KESER, SAP, BALYOZ, ÇEKİÇ
Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner, lafını boşuna söylememiş atalarımız. Hem bu atalarımız niye böylesine güzel, özlü sözler söylemiş, her bir işin icciğini bicciğini çıkaracak tarzda bir cümlede olan biteni anlatacak ferasete sahip olmuşlar da, biz niye bırakın böyle sözler söylemeyi, bu sözlerden bir ders çıkarmamışız?
Feraset meselesi.
Onların bütün hadiselerde, meydana gelen olaylarda normal gözlerinin dışında bir de feraset ile bakışları vardı.
Yani kalp gözü.
Normal gözlerin görmediklerini görme beceresi sağlayan,müteal/aşkın hayat tarzı.
Haramlardan uzak durmak,helallere dört elle sarılmak, hadiselere hakkın nazarı ile bakmak ve o nazarla olan biteni değerlendirmede bir an için olsun duraksama içerisine girmemek.
Milletin başına BALYOZ indirmek isteyenler, devranın hep böyle devam edeceğini zannediyorlardı.
Gürzünden sapına kadar her şeyi tasarlayanların, milletin parası ile ar,haya,namus, vatan, millet gibi değerleri korusunlar diye kendilerine emanet edilen silahları BALYOZ olarak "onların" başına indirmek aymazlığı içerisinde olanların haksızlıkları, ihanetleri gün yüzüne çıktı.
Hangi dosya incelense, hangi defter açılsa, altından sadece ve sadece millete ihanet belgeleri ortaya çıkıyor.
Bir zamanlar, yani 2002 yılı öncesinde arkadaşlarımız arasında bir şayia dolaştı Diyarbakır’da. Kimileri karar almışlar, Diyarbakır ve Erzurum’u bobmalayalım, yerle bir edelim diye, o zaman akılları başlarına gelir.
Ben kendi iç dünyamda, bu arkadaşlar da galiba biraz işi abartıyorlar, hiç böyle bir şey olabilir mi? Koca iki şehir bombardumana tabi tutulabilir mi? Bizim uyanık olmamızı sağlamak için, galiba mübalağa yapıyorlar demiştim. Hem niye bu iki şehir diye de içimden geçirmiştim. Sonra acaba, Diyarbakır Kürtlüğünden , Erzurum İslami hassasiyetinden ötürü mü bombalanmak isteniyor , ona kalsa, her iki hususiyet itibariyle bu iki şehrin biri birinden farkı yok.Sonra bu şehirlerde kaderde , tasada, kıvançta binlerce yıl beraber hayat süren her ırktan, her inançtan insan var. Bunlar Türkiye mozaiği.Türkler bu şehirlerde hiçbir zaman eksik olmamışlar ki, nedir bu alınan kararlar demiş, sorular biri birini izlemişti.
İhtilal hazırlıkları , muhtıralar , balyozlar ile ortaya çıkan durum her şeyi çok iyi izah ediyor.
Kimi arkadaşlarımızın ulaştığı "iki şehri bombalayalım, akılları başlarına gelsin" sözleri azmış bile.
Adamlar öylesine organize olmuşlar ki, her bir olay sonrasında aklımız başımızdan gidiyor.
Fatih ve Beyazıt camilerini Cuma günü namaz esnasında bombalayalım,
Atatürk müzesine kendi "Aczimendilerimiz, Ali Kalkancılarımız, Fadime Şaninlerimiz" saldırı düzenlesinler,
Orada nöbette bulunan askerlerimiz bunları ateşle durdursun,
Hırkai şerif semti , Fatih Çarşamba , Sultanbeyli semti başta olmak üzere İstanbul’un önemli mevkileri ilk denetim altına alınsın, bu esnada müsahama yok, silindir gibi ezmek var, tepelemek var,
Cezaevleri oluşturalım, en az iki yüz bin kişilik olsun, Stadyumlar bu iş için ilk anda kullanılabilir,
Ayrıca devletin kimi binalarını cezaevi mahalline dönüştürebiliriz, tanklar köşebaşlarını tutsun, görüntüleri dehşet verici ve caydırıcıdır,
İstanbul’un üzerine bir çökerim, bir daha nefes alamazlar,
Diyenler, bunlar için yazılı metinler hazırlayanları adam bir günde bir başına tahliye ediyor.
Hangi cesaretle, hangi vicdanla, hangi etik davranış ile , bu belli değil.
Peki bu olay bile tek başına bir organizosyonu ifade etmiyor mu?
3. dalgada 95 emekli ve muvazzaf subayın gözaltına alınma kararları, bir anda durduruldu.
İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, yardımcısı Turan Çolakkadı ile karakollara,Savcılıklara bir yazı gönderdiler ve soruşturmaların durdurulmasını istediler. Bu arada soruşturmayı başlatan iki savcıyı da o dosyadan el çektirdiler.
Niye imiş?
Bakın Sayın Engin o sebebi şöyle açıklıyor.
"Benim bu gerekçeleri kamuoyuna açıklamam yasalara aykırıdır. Gözaltına alınması istenen subayların 78.i muvazzaf. Bunların 25 i amiral ve general rütbesinde. Kuzey Deniz Saha komutanlığında var, Güney Saha Komutanlığıanda var. 6.Kolordu da var, Hakkaride terörle mücadele eden askeri birliğin başında olan var. 15-20 kişi de emekliye ayrılmış subay, toplam 95 kişi. Böyle bir yakalama ve gözaltı kararının açacağı sonuçların iyi değerlendirilmesi gerekir" diyor.
Diyelim ki bir yerde çete var. Hani bir zamanlar Söylemezler Çetesi, Nuriş Çetesi gibi.
Bunlar orada burada vurgun kırgın yapıyorlar, yol kesiyorlar, haraç alıyorlar.Eeee hiç kimse , biz bunları bir kerede toplamayalım, ayak takımında olan yardımcıları ortalığı velveleye verirler diyebilir mi? Hukuk Devletinde böyle bir şey dününülebilir mi? Soruyurum, batılı anlamda hiçbir devlette böyle bir düşüncesinin yeri olabilir mi?
Bakınız Balyoz ve benzeri oluşumların bu ülkeye yaşattıkları ki, 28 Şubat bu işin küçük bir protitipi’dir, bu tür çetelerin yapmaya çalıştıklarından çok daha büyüktür ve rezaletin daniskasıdır.
Türk ordusu bu tür oluşumlar sebebiyle bu güne kadar ayakta kalmış değildir.
Orduya, Milletin "AR,HAYA VE NAMUSUNU, ÜLKESİNİ, İMAN VE İNANCINI BEKLEDİĞİ İÇİN PEYGAMBER OCAĞI" denilmiştir.Memleketin namuslu evlatlarını ibadet üzerinde iken bombalamak isteyenlerin bu orduda işleri yoktur.Bunların 70 i değil, 700 ü yaptıklarının hesabını vermeye çağrılsa,Asker bünyesinde ve toplumun % 90 nında bir olumsuzluk meydana getirmez.
Aykut Cengin Engin meslek hayatının en büyük hatalarından birisini işledi ve Balyozun üçüncü dalgasında gözaltına alınma kararı veren iki Savcıya görevlerinden el çektirdi. Bu iki Savcı keyfa ma yeşa bir tarzda mı gözaltı kararları verdiler. Dosyalarında bunlarla ilgili herhangi bir suç yoktu da bu Savcılar delil mu uydurdular? Onlar bu işin sorumluluğunu bilmeyecek kadar mesleki ehliyetten yoksun kişiler mi?
Peki yeni atanan Savcılar da aynı kararı verince ne olacak? Yoksa bu Savcılara 95 Asker kişinin gözaltına alınması kararının yol açacağı sonuçları iyi değerlendirin mi denilecek?
Özel Not.VATAN GAZETESİNDEN Can Ataklı bugünkü yazısında. AB liğinin hiçbir ülkesinde bir anda 70 subay tutuklanabilir mi? diye soruyor. Kendince bu işin yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor.
1-Can bey sen şimdiye kadar AB liğine üye ülkelerde böylesine bir rezalete şahit oldunmu?
2-AB liğinde böyle bir şey olsa, bırakın Genelkurmay Başkanının görevden alınmasını, ORDU TERHİS EDİLİR.
3-Balyoz soruşturmasını yapan Savcılar , sanıklar aleyhine "delil mi tedarik ediyorlar"?
4-Ülkenin dört bir yanını saran bu rezalete sen hala dur demiyecek misin, SENİN İÇİN, BENİM İÇİN CANLARINI DİŞLERİNE TAKARAK ÇALIŞAN bu Hakim ve Savcıları eleştirmeye devam mı edeceksin?
Balyozun kıymeti kalmadı, Çekiğin ne ehemmiyeti olabilir?