MESELE MÜSLÜMANLARI REZİL ETMEK DEĞİLSE BU ÖNERİYE ŞANS VERİLMELİ

Geçen hafta üst üste üç yazı yazdım; Suriye’de kullanılan kimyasal silah sebebiyle ABD nin bu ülkeye sınırlı müdahalede bulunacağı yolundaki haberlere atıfta bulunarak,

Ya Allah aşkına bu işin bir başka yolu yok mu, niçin barış için gerekli adımlar atılmıyor,

G 20 ler zirvesinin yapılacağı Rusya’da, ana gündem maddesinin Suriye olacağında kuşku yok,

Rusya Devlet Başkanı Putin, Suriye üzerindeki tüm yetkisini kullansın, Esed’i iş başından çekilmeye ikna etsin,

O da bir başka ülkeye gidip yerleşsin veya kendince güvenlikli bölge olarak kabul edilen Suriye Nusayrilerinin çoğunlukta olduğu Lazkiye bölgesine çekilsin,

Böylece bugüne kadar yüz binleri geçen ölümlere bir o kadarı daha eklenmesin olmaz mı?

Rusyada gerçekleştirilen G 20 ler zirvesi sırasında ABD başkanı Obama ve Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan Putine bu konuda baskı yapsınlar, Esed’in iş başından uzaklaştırılması ve derhal yeni seçimlere gidilmesi hususunda bir anlaşma zemini oluştursunlar demiştim.

Ama görüşmeler sırasında bu konu/barış/zinhar gündeme gelmedi. Dönüp kendime “sen bu kadar mı bilgiden, görgüden, uluslar arası barışın nasıl sağlanacağından, bölgemizde kan davalarından ötürü barış yapılır iken, asgari uyulması gereken kuralların bilgisinden yoksunsun” dedim.

Kan davalarında haksız yere ölüme sebebiyet verenler çoğunlukla bulundukları toprakları terk ederler, barışın yapmanın bedelini öderler, arazilerini elde çıkartmak zorunda kalırlar ve çok güçlüler ise araziler ellerinden çıkmasa bile, azami bir hak olarak köyden ayrılıp, ilçeye yerleşirler.

Barış için devreye girenler, işbirliği halinde gidip de her iki tarafın işin içinden çıkılmaz bir şekilde belaya maruz kalmalarına sebep olacak eylemlerde bulunmalarını kimse kabul etmez ve zaten bu konuda müzevirlik yapanlar, kısa sürede fahşolurlar, gerçek niyetleri ortaya çıkar.

İşi basite indirgediğimin farkındayım. Ama herkes de biliyor ki, Yemen’de böyle bir kural uygulandı. Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih iktidardan çekildi, ülkesinde kaldı, yaptığı iddia edilen yolsuzluklar sebebiyle herhangi bir

soruşturmaya tabi tutulmayacağına dair yasa çıkarıldı. Salih’in bir süreliğine Ummana, oradan da tedavi için ABD ye gideceği belirtildi.

Benim Suriye için uygulanmasını istediğim ve Rusya’da işin başat unsurlarının bir araya geldiği toplantıda gerçekleştirilmesini arzuladığım plandan hiçbir lider bahsetmedi.

Bir de baktım ABD ve onun gibi düşünen ülkelerin liderleri, Suriye’nin halkına karşı kimyasal silah kullandığından, bunun karşılıksız kalmaması gerektiğinden, onun bu eyleminin karşılıksız kalması halinde dünyanın diğer ülkelerinin rahata ve huzura kavuşmasının mümkün olmadığından söz ederken, başını Rusya’nın çektiği gurup, orta doğuda yeni bir Irak yaratılmasının tehlikesinden, Suriyelilerin kendi işlerini kendilerinin halletmesi gerektiğinden söz etti. Kimse bu insanların arasına girelim, el birliği ile sorunu çözelim, daha fazla kan akmasın demedi.

İslami değerler ve Müslüman ahalinin korunması söz konusu olduğunda, bu alanda fikir beyan eden insanları batılılar radikal İslamcılar olarak değerlendiriyor.

Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar misali, İran, Suriye Dış İşleri Bakanı Velid Muallim’le barışa şans vermek için yeni bir plan üzerinde anlaştıklarını duyurdu.

Buna göre 2014 te yapılması gereken Devlet Başkanlığı seçiminin erkene çekilmesi,

Bu seçimlerde Esed’in aday olmaması ve böylece onun iş başından çekileceği ve erkene alınmış seçimler sebebiyle taraflar arasında ateş kesin sağlanması planının Velid Muallim tarafından bugün Rusya Devlet Başkanı Sergei Lavrova sunulacağı haberini okuyunca, Allah’ım basiret kapılarını bana da diğer sağduyulu insanlara da sürekli açık tut diye dua ettim.

İnşallah bu planın samimiyetine Rusya inanır ve ABD yi inandırır da, geçen hafta boyunca yazdığım yazılarda belirttiğim üzere, Suriye’de ölen yüz binlere bir o kadarı eklenmez, çocuklar, güzelim gençler, hayata dair bin bir umut besleyen Suriyeli Müslümanlar, Hıristiyanlar, Maruniler, Kiptiler, Türkler, Kürtler, Araplar el hasılı bizim insanlarımız bir hiç uğruna kanlarını kara toprağa vermezler.

Böyle bir barış ümidi doğmuş ise buna şans vermek insanım diyenlerin en birinci görevidir.

Yoksa Irak’a saldırı öncesinde Saddam’ın “bir tek aranmadık yer benim saraylarım kalmıştı, gelin oraları da arayın, kimyasal silah adına tek bir delil elde edemeyeceksiniz, buna izin veriyorum” söylemini, ABD ve müttefikleri, “ bu Saddamın yeni bir oyunu, ona güvenilmez” diyerek geri çevirdikleri gibi mi olacak ve Suriye bundan böyle ne söylerse söylesin asla itibar edilmeyecek mi?

Sevgili dostlar benim derdim, Esed falan değil, Cavit Torun da değil. bizler fani varlıklarız, bugün varız, yarın yokuz. Ama İslamiyet ve ülkeleri biz hayattan çekilsek de kıyamete kadar baki kalacaktır, kalmalıdır. Biz “her kim bir insanı(dikkat edin Müslümanı değil) yaşatır ise, bütün insanlığı yaşatmış olur, her kim bir insanı da haksız yere öldürür ise, bütün İnsanlığı öldürmüş olur” emri ilahisinin mensuplarıyız.

Esed gerçekten çekilmeye karar vermiş ise, herkesin buna bir şans tanıması 21 Yüz yıl İnsanlığının en büyük barış jesti olur.

Böyle bir öneriye, çıkması muhtemel bölgesel savaşta en çok etkileneceğindene şüphe olmayan Türkiye’nin dört elle sarılması lazım.Türkiye Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun gerektiğinde İran ve Rusya ile temasa geçerek, Velid Muallimin bugün Sergei Lavrova sunacağı planı desteklediğini ifade etmesi ve bu görüşünü ABD ye tez elden aktarması en büyük insanlık görevidir.