KEMAL BEY SANDIK BULUNDU SEÇİM VAR
Şüheda gölgesi, bir baksana dağlar, taşlar,
O rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Yaralanmış alnından, tertemiz uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, yarab ne güneşler batıyor.
Mehmet Akif Ersoy merhumun yukarıda dizelerini yazmış olduğum Çanakkale Şehitlerine şiirinin bir bölümü niye mi aklıma geldi. Şunun için.
Dün akşam sohbetten dönünce, Ahmet Hakan’ın CNN Türk’te CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile söyleşisine şahit oldum.
Kemal Kılılçdaroğlu, Ahmet Hakan’ın sorularına karşı cevap vermede zorlanıp, ikide bir de çıkış kapısı olarak Ak Partiye ve Sayın Başbakana çattıkça, ya sen sorulan sorulara cevap ver, ne diye o yana bu yana sataşıyorsun, bu da iş mi diyerek diğer kanallara geçtim.
Birkaç saniyelik gidişlerden sonra, hadi ya Allah ya Sabır diyerek, ne de olsa ülkemizin en büyük ikinci siyasi partisinin genel başkanı konuşuyor, belki sadra şifa yeni bir şeyler söyler diye yeniden yeniden CNN e döndüm.
Ama ne gezer, Kemal Kılıçdaroğlu konuştukça, ben ha bire bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor demeye başladım. Sonra Kemal Beyin güneşle müneşle ne ilgisi var, adam kendi halinde garibanın teki dedimse de, o mısra dileme pelesenk oldu ve kendimi dünden beri Bir Hilal Uğruna Yarab Ne Güneşler Batıyor demekten alamadım.
İki buçuk konu yine ön plana çıktı.
Birincisi tabii ki din ve diyanet meselesi.
CHP Milletvekillerinden sosis kıvamında, yani iyice pişmiş ikisi, Meslek Liselilerin Üniversiteye girişte önlerine konan ka(s)t sayı probleminin aşılması yönünde YÖK’ÜN vermiş olduğu kararın iptali amacıyla Danıştaya yaptıkları başvuru.
CHP lideri bu iki sayın milletvekilinin kendi bilgisi dışında yasal haklarını kullanarak, YÖK’ün almış olduğu kararın iptali için Danıştaya gittiklerini, kurumsal olarak bu girişim ile partinin bir ilgisi bulunmadığını söyledi.
Acı acı gülümsedim.
Bir an için diyelim ki, Danıştay bu iki CHP li milletvekilinin yapmış olduğu başvuruyu kabul etti… Peki bu hesap iki Milletvekiline mi, yoksa CHP snin kurumsal kimliğine mi yazılacak...?
Kemal Bey istediği kadar safları oynasın, bu işle bizim ne ilgimiz var desin, olumsuz bir karar hemen CHP sinin kurumsal kimliğine yazılacak ve CHP sinin insanların temel hak ve hürriyetleri ile oynamaya devam ettiği, hatta bununda ötesinde din ve diyanet ile olan sorununu halledemediği biçiminde yorumlanacaktır.
CHP si liderinin bu durumu bilmediğini, kavramadığını, anlamadığını, bu işten haberi olmadığını kimse söyleyemez. O bile bile bu işe referans verdi, bilir bilmezleri oynadı. Hoş milletin zihni de en az onlar kadar açık olduğundan, bu girişimin CHP sinin laik/elitist kesimlerle olan göbek bağına yeni bir ilmek attığının adımı olarak anlaşıldı.
İkincisi Dersim Meselesi.
Dersim ki, bütün Tunceliler şu anda bu ismi kullanıyor, kullanmaktan mutlu oluyor, CHP li Kamer Genç haricinde.
Kamer Genç’in kardeşim(onun deyimi ile) Tayip Erdoğan Tunceli’ye Dersim diyor, söyleyin Allah aşkına, haritaya bakın Tunceli diye bir il var mı? yönünde can çekişmekte olan resmi söylemi yaşatmaya çalışmasına Dersim’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun en küçük bir uyarıcı imada dahi bulunmadığına bakıldığında, CHP sinin bu millete geçmişte ve el an yaşattıklarına sahip çıktığını ve bu işten zerre geri adım atmayacağını anlıyoruz.
Şimdi burada, Dersimde tarihte neler oldu diye yeniden ahkam kesecek değiliz.
Ama şunu biliyoruz ki, Başbakanlık Arşivleri açılmış ve oradan alınan belgelerle, tam 17 kez Dersimin altının üstüne getirilmesi yönünde CHP sinin karar aldığını öğrenmiş oluyoruz.
Hal böyle iken, Kemal Kılıçdaroğlu dün “Başbakan Dersim ile ilgili olarak Arşivlerin açıldığını söylüyor, hayır açılmadı, hala her şey kapalı” deyince,
Ahmet Hakan artık dayanamadı ve CHP sinin bu konuda en küçük bir çalışma, gayret içerisinde olmadığını ortaya koymak için, Kemal Bey “ bakın bu ülkede ilk defa bir Başbakan çıktı, Dersimde olan bitenleri anlattı ve bu anlamda herkesten özür diledi, bu bir şey değil mi, neden görmezden geliyorsunuz, ben buraya gelmeden biraz araştırma yaptım ve hatta sizin Tunceli vekiliniz Hüseyin Aygün ile konuştum, Başbakanlık Arşivleri tümü ile açık” demesi üzerine, Kemal beyde kaş göz oynamaya başladı.
Yine de vaziyeti Ahmet Hakan kurtardı bununla Genelkurmay Arşivini mi kastediyorsunuz diyerek ona bir kapı araladı. O da vaziyeti bu şekilde idare etmeye devam etti.
Her şeyin ayan beyan ortaya çıktığı, on binlerce Dersimlinin durduk yere katledildiği ve tüm bunların CHP si ve dönemin yöneticilerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiği sabit olduğu halde, Kemal bey bulunduğu makamı korumak için, o alana zerre kadar toz kondurmadı.
Başladı, bu ülkede sanayi devrimini gerçekleştirenin, laik eğitim düzenini kuranın, ilk yerli uçağı yapanın, İmam Hatip Okullarını açanın ve ülkeye Demokrasi getirenin CHP si olduğunu söylemeye…
Ahmet Hakan’ın “ama demokrasiyi, çok partili hayatı getirenin CHP si olduğunu söylemek ne kadar doğru” sözüne, ne yapsaydık, ülke borç batağındaydı, Duyunu Umumiyeyi bile biz ödedik, seçimleri yapacak sandığımız yoktu” dedi, evet aynen böyle söyledi. Yani çok partili hayata geçmek için SANDIK bulamamışız. Sandık bulunur bulunmaz da hemen demokrasiye geçmişiz…
Sandık deyince burada aklıma o türkü geldi.
Yangın olur biz yangına gideriz.
Düz ovada keklik gibi sekeriz,
Şahin olur yokuşlarda uçarız,
Sandık sandıklar içinde çok şanımız var,
Hazreti Mevlaya yalvarmamız var”
Gül Allah gül.
Demokrasiye sandık bulamadığımız için geçememişiz iyi mi?
Peki sandık bulunup ta seçimler yalpınca ne oldu. CHP iktidardan gitti. DP si iktidara geldi. Ama CHP si bu defa sandığın değil, demokrasinin ırzına geçti.
Görüyorsunuz işte sandık bulmak bir türlü, sandık bulup demokrasiye geçince başka türlü.
İlk uçağı CHP si yapmış, yani böyle büyük çaplı projeler için bilgi, birikim ve para varmış, ama Demokrasiye geçmek için para olmadığından sandık yapılamamış.
Ya iktidarınız Seyyid Rızalara, Şeyh Saidi Kürdiye, İskilipli Atıf Hocaya, Hanili Salih beye ve oğluna darağacı yapacak parayı nereden bulmuş?
Asıl mesele şu:
CHP si manevi, milli, özgün değerlerinden arınmış, yeni bir ulus yaratmaya çalıştı.
İhtilaller, mihtilaller, darbeler, tank yürütmeler, gece yarısı genelkurmayın sitesine konulan light muhtıralar ile işler bugüne kadar geldi.
Kör topal din diyanetten arınmış, şaribulleyli vennehar bir toplum oluşturuldu. Ancak su her zaman olduğu gibi yine mecraında akmaya başladı ve CHP liler o buçuk mesele dediğim, uçkur sorunu ile birlikte kör topal vaziyeti idare etmeye çalışıyor.
Dersimde ve bunun doğal uzantısı olarak tüm Türkiye sahtı mailinde oynanan oyunlar, yapılan katliamların gençliğinde peşine düşen Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi bunları yapanların koltuğuna oturunca, zinhar tek kelime söyletmiyor.
İyi mi yapıyor.
Kuşkusuz hayır.
Sandık onu bekliyor.