KIBRISTA YENİ DÖNEM(2)
Kıbrıs’ta bu sorunlar devam etmesine rağmen, 2004 yılında Türkiye büyük bir iyiniyet gösterdi ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan planı kabul etti. KKTC vatandaşlarının da kabul etmesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, planın kabul görmesi için mücadele verir iken, eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs satılıyor Propagandası yaptı. Kıbrıs sorununa çözüm getirme bakımından Annan planı ortaya çıktığında, herkes burnundan soluyordu.
Biz, evlatlarımızın kanı ile sulanmış olan bu toprakları neden yeniden Rumlara veriyoruz. Kıbrıs olaylarına biz mi sebep olduk. Makariosu biz mi devirmeye kalkıştık. Nikos Sampsonu iş başına getiren biz mi idik. Kıbrıs’ta Türk ailelere yıllar boyu saldıranlar Rumlar değil mi idi. 1963 yılında Türkiye’yi Kıbrıs’a müdahale noktasına Rumlar getirmedi mi? Türkiye ABD başkanı Johnson’un mektubuna niye muhatap kılındı? Rum komitacıların yıllar yılı Kıbrıs’ta ENOSİSİ gerçekleştirmek için verdikleri mücadelede kimler hayatını kaybetti, hiç düşünüldü mü?
1963 kanlı Noelinde Lefkoşa’nın kumsal semtinde Türk Alayı Doktoru Binbaşı Nihat İlhan’ın evine baskın yapan Rum-Yunan askerleri, banyo odasına sığınan eşi Mürüvvet(37) ve çocukları Murat(6), Kudsi(4) ve henüz 6 aylık olan Hakan’ı makinalı tüfeklerle delik deşik ederek öldürdüler. Katliam sonrası kaçan caniler kumsalda Yunan Askerlerinin kullandığı siperlikler, silahlar ve NATO’ya ait saldırı malzemeleri bırakmışlar ve izlerini!!! Kaybettirmişlerdi.
İnsanlarımızın bu çıkışları elbette doğru idi, ama netice itibari ile Kıbrıslı Rumlar ve onlara müzahir olar Yunanlılar 1974 harekatı ile ağızlarının payını aldılar. Harekat öncesi sahip oldukları toprakların bir kısmını kaybetmek zorunda kaldılar. Kıbrıs Çıkartması ile Türkiye asla yasa dışı bir iş yapmadı. Kıbrıs’ta olup bitenlere üç garantör ülkeden ikisi konumunda olan İngiltere ve Yunanistan hiç ses çıkarmadı. Hatta bütün bu olup bitenlerin Yunanistan’ın başının altından çıktığına zerre kadar şüphe yoktu. Ardı arkası kesilmeyen katliamlar üzerine Türkiye Garantörlükten doğan haklarını kullandı ve iş başında bulunan insanlardan birisi olarak, Prof Dr Necmettin Erbakan hocanın basiret kanallarını açık tutması Kıbrıslı yurttaşlarımızın bir daha katliamlar yaşamasının önüne geçti. Annan planı Kıbrıs’ta halk oyuna sunuldu. Türklerin % 65 inden fazlası bu plana evet derken, Rumlar büyük bir basiretsizlikle % 70 ler seviyesinde bir oyla, bu plana hayır dediler. Tabir caiz ise kendi idam fermanlarını bir kez daha boyunlarına doladılar.
Annan Planı her iki tarafın oyları ile geçip kabul görmediğinden, suya düştü, fakat barış için atılmış en önemli bir siyasi vesika olarak tarihteki yerini aldı.
1974 ten sonra 2004 yılında Kıbrıs/Türk kesimi/ bir daha bir nevi Rumlardan kurtulmuş oldu. 30 yıldan beri Kıbrıs Türkünün ve Türkiye’nin aleyhine işleyen çark 2004 referandumu ile tersine döndü.
2004 yılında BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırlamış olduğu barış planı ilmek ilmek dokunmuş ve bir anlamda Türkiye’nin bugüne göre çok daha zayıf olduğu bir dönemde kabul görmüştü. Rumlar o planı reddedince tüm dünya ülkeleri, artık Rumların sözüne güvenilemeyeceğini anlamış oldu. Zira Annan’ın hazırlamış olduğu barış planı Kıbrıslı Rumlarla yapılan büyük istişareler sonucunda ortaya çıkmıştı. Ama Rum yönetimi kendi halkını ikna etmede gerekli özeni göstermedi ve fazlasını alabiliriz duygusuna kapıldı. Ama işte gelinen noktaya bakıldığında, Sayın Başbakanın da ifade ettiği gibi, o günler mazide kaldı. Rumlar Maraşı, Karpatı, Güzelyurtu unutsunlar,
Kıbrıs sorunu çözülmeden Kıbrıs Rum yönetimi AB liği dönem başkanlığına gelirse, o süre içerisinde Türkiye AB liği münasebetleri donar diyor. Siz yüzde 11 gibi bir hızla kalkınmada dünya birincisi olur ve dünya ekonomik krizlerini teğet geçirirseniz, batma noktasında olan Yunanistan’a yardım elinizi uzatırsanız ve daha da önemlisi Rum yönetimine elektrik verecek konuma gelirseniz, dahası Rum yönetimine enerjinizi Türkiye ile entegre etme teklifinde bulunursanız, tabii ki, Rum kesimine Kaprazı, Güzelyurtu, Maraşı unutun diyebilirsiniz. Bütün sır Annan planını KKTC nin kabul etmesi konusunda Türkiye’nin bastırması ve ardından ekonomik alanda elde ettiğimiz büyük başarılarda yatıyor. Ekonomik ve siyasi alanlarda elde ettiğiniz başarılar dünya siyasetine ve gündemine işte böyle damgasını vuruyor. Bu duyguyu çok seviyoruz.