MARDİN MARDİN OLALI

Malum olaydan hemen sonra aynı başlıklı bir yazı yazdım. Sonra o yazıyı çöpe attım. Yazmıyayım bu dert içimde kalsın dedim.Ama yapamadım. Dün akşam televizyonda"CENNETLİKLERİN" yakınlarını izlerken, iki damla yaş ta ben akıttım. Onların yüzü suyu hörmetine keffaret olsun diye gönlümden geçirdim.
Genç bir bacının "ama onlar nişan olduğunu biliyorlardı, bilerek yaptılar" derken, onun içerisinde bulunduğu masumiyet duygusuna, saflığına kahroldum.
Bölgemizde bir anda birkaç kişinin ölümü ile neticelenen olaylar olmuştur, ama böylesine şimdiye kadar kimse şahit olmamıştır.
Bu olay Türkiye tarihi bakımından da bir ilktir zannediyorum.
Bir anda 47 insanı öldürmek, öldürebilmek, nasıl bir duygudur.
Bunu da gördük işte.                    
Kitabımız "innel insane zeluvmen cehuvla-Muhakkak ki İnsanoğlu çok zalim, çok cahildir"
"ulaike kel enami belhum Adall-Onlardan kimileri hayvanlar gibidir ve belki daha da aşağı" diyor.
Bu olayı daha başka türlü izah etmemizin imkanı yok.
Ben Mardin/Mazıdağı ilçemizde meydana gelen bu olayın çok ama çok derinlemesine araştırılması, irdelenmesi, iltisaklarının, irtibatlarının, ilintilerinin bire bir ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Her ne kadar Sayın Bakan Beşir Atalay bey, olayın bir terör eylemi olmadığını, aile arasında arazi ve kız alıp verme meselesinden kaynaklanan yöresel  vasfına dikkat çekiyor ise de, işin bu noktada kesinlikle bırakılmaması lazım.
Bunun için,
1-Bu eylemin iç ve dış bağlantıları,
2-Maktüller ile sanıklar arasında eskiye dayalı bir kan ve namus davasının olup olmadığı,
3-Olayın meydana geldiği köyün tapusunun kime ait olduğu,
4-Zilyetliğin kimde bulunduğu,
5-Korucu olduğu söylenen katillerin eylem öncesinde ve sonrasında sahibi oldukları telefonlarla kimlerle konuştukları,
6-Korucu olan bu kişilerin HANGİ KARAKOLA BAĞLI oldukları,
7-Karakolda resmi görevli kişiler ile bu kişilerin eylem öncesinde ve sonrasında herhangi bir konuşma yapıp yapmadıkları,
8-Sanıkların köye nasıl geldikleri, hangi araç veya araçları kullandıkları, eylemden sonra nerelere gittikleri,
9-Maktül ve Sanıkların köyü ile korucu olduğu söylenen bu kişilerin bağlı olduğu karakolun uzaklığının ne kadar olduğu ve Karakolun eylemden nasıl ve kimlerin ihbarı ile haberdar olduğu, olaydan ne kadar sonra olay yerine resmi görevlilerin intikal ettiği,
10-Karakola eylemin bir terör eylemi olarak ihbar edilip edilmediği,
11-O karakolun başındaki kişi ile eylemi planlayan ve yapanlar arasındaki münasebetin ne olduğu,
12-Köy içinden veya dışından İSTİHBARAT alıp almadıkları, çok iyi araştırılmalıdır.
Bu eylem "sosyolojik" açıdan da çok iyi irdelenmeli , araştırılmalıdır.
Türkiye’nin her tarafında benzer aile faciaları/katliamları yaşanıyor. Özellikle Anadoluda Pompalı tüfeklerle bir anda aynı aileden 7/8 kişinin bir anda öldürüldüğüne şahit olduk.
Ama Mardindeki gibi bir olaya kimse tanık olmadı.
Toplumumuzda cinnet geçirerek 7-8 yakınını bir anda katledenleri de gördük.
Fakat Mardindeki olaya 8 kişinin birden katılmış olduğu ifade edildiğine göre, olay bir kişinin cinnet geçirmesi ile değil, eylemi yapan bu 8 kişiye , belki onlarca kişinin veya kurumun destek olduğu ortaya çıkıyor.
Çünkü,
Katiller,
1-Köyde düğün olduğunu biliyor,
2-Eylemi en azından birkaç gün önceden planlamışlar, fikir birliğine varmışlar
3-Dügüne kadın, çoluk, çocuk,yaşlı onlarca insanın katılacağından haberdarlar,ve
4-Eyleme soy kurutmak amacı ile gelmişlerdi.
Bir an için maktül yakınları tarafından failler teşhis edilmese , yani tanınmamış olsaydılar, eylem teröre mal edilecekti.
Dünya alem böyle bilecekti,
Şu anda ufukta görünen barış çabaları yine büyük bir sekteye uğrayacaktı,
Bu eylem ile barış yapılmasının imkansızlığı yine vurgulanacaktı,
KONJONKTÜR HAZRETLERİNİN ELİNE BÜYÜK BİR KOZ VERİLECEKTİ.
VE BİZ BİLMESEK TE,
Faillerin Korucu oldukları,Devletin verdiği silahı kullandıkları, olay yerinde elde edilen boşkovanların bu silahlara ait olduğundan "haramilerin" haberi olacaktı.
Ben bu eylemin , öncesinden ve sonrasından, birilerinin haberdar olduğuna kesinlikle inanıyorum.
O halde önümüze yepyeni bir manzara çıkmaktadır.
1-Ufak tefek talepler/kız istemiştik te , vermediler de/ sözleri/savunmaları lafu güzaftır.
2-Böyle bir talep için Türkiye tarihinde hiç kimse 47 kişinin ölümü ile neticelenen eyleme girişmemiştir.
3-Eylem teröristlere mal edilse idi, Elazığ-Bingöl arasında 33 Askerin katledilmesinin doğurduğu bir sonuç ile karşı karşıya kalacaktık,
4-Eylemin planlanıp, gerçekleştirilmesinden muhakkak birilerinin haberi vardır,
Ve bu birilerinin planlayıp, korucuların gerçekleştirdiği bir terör olayıdır.