KAHRAMANLAR BİRİBİRLERİNİN YÜZÜNE BÖYLE Mİ BAKAR

Arkadaşlar aradılar, dün niye yazmadın, inşallah bir problem yoktur dediler.
Yok dedim, ne problemi olacak, Allah’ın izni ile problemler bize vız gelir tırıs gider. Bizler inanan insanlarız.
Biz cemiyet olarak bugüne kadar yaşadağımız bu sorunların üstesinden bir şekilde gelip, bugüne kadar ayakta kalabilmiş isek, zaten her türlü "onuru" /madalya demiyeyim/ hakkedecek bir ömür geçirmişiz.
1952 yılının güz aylarında doğmuşum. Anama (Allah Rahmet etsin) "abla" ben ne zaman doğmuşum dediğimde , niye anlamadığımı ortaya korcasına "hep sahan söylim işte, üzümlerin bol olduğu vakitti" derdi. Zahir üzümler bi benim doğduğum sene bol olmuş!!! anlayın işte./kıymetimi ona göre bilin/
Çermik’te (birazcık da Elazığ’da) geçen ilk çocukluk yıllarım öylesine gelip geçti. Çok fazla bir şey söyliyemem. Çocukluğumun ikinci dönemi ile ilk geçnlik yıllarımdan itibaren bu hayatı, yani 1960 ila 2010 arasında yaşananları tam bir kaos olarak değerlendirebiliriz.
İhtilaller, darbeler, post modern müdahaleler, süreçler, muhtıralar, idamlar,katliamlar, vurgunlar, sürgünler…
Adnan Menderesin "katliama" götürülürken iki asker arasında dönüp "bize" baktığı o manzarayı unutmamız mümkün mü?
Öylesine mahzun, öylesine melül, öylesine kırgın, öylesine üzgün, öylesine biçare, öylesine mağrur.
Millete hizmetinin bedelini üç kıçı kırığın "silahlı kuvvetler" adına yaptığı ihtilal sonrasında idam ile ödemesini ben kabullenmiyorum arkadaş.
Silahlı Kuvvetler bu işin karşılığı olarak özür dilemez ise, Adnan Menderes ve arkadaşlarının "naçiz şahsiyetlerinde" çekilen acının içimizde bıraktığı ızdırabı hafifletmemiz mümkün olmayaycaktır.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Ömer Ayna için de öyle,
Sıvas Madımak Katliamına,
Başbağlar maruz kalanlar için de.
Kafeslere bakın, Balyozlara Bakın.
Yapılmak istenenleri gözünüzün önüne getirin.
Bir iş adamının,alarak restore ettiği ve milletin hizmetine sunduğu Savarona gemisinin altına bombalar yerleştirilecek, özellikle kalabalık öğrenci ziyaretinde patlatılacak…
Gayrımüslim vatandaşlarımıza saldırılar düzenlenecek…Ve bu eylem hiç kuşkusuz karşı taraf gayrı müslim olduğu için doğal olarak Müslümanların üzerine atılacak…
Müslümanların üzerine gitmek için, dış dünyadan böylece destek alınacak…
Niçin?
Bir türlü dikiş tutturamadıkları "seküler" düzenin ihyası için…
İşte ben o sebeple diyorum ki, PKK nın ortaya çıktığı dönemde bütün Diyarbakır Demokrat Kesim insanlarının söylediği "kontra" isminin, Erzincan, Kahraman Maraş olaylarının, Sivas Madımak Cinayetinin, Başbağlar Katliamının, Hırant Dink , Rahip Santaro, Malatya Zirve Yayınevi Cinayetlerinin, ülkemizde katledilen bütün aydın insanların arkasındaki parmağı ,  Ergenekon Yargılaması ve Onunu uzantısı olan Erzincan yapılanması çok iyi ifade ediyor.
Son olarak ortaya çıkan ve bir türlü Yargısal Dikiş tutturulamayan Dursun Çiçek olayında "ordunun" yaşadığı ikilem, hepimizi dehşete düşürecek boyuttadır.
İddia ediliyor , adam Genelkurmaya ait bir helikopter ile Erzincana gelmiş, ordu evinde kalmış, toplantılara katılmış, bu bilgileri bize verin. Yok hayır veremeyiz,Devlet sırrı.
Dursun Çiçek meymetindeki insanların içerisinde bulunduğu sırrı, biz millet olarak kabul etmiyoruz, açıklayın gitsin.
30 yılı aşan Hukukçuluğum sırasında binlerce, evet binlerce davaya girdim.Gerek Ceza ve gerekse Hukuk davalarında yine binlerce Adli Tıp Kurumundan alınan raporlar okudum. Bir imza ile ilgili itirazınız varsa, önce Polis Kriminal bürosundan rapor alırsınız, bu rapora Adli Tıp kurumu nezdinde itiraz edersiniz, bu da olmadı, en son tüm şüphelerin giderilmesi için Adli Tıp İhtisas Dairelerinden gelen rapora itibar etmek zorunda kalırsınız. Lehte veya aleyhte.
Beyefendi için Adli Tıp İhtisas Dairelerinden gelen rapora da itibar edilmedi, bu defa Askerler Jandarma Kriminal Dairesinde inceleme yaptılar ve imzanın Dursun Çiçek’in eli mahsulü olduğu ortaya çıktı.
Genelkurmay Askeri Savcılığı imza ıslak dedi ve şahsı tevkife sevketti. Ama ne hikmetse Askeri Mahkeme tutuklama kararı vermedi.
Kendin pişir , kendin ye. Ne yapalım,biz gereğini yaptık, ancak Mahkeme tutuklama kararı vermedi, demek ki, hala şüphler giderilememiş. Haydaaa. Mürekkep soruşturması ve parmak izi araştırması yapılacakmış…
Dursun Çiçek’in arkasında bu kadar durulmasının sebebi ne olabilir? Hazırlanan ihanet belgesinin emir komuta zinciri içerisinde yapılmasından mı korkulmaktadır?
Aynı şey Erzincan Ergenekon iddanemesinin bir numaralı sanığı Saldıray Berk bakımından da söz konusudur. Genelkurmay Başkanın bu sanığı korumaya alması, ordunun onurunu koruma "zırhına" büründürülme çabası olarak yansıtılıyor. Yani birileri durduk yere Ordunun onurunu zedelemek istiyor!!! Genelkurmay da bunu engellemeye çalışıyor…
Hiç kimsenin Ordunun onuru ile oynama gibi bir hevesi, muradı,daha doğrusu cesareti yoktur. Niye olsun ki. Milletin başka derdi mi yok.
Ordunun kimi mensupları "kendilerine göre bir bütünsellik içerisinde" milletin arı, hayası, namusu, onuru ile oynamaktadır. Seküler hayat biçiminin "militarist" bir yaklaşım ile ayakta durmasının mücadelesi verilmektedir.
Şimdi Dursun Çiçek’in hazırlamış olduğu Ak Partiyi ve Fethullah Gülen’i bitirme planının çok garip bir tarafımı var?
Dursun Çiçek gibiler Ak Partiyi veya Fethullah  Gülen’i seviyor mu?
Her iki kuruluşu kendilerince irticanın baş savunucusu olarak görmekten vazmı geçmişler?
Hayır asla böyle bir şey yok.
O zaman neden merçte çıkıp yaptıklarını savunmuyorlar. İmzalarına sahip çıkmıyorlar? Her yapılan yanlarına kar kalıyordu eskiden. Ama şimdi Hukuk birazcık… kıpırdayınca , korku dağları beklemeye başladı. Yaptıkları kanunsuzluklardan ötürü , mertçe cezaevine girip yargılamaya bile tahammül edemiyorlar. Bir de kahramanlık masalları anlatıyorlar,millete.
Halkın namusu olarak kabul edilen ve ekmek paralarından kesilerek alınan silahı kuşanıp, afra tafra yapanlardan kanunsuzluğa bulaşanlar, birazcık karşılığını görünce kaçacak delik arıyorlar. Korkunun ecele faydası yoktur. Milletin gözü açılmış, yapılan tüm haksızlıkların kaynağına vukufiyet kesbedilmiştir. Demokratik gidişatı durdurmak mümkün değildir. Halk kendisini yenilemiş, dur durak bilmeden ileriye doğru yürümektedir. Geride kalan "militarizmi" geçim kaynağı olarak görenlerdir. Ama biribirlerinin yüzüne bile bakacak halleri yok. Böyle kahramanlar düşman başına.(Mevzu suç işleyenlerdir, ona göre)

DUYDUM Kİ: Ak Partiye "güya" bugün kapatma davası açılacakmış. Herşey hazırmış.
Ak Partinin ileri gelen bir yöneticisi, zaten sağda solda bu tür dedikoduları duyorduk. Ak Parti kapatmayı hakedecek ne yapmış? Başsavcının partimize karşı tutumu zaten belli. Bekleyip göreceğiz demiş.
Siz böyle oturup beklerseniz veya Erzurum Savcılarının canlarını dişlerine takarak hazırladıkları iddianameyi, başkaları gibi eleştirirseniz olacağı budur.