KÖLE DEĞİL EFENDİ OLACAĞIZ
Batılı emperyal güçler İslam aleminin birlik beraberlik içerisinde olmasını hiç mi hiç istemez. Onlar şu anda sahip oldukları gücü zaten buradan alıyorlar. Yani İslam alemi güçsüz olduğu, biri birine düştüğü sürece sahibi oldukları üstün konumu hep muhafaza edeceklerini bilirler.
İkinci dünya harbinden SONRA şöyle bir dönüp bakın. Savaşlar, vurgunlar, kırgınlar hangi topraklarda cereyan etti, ediyor?
Ve bu savaşlar sonrasında kimler ne kazanıyor, kimler ne kaybediyor.
14 Mayıs 1948 de İsrail de toplanan Dünya Yahudi kongresi İsrailin bağımsız bir devlet olarak ilan etmesinden birkaç saat sonra Arap birliğine bağlı ülkeler derhal İsraile savaş ilan ettiler.
Savaşın ilk günlerinde önemli ilerlemeler kaydettiler. Ama ardından batının insan, silah ve mühimmat desteği ile Araplar bu savaşı kaybettiler.
1967 yılının Mayıs ayının son günleri idi sanıyorum. Ben o zaman İmam Hatip Okulu orta son sınıftaydım. Lise kısmına geçiş sınavlarımız vardı. Bu sınavlara hazırlandığımız sırada savaş patlak verdi. 6 gün savaşında İsrail Arap birliklerine büyük zayiat verdirdi. Ürdün, Suriye, Mısır topraklarından önemli kısımlarını kaybettiler. İstasyondaki büfeden turşu ekmek almaya gittiğimde ağlıyordum. O günden bugünlere hala İsrail’in işgali altında Arap toprakları.
Mısır İsrail ile yapmış olduğu barış anlaşmasının sonrasında kaybettiği toprakları tekrar elde etti. Ancak Suriye, Filistinin bağımsızlığı sağlanmadığı sürece İsrail ile barış anlaşması yapmayacağını söyledi. Golan tepeleri bu sebeple hala İsrailin işgali altında.
Filistin topraklarında İsrail yerleşimcileri giderek yayılıyorlar.
İsrail Filistinlileri biri birinden ayırmış vaziyette.
Batı Şeria ile Gazze şeridinin biri biri ile irtibatı kesilmiş durumda. Milyonlarca Filistinli Ürdün, Suriye, Mısır ve daha da ötesi Afrikanın bir kısım ülkelerinde sürgün hayatı yaşamaya devam ediyor.
Sovyetler zamanında Afganistan işgal edilmişti. Yıllar yılı süren işgal sırasında Afgan Mücahitleri adeta destan yazarak, Komünist Emperyalistleri topraklarından kovdular.
Bu sırada Taliban/Afganlı Üniversite ve Medrese öğrencileri/ Komünist Emperyalistlere unutulmayacak dersler verdiler.
Ancak Afganigstan’ın işgalden kurtulması ve kendi başına buyruk İslami bir rejim kurması bu defa batılı emperyalistlerin işine gelmedi.
İki tane heykeli yıktılar diye, Afganistana saldırdılar. ABD de petrol şirketleri adına çalışan Hamit Karzai isimli bir köleyi getirip rejimin başına oturttular. Yerli işbirlikçileri, menfaat şebekeleri de devreye girince, şimdilik kukla rejim Afganistan da hayatını sürdürüyor.
Bakalım nereye kadar.
Bununla sanki bu işin nereye kadar gideceğini bilmediğim gibi bir anlam çıkarılmasın. Hiç kuşkunuz olmasın, uzak olmayan bir gelecekte, ABD oradan çekilip gidecek, Hamit Karzai yönetimi iş başından ayrılacak ve Afganistanın gerçek sahipleri /Taliban/yeniden iktidarı ele geçirecektir.
Serüven devam ediyor.
Afganistanın işgallerinden sonra rotayı, Irak’a çevirdiler.
Cürümlerine Türkiye’yi de ortak etmek istediler.
Ama Ak Partiden 99 Milletvekili bu oyuna gelmedi.
Irak’ın işagline, Irak’ta Milyonlarca Müslümanın ölümüne sebep olacak ve bir o kadar Türkiyeli Müslümanın ölümü ile neticelenecek operasyona izim vermediler.
Yani Müslüman kardeşini vurmak için askerlerin gönderilmesine gönülleri razı olmadı.
TBMM si tarihinin en önemli kararının altına imza attılar. Bu yolla iki Müslüman ülkenin insanları biri birini doğramaktan vazgeçti. Katliama ortak olunmadı.
Saddamın nükleer silahlarının olduğu gerekçesi ile yapılan saldırının gerekçesinin doğru olmadığı ortaya çıktı.
ABD liler bizzat kendi ağızlarından, dönemin Başkanı Push’a yalan yanlış bilgi verdiklerini ve bu sebeple Irak’ın işgalinin haklı bir gerekçesinin olmadığını ifade ettiler.
Irak işi bittikten sonra Kuzey Afrikaya yöneldiler. Arap baharı ile diktatörlükle idari edildiği iddia edilen Kuzey Afrika ülkelerinde operasyonlar düzenlendi.
Tunus’ta Nahda Hareketini destekleyen batının esas amacı, buradan yola çıkarak Libya’yı, daha doğru deyimi ile Kaddafiyi yok etmekti. Petrol pınarından Kaddafinin elini çektiler. Şu anda Afrikanın yoksul ülkelerinde Müslümanlar Ah Kaddafi, Vah Kaddafi diyorlar. Yani sen gittin, elimizden ekmeğimizi de beraber götürdün.
Ya öyle oldu işte.
Ama Libya hareketi başladığında, bu işin sonunda yönetim değişikliği olsa da, sonuç çok uzun yılları bulacak olan istikrarsızlıktır dedim. Lütfen herkes dönüp şu anda Libyanın konumuna bir baksın.
Mısır.
Güya Arap baharı orada da esti.
İhvanı Müslümin Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra yapılan seçimlerle iktidara geldi.
Bu iktidar ne kadar sürdü.
Bir yıl.
İdamla yargılanan 30 yılın diktatörü Hüsnü Mübarek hapisten çıktı.
Bir tek suçu olmayan, halkın iş başına getirdiği Muhammed Mursi onun yerine hapiste.
Ve demokrasi havarisi batılılar, Mısır’daki darbeye darbe demediler. Yarın devam ederiz.İnşallah.