıkı arkadan kelepçeli,

Sadece farkında olmadan ayaklarını serbest bırakmışsınız,

Ağzı çok güçlü ellerle sıkı sıkıya bağlanmış,

Hani can havli denilen o nesne, o gerçeklik var ya İnsanın,

O anda hiçbir güç son nefesi almaya engel olamaz,

Var kuvveti ile elinizi sektiriyor,

Ve,

Bir fırsatını bulup bağırıp çağırır, ayaklarını yerden yere vurur, yeter yapmayın, etmeyin, durduk yere canıma kıymayın der.

Sus konuşma, senin bir şey söylemeye hakkın yok, sen kim oluyorsun da ileri geri konuşuyorsun, senin hakkı hayatının sebebi benim, şimdiye kadar öyleydi, şimdi de böyle,

Mektuplar yazılıyor,

İncinsen de incinme söylemleri hatırlatılıyor,

Sövene dilsiz, dövene elsiz, gönül kırana gönülsüz davranmalar nerede kaldı deniliyor,

Sizin şimdiye kadar tavrınız bu mu idi,

Niye başkalarına gösterdiğiniz şefkati şimdi bize göstermiyorsunuz,

28 Şubatçılara malı, mülkü tümü ile devretmeyi tekeffül ettiniz, şimdi sizin malınızı elinizden alan mı var, biz A yı B ye çeviriyoruz, dönüştürüyoruz,

O zamanda B yine A olmuş olmuyor mu?

Mektuplar yazılıyor,

Hocam bu işi olsa olsa sen sonlandırırsın,

Bir konuşma yap,

Bir açıklamada bulun,

Cemaatin sussun,

İş olsun bitsin deniliyor.

Gezi olaylarında hiç ortalıkta görünmediniz,

Vurmalara, kırmalara ses çıkartmadınız,

Müsteşar hakkında işlemler yapılır iken sesiniz soluğunuzdan haber yoktu.

Selvi gibi Kadirin kulları:

Kemaller, Serterler ortalığı şu anda kasıp kavuran olayda, sizden yana tavır koymuşlar,

Niye “ya kardeşim, senin bu konuda benim lehime olsun bir şey söylemeye hakkın yok, bu bizim kardeşlerimiz arasındaki bir mesele, kendi aramızda çözeriz” demiyorsunuz diye akıl veriyor. Bu meseledeki haklılığımı, kimsenin savunmaya hakkı yok gibi Kurtların bile yapmayacağı bir taksime razı olun, başınıza olmaz yeni işler açın diyor.

Hadi hadi koşun Yeni Şafak’ın Selvi’lerine kulak verin, Sabahelhayr dünün çocuklarının, bu konularda zerre kadar tecrübesi, görgüsü, bilgisi olmayanların yazdıkları namelere itibar edip, de işi bitirin. Susun sustuğunuz yerde, oturun oturduğunuz mekanda.

Sakın yerim dar demeyin.

Zinhar kıpırdamayın.

Danıştay saldırısını yapanların arabasında Akit’in bir sayısı çıkmış da, o sebeple Akit mensupları o saldırının sanıklarından biri olarak lanse edilmek istenmiş de ses çıkartılmamış, Yeni Şafak’ın sahipleri bakımından Deniz Feneri dosyası açılmış, sorgu suale tabi tutulmuşlar da bir tek söz söylenmemiş, o halde çekin başınıza gelen belayı, beter olun diyorlar.

Yalandan kim can vermiş ki, bizimkiler de bu son sözleri söylerken utanmış olsunlar.

Adamların başına bin bir türlü bela gelmiş, kardeşlerinden yardım bekler iken, onlar kılıcı çekmiş, zaten hizmet hareketinin bütünü ile bitmesinden yana olan Ergenekoncuları sevindirecek açıklamalar yapıyor, onların yanında saf tutuyor, bu yetmiyormuş gibi, niye Kemal Kılıçdaroğlu dershaneleri savunuyor, niye Nur Serter dershanelerin kapatılması meselesine değinirken, aslında hükümetin eğitim politikasını eleştirmek için söylediği, dershaneler çarpık eğitim sisteminin bir sonucudur, siz bu eğitim sistemini ıslah etmeden dershaneleri kapatamazsınız, evet kanun çıkartır kapattım dersiniz, ama bunlar merdiven altına iner ve evler birer dershaneye çevrilir demesini, bakın kimlerle iş tutuyorsunuz diye yeni bir iftira, yeni bir suçlama ile karşı karşıya bırakıyorlar.

Ne yani Ergenekoncuların bütün bu işler onlar yüzünden başımıza geldi, şimdi belalarını buldular, beter olsunlar söylemine, YA GÜZEL KARDEŞİM DERDİNİZ NE İDİ, NİYE SİZİ YERLE YEKSAN ETMEK İSTEYENLERE KARŞI VERMİŞ OLDUĞUMUZ MÜCADELE SONRASINDA EDİNDİĞİMİZ DÜŞMAN KAMPLARINA NEVALE TAŞIYORSUNUZ, denilmesin mi?

Gezi’nin özü olan yeşil alana AVM yapılmasına cemaat destek vermemiş olabilir. Ama ondan sonraki Vandallıklara destek olunduğu yolundaki iftiranın hesabını kim nasıl verecek? Hem Gezi Parkına, vahşi kapitalizmin bir abidesi olarak ortaya çıkan, AVM yapılması girişimi, Topçu Kışlası ihya edilecek söylemi ile, örtülmek istense de, gerçek amacı kimse görmezden gelmedi. Ma’şeri vicdan bu işe olur vermedi. Zaten Hükümetin de önünde yasal engel kalmamış olmasına rağmen, girişiminden vazgeçti.

Şimdi hizmetin kendisi ile bire bir ilgisi olan Dershane kapatma meselesinde yelkenleri indir, üzerine gelen dalgalara karşı kılını kıpırdatma, teslim ol diyor çaylak gazeteciler.

Hiç öyle Tanzanyalara, Senegallere, Singapurlara, Tayvan, Tayland, Çin, Irak, Ürdün, Fas, Tunus,Cezayir, Lübnan, Zanzibar, Alapagus ve daha ismini cismini bilmediğimiz dünyanın 160 ülkesine gitmeye gerek yok. Diyarbakır Çermik, Çüngüş, Ergani, Bismil, Eğil, Çınar, Silvan, Hakkari, Iğdır, Yüksekova v.s lere de gitmeyin. Ayağınızın altındaki illerdeki hizmet yuvalarını tebdili kıyafet yaparak gezin, bu çark nasıl dönüyor, bu çark niye dönüyor, şimdiye kadar bu çarktan bu millet ne zarar, ne kar elde etti, bir inceleyin.

Yurt dışında bin okul, yurt içinde binlerce müessese, ev, yer yurt.

Bir evimiz var, almakla bitiremiyoruz, üstesinden gelemiyoruz, tıkanıp kaldığımız zamanlar çok oluyor.

Milyonlarca insana tekabül eden yerlerin, yurtların, evlerin, okulların, kursların paraları nasıl karşılanır bir hesap edin. Yıllık 8-10 Milyar dolar civarındaki masraf sadece dershanelerden gelen paralarla mı karşılanıyor, yoksa bu fakir fukara millet çoluk çocuğunun boğazından keserek yaptıkları himmetlerle mi bu işler yürüyor, bir anlayın, anlamaya çalışın.

Hizmet hareketi Sayın Başbakana karşı bir eylem içerisindeymiş gibi gösterilmese idi, dershanelerin kapatılması meselesi, milletin parası çar çur ediliyor gerekçesi ile bu işler ortaya çıkmazdı.

Yeminle söylüyorum, çok büyük siyasetlerden anlamıyorum. Aklım basmıyor. Gerçekten Cemaat de böyle bir şeye kalkıştı mı, Hakan Fidan bu konuda ne gibi bilgiler Sayın Başbakana verdi bilmiyorum. Ancak şunu tahmin ediyorum, Sayın Başbakan kesinlikle yanlış brife edildi. Yoksa O, günde beş vakit namaz kılan, gece teheccüt namazına kalkan gencecik yavruların, mini mini bebelerin hallerini görecek, bilecek de, buraları kapatmaya kalkacak! Bu asla mümkün değil. kim ne yaptı ise kardeşleri biri birine düşürmeyi başardı/mı/?

Herkes dönmüş Hocaya, Cemaate durumu kabullenin diyor. Bunu söyleyenlerin yine yeminle söylüyorum, zerre kadar Sayın Başbakanı sevdiklerini düşünmüyorum. Onlar ceplerini, geldikleri makamları seviyor. Ben nice günler gurupta aman Yarabbi ayağına diken batmasın diye ağlamışım da kimse farkında olmamış/tı/.

Bu yazım eline ulaşır mı, ulaşmaz mı bilmiyorum. Eğer karşı taraf dediği kesimden kendisine karşı bir salvo gelmiş de, ona mukabil böyle bir girişim söz konusu olmuş ise (ki ihtimal vermiyorum, aklım almıyor) yine de affetse, olayı zamana yaysa, bu da geçer yahu dese, eminim Yüce Rabbimizin rahmet ve bereketi iki katına çıkacaktır.