KEŞKE ZAMANI GERİ GETİREBİLSEK
Keşke zamanı geri getirebilsek ve edinmiş olduğumuz tecrübeler yapmış olduğumuz yanlışlara düşmemenin nasıl olacağını bize hatırlatsa.
Bizde gezi olayları patlak verince bir çok şey ikinci plana itildi.
Mesela o günlerde Türkiye’nin 50-60 Milyar Dolar civarında yatırıma imza attığı maalesef gözlerden kaçtı. 60 Milyar dolar civarında bir yatırım ne demektir Allah aşkına. Onbinlerce insana bir anda iş imkanının doğması, sonrasında yine binlerce insanın bu yatırım alanlarında çalışmaya başlaması, ülkenin ardı ardına yeni yatırımlar yapılabilecek pozisyon kazanması umurumuzda olmadı.
Varsa yoksa Gezi parkında yaşananlar, don gömlek küçücük çadırlarda yatanlar, keyif çatanlar, serinlik çökünce meydana çıkıp vandalizmin alasını sergileyenler gündemimizdeki yerini aldı.
Yanlış anlaşılmasın ben Gezi Parkındaki yapılaşmaya ilişkin olarak görüşlerimi değiştirmedim.
Bu parkta Topçu Kışlası yapılmasını gösteren animasyonlar ile Gezi Parkının yeni ağaçlarla süslenmiş, yenilenmiş halinin yukarıdan çekilen görüntülerine baktığımda, amaaannn top ve kışla lafları ile anılacak o yapı da eksik olsun dedim.
Taksimin yayalaştırılması ile birlikte söz konusu alanın yeşilliğinin daha da bir belirgin hale gelmesi benim için daha güzel. Hem zaten İstanbul’da bir başka alanda Topçu Kışlası yapılsın bakalım kimin umurunda, sanki orası mabet mi?
Vandalların yakmadıkları, yıkmadıkları yer kalmadı. İnsanlar öldü.
Ağaçlar daha fazlası ile yerine konuldu ama, ya ölüp giden insanlar. Onların yerine kim, neyi koyacak. Analardaki, bacılardaki, babalardaki, kardeşlerdeki, yarlardaki ızdırabı kim dindirecek?
Vandalların eylemi sebebiyle değil, halkın umumunun bu konuda yeşilden yana olmasından ötürü, Park gezi alanı olarak yeniden düzenlendi, çiçekler ekildi, yeni ağaçlar dikildi. Yani İktidar yasal mücadeleyi sürdürse de, bu alanda halkın isteğine karşı koymayacağını ifade eden tavırlar sergilemeye
başladı. Parksa park kardeşim, sanki İstanbul’da bina mı yok havası onlara da hakim oldu. Zaten en doğru olanı bu idi.
Bu bağlamda Sayın Başbakan Mısırda cereyan eden olaylar sebebiyle, halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’ye sahip çıkarken, onun ufak tefek hatalarının asla darbe yapılmasına sebebiyet vermemesi gerektiğini, çünkü insanın hata yapabilecek bir varlık olduğunu ifade etti, böylece Gezi olaylarına bir telmihte bulundu. Tarihi canlandıralım istedik, halk karşı çıktı, biz de (sanki) vazgeçtik dediğini duyar olduk.
Bu girişten amacım küllenen gezi olaylarını yeniden canlandırmak değil tabii. Gezi parkının baş mekanı Taksim’in Tahriri yeniden hareketlendirmesi oldu. Zira dün Sayın Başbakan bir iftar yemeğinde, Taksimin de Tahririn de planlayıcıları ile tezgahtarlarının aynı eller olduğunu, yeri geldiğinde bunları açıklayacağını ifade etti. Yani işin Uluslar arası boyutuna işarette bulundu.
Taksim eylemlerinin ortadaki faillerinin, gidip de Mısır’da Tahrir meydanında eylem koyma imkanları, fikren ve fiilen mümkün değil. O halde Sayın Başbakanın söylemini anlamaya çalışacak olur isek, Sayın Başbakan Taksim olaylarını da, son Tahrir olaylarını da planlayıp tezgahlayanlar, uluslar arası çetelerdir ve bizim elimizde bu çetelerin eylemlerine ilişkin olarak deliller var demiş oldu.
Peki bu Uluslar arası çeteler batılı mı, yoksa doğulu mu?
Mısır Tahrir meydanında toplanan kalabalıklar seçilmiş Cumhurbaşkanının gitmesini istiyor diyerek yönetime el koyanlara kimler destek veriyor ise, Taksimi de, Tahriri de planlayanlar onlardır ve bunlar batılılardır.
Başta ABD olmak üzere AB liği üyeleri hep bir ağızdan destek olduklarını açıkladılar. Bu dinozorların Mısır Demokrasisinin katledilmesine bir kahkaha ile gülmedikleri kaldı.
Hatırlayalım lütfen, Gezi Parkı olayları sebebiyle ABD nin en üst kurumları, Beyazsaray dahil, 15 günde 16 açıklama yaptılar ve en üst perdeden yeri geldiğinde hesap sordular. Saatler boyu Obama Sayın Başbakan ile bu mevzuu konuştu. Ülkenin dört bir yanında sallayın iktidar düşüyor teraneleri attılar. Büyük sermaye guruplarının temsilcileri bizzat meydana çıkarak, kendilerinin de çapulcu olduğunu söyledi. Cem Boyneri unutmayın. Bütün bunların gezi parkında üç ağacın kesilmesi ile ilgili
olduğunu mu düşüneceğiz, yani bu kadar mı aptal olacağız. Elbette hayır. Bu ülkede son kapsamlı eylemler, batı Soros destekli, Yahudi sermayeli, Üllümnatinin oğlanlarının, boş bulunduğumuzu düşündükleri anda, salladıkları tokattı.
Bu tokatın tesiri geçmeden Mısır Tahrir meydanını harekete geçirdiler ve hooooppp iktidarın emrindeki ordu, seçilmiş Cumhurbaşkanına 48 saat süre verdi ve meşruiyetini tümden kaybetmesi için, istersen kaç dedi. Ama Tayyip bey gibi Mursi de olan bitene güldü.
İşe bakar mısınız Mursiyi bir avuç benzine muhtaç edenler/Türkiye’nin 5 sente muhtaç olduğu günler gibi/ ordu iktidara el koyunca kesenin ağzını açtılar 12 Milyar dolar para akıttılar Mısır hazinesine. ABD 4 savaş uçağını Sisiye teslim etti. halkın kabul ettiği Anayasa ortadan kaldırılıyor, Anayasa Mahkemesi başkanı Cumhurbaşkanı sıfatı ile yemin ediyor, ABD nin Irak olaylarını tezgahlayan M.M.Elbaredey Cumhurbaşkanı yardımcısı ve Mısır’ın Washington eski Büyükelçisi Başbakan oluyor. Demokrasinin beşiğini sallayanlar bu defa Müslümanlara size Beşik Demokrasisi yakışır diyorlar.
Gelişmelere bir başka açıdan baktığımda, Suriye olayları olmasa idi, Taksim, Taksim olayları olmasa idi, Tahrir Meydanındaki gelişmeler gerçekleşmeyecekti. Adamlar öyle tokatlar atıyor ki, başımızı diklenmeden dik duracak fırsatı bulamıyoruz. Taksim olaylarında Ak Partinin iktidardan gitmesi için İsrail’li yetkililer dua ettiklerini açıklar iken, Mısır olayları sebebiyle İsrail Sisiye destek veriyor ve Suriye yönetimi bu desteğin altına yatıyor.
Biz Müslümanlar bir vücudun azaları gibi olmaz, birimizin ayağı sürçtüğünde diğerinin başı zonklamaz ise, diklenmeden dik durmamıza fırsat vermezler. Olay budur zannımca.
Leytel-madi Yeuvdu yevmen
Fe Uhbirehu bima feela şa’bi.