KAŞINMAK HA, ALLAH'TAN KORK!
Gazze toprakları neden önemli, neden dünyanın dört bir yanında işgaller olduğu halde Gazze’nin, yani Filistinin Yahudiler tarafından işgalinin bir başka anlamı var.
Çünkü üç büyük dinin en önemli merkezi de ondan. Yakup oğulları Hz. Yusuf Aleyhisselam ile birlikte Mısıra taşındılar. Bilenler biliyor ama, yeniden hatırlatmakta veya bilmeyenlere anlatmakta yarar var.
Hz.Yakub’un oğulları, ana bir olmayan kardeşleri Yusuf ve Bünyamini, babalarının kendilerinden daha fazla sevdiğine inandıklarından, kıskançlık içerisine girmişlerdi.
Bir gün Hz.Yakup Aleyhisselama “baba biz kırlarda oynamaya gideceğiz, Yusuf’u da bizimle gönder, gelsin oynasın, eğlensin, hiç olmaz ise elbiselerimizin yanında dursun” dediler.
Yakup Aleyhisselam oğullarının bu isteğine, onlara güvenmediğinden karşı çıktı ise de, ısrarlarına daha fazla karşı koyamadı.
Kardeşleri Yusuf’u yanlarına alan Yakup Aleyhisselamın oğulları, planlarını derhal uygulamaya koydular ve uzun tartışmalardan sonra Yusuf’u kör bir kuyuya attılar. Ardından elbiselerine kan sürüp, eve döndüklerinde babalarına “bize inanmayacaksın ama, kardeşimiz Yusuf’u elbiselerimizin yanına bırakmıştık O’nu Kurt yedi” dediler.
Yakup Aleyhisselam evlat acısından ağlaya ağlaya gözleri kör oldu.
Yöreden geçmekte olan bir Kervan, kuyudan su almak için kaplarını kuyuya attıklarında, su kabına tutunmuş olarak dışarı çıkan Yusuf Aleyhisselamı gördüler.
Yusuf Aleyhisselam Mısır’a götürüldü ve Kralın ailesine köle olarak satıldı. Hikaye uzun, o kısmını şimdi anlatmayacağım. Ama zamanla Yusuf Aleyhisselam Mısır Maliye Bakanlığına kadar yükseldi. Kıtlık yıllarında diğer kardeşleri de Mısıra gıda almak için geldiler. Ve Yusuf Aleyhisselam ana bir kardeşi Bünyamin ile diğer kardeşlerine kavuştu, babalarını da alarak Mısır’a gittiler. Böylece İsrail kavmi bütünü ile Mısır’a yerleşmiş oldu.
İsrail kavmi zamanla Mısır’da çok kötü durumlara düştü. Adeta esir hayatı yaşamaya başladılar. Hz. Musa Aleyhisselam zamanında ise Meşhur Nil nehrinin yarılması ile Firavundan kaçarak yeniden eski ülkelerine , yani Filistin’e döndüler.
Bu bakımdan Filistin topraklarının onlar bakımından büyük ehemmiyeti var.
Hz. İsa Aleyhisselam da aslen bir Yahudi ve pek tabii bu ırk içerisinden çıkmış bir Yahudi Peygamberidir. Yahudilerin dinlerini param parça eden sapkınlıklarından kurtarılmalarını temin , Ahdi Atik’in, yani Tevratın gerçek hükümlerinin icrasını sağlamak amacıyla Allah(c.c) tarafından gönderildi.
O da hemen hepinizin bildiği gibi akla hayale gelmedik işkencelere, kötü muamelelere maruz kaldı.
33 yaşında iken, Kur’anı Kerimin ihbarı ile “İnniy müteveffikye ve rafiuke ileyye- seni vefat ettireceğiz ve kendimize yükselteceğiz” hükmü cereyan etti. O açıdan Filistin topraklarının Hıristiyanlar için ehemmiyeti yadsınmaz bir gerçek.
Resulullah Efendimiz Mirac yolculuğuna Mescidi Haramdan başladı, oradan Mescidi Aksaya geldi ve buradan Allah katına yükseldi.
Hz.Ömer zamanında bu topraklar manevi değeri sebebiyle fethedildi. İslamın büyük intişarı ve gönülleri ram eden umde ve ilkeleri buralarda çok büyük etki gösterdi. İnsanların büyük çoğunluğu İslamı din olarak seçti.
Bu konuda bir zorlama olmadı, zira tarih boyunca hem kimi Yahudiler ve bir kısım Hıristiyanlar bu topraklarda, Müslümanlar ile birlikte barış içerisinde yaşadılar.
İkinci dünya harbinin karışıklığından istifade eden Yahudiler para ile satın aldıkları topraklarda 1947 yılında İsrail Devletini kurdular.
1967 yılında patlak veren savaş sonrasında ise, Filistin topraklarının yüzde sekseni işgale maruz kaldı.
İşgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşim yerleri yerden pıtırık gibi bitiyor. Yani Siyonistler Filistin topraklarında tek bir Müslüman kalmayıncaya kadar “jenosit” uygulamaya devam ediyorlar.
Hamas’ın İsrail topraklarına füze fırlattığı isnadı ile İsrail ikide bir Özellikle Gazze’yi bombardımana tabi tutuyor. Binlerce insanı öldürüyor,binlercesini yaralıyor, sakat bırakıyor.
Ve her büyük saldırı öncesi Hamas Militanlarının kendilerine füze fırlattığını, buna karşılık verdiklerini söylüyorlar ve arkasından yeni Yahudi yerleşim yerlerinin açılmasını sağlıyorlar.
Bu genel girişi niye yaptım biliyor musunuz?
Biz Müslümanların asla iflah olmayacak tavırlarına bir göndermede bulunmak için.
Ben hep “Ey Müslüman Mütenebbih-uyanık-ol diyorum” ya, inanın bizim hadi yumuşatarak söyleyeyim, aklımızı başımıza alacağımız yok.
Mavi Marmara gemisinde bulunan Sinan Albayrak isimli kişi, soy ismi bana bazı şeyleri çağrıştırıyor ama, bilmiyorum onlardan mı, neyse çok da önemli değil, kimden olursa olsun, sadece iyi bir mü’min olsun benim için yeter, şöyle demiş “İsrail’in dünya çapında, Müslüman bir ülkeden özür dilemesi çok önemli. Özür dilemesinin önemi nedir? Biz dokuz kişiyi öldürdük, özür dileriz. Tabii ki baktığınız zaman saçma bir şey. Burada devlet, şunu yapabilseydi diyorum. Keşke buna başında engel olabilseydi. Ama biz kaşındık biz kendimiz gittik. Burada devletin de yapacak bir şeyi yok” .
Şu sözlere bir bakar mısınız?
Sinan bey önce İsrail devletini göklere çıkarıyor, kutsuyor. Bu cesametti bir ülkenin özür dilemesinin dünya çapında bir şey olduğunu söylüyor. Ama dönüyor birazcık insafı elden bırakmamak için “ne yani adamlar bizden dokuz kişiyi öldürdüler, ardından özür diliyoruz diyorlar, bu çok saçma bir şey” diyor. Doğru.
Fakaaat sözlerinin devamına bakıldığında, öyle bir herzeyi yutuyor ve bizlere yutturmaya çalışıyor ki, yüzümüz kızarıyor.
Filistinli kardeşlerimize yiyecek, gıda maddesi götürerek kaşındığımızı, dokuz vatandaşımızın bu sebeple hayatını kaybettiğini söylüyor. Adamlar vurdu ama biz de kaşındık diyor. Olan bitene makul bir kılıf bulmaya çalışıyor. Keşke Devlet bizim oraya gidişimize engel olsaydı, bu işler başımıza gelmezdi diyor.
Hani Allah(c.c) “Şüphesiz ki Allah Adaleti, İhsanı ve yakınlara bir şeyler vermeyi EMREDER…” diyor ya. İşte bu İlahi emrin muktezası ne ola? kardaş.
Filistin aç, Filistin susuz , Filistin biilaç… Ve Filistinli sırf orada Mescidi Aksayı kaybetmemek için duruyor. Hiç olmaz ise bugünkülerin direnci bunun en önemli alameti. Diyorlar ki, Ya İsrail bizi bitirecek veya biz Aksaya sahip çıkacağız… Onların bu direnişine, bu direncine ekmek ile su ile yardım götürmek kaşınmak mıdır? Bu nasıl bir pişmanlık? Bu nasıl siyonizme bel vermek, onların bu cinayetlerine temenna çakmak?
Bana mı soruyorsunuz peki ne yapsaydık. Ben bunu bir çok defa yazdım. Biz İsrail’in askerlerini veya vatandaşlarını öldürseydik, İsrail ne yapacak idi ise onu yapsaydık dedim.
Keşke o gemide hayatını kaybedenlerden birisi de sen olsaydın da, belki şehit olurdun ve bugün böyle kaşınmazdın.