MEVLAM GÜZEL EYLER İNŞALLAH
Ben o mekanı bilmediğimi söyledim.Yanımda Bingöl eski Milletvekili Abdurrahman Anık var, ona bir sorayım deyince, Halil bey, tamam tamam Abdurrahman bey orayı biliyor, bir iki kez mekanda görüşmüştük dedi.
Akşam saat 17.00 gibi gittik. Bir binanın ikinci katında, binanın teras kısmını tamamen kapsayacak tarzda, ayrıca dört dairesini içine alan,insanların boş zamanlarında takıldıkları devasa bir mekan. Ankara’da bu ve buna benzer bir çok mekan varmış. Ama inanın ben hiçbirisini bilmiyorum. Bu ilk oldu.
Arkadaşlar ile sohbet ederken, "sen Diyarbakır’dan yeni geldin, neler olup,bitiyor, halk bu barış sürecini nasıl karşılıyor, anlat dinleyelim" dediler.
Ben neye mal olursa olsun, bu barış sürecinin asla ıskalanmaması gerektiğini, Diyarbakır halkının herkesten daha çok barışa susadığını gördüğümü söyledim.
Aslında tüm Türkiye halkı 30 yıllık bu savaş sürecinden çok, ama çok yoruldu. Gerçek anlamda bir dış savaş yaşamamış olmamıza rağmen, ülkenin her tarafında şehitliklerin bulunması, moralleri allak bullak hale getirmiş. Kazananı olmayan bir savaşın durduk yere dayatıldığını herkes kabul ediyor.Milletin gözü açıldı. Özellikle Ergenekon olayının ortaya çıkarılmasından sonra yaşananlar/daha doğrusu artık büyük çoğunlukla geride kalan katliamlar, faili meçhul cinayetler, yani bize cebri olarak dayatılan pisliklerin yaşanmaması/ülkenin işini olabildiğince kolaylaştırdı. Eğer Ergenekon olayı bütünü ile fahşedilmemiş olsa idi, geçmişte ortaya çıkan barış ortamlarında yaşanan bombalamalar,katliamlar yine gün yüzüne çıkar ve biz "bu halde nasıl barış yapılacak, adamların yaptığını görmüyormusunuz" demek gibi bir gaflete düşecektik. Bunların düşledikleri ve bugüne kadar atlarının rahvan gitmesini temin ettikleri bir ülke de halk ve çocuklarına zırnık yoktu. Har vurup harman savurdular. Bunlar terörü, terör bunları besledi. Ama şimdi herkes meselenin gerçek yüzünü görüyor. Ergenekon fahşolunca, terörün hakimiyet alanının ne olduğu ve neyi yapıp, neyi yapamayacağı da tüm kesimlerce görülmüş oldu. Eylemsizlik kararları ve bunun her fırsatta uzatılması yönünde atılan adımlar durduk yere mi ortaya çıktı? Elbette değil. Bir taraftan ardı arkasına demokratik adımların atılması ve barış sürecinde bu adımların daha da hız kazanacağının ortaya çıkması, diğer taraftan bu sürecin ayakta kalmasına engel olan Ergenekon olayının yargıya intikal etmesi ve memleketin dört bir yanında patlatılmaya hazır silah ve envanterin derdest edilmesi, tüm ülke insanını "barış" diye avazı çıktığı kadar bağırmaya yöneltti. Bu süreçten ne Deletin ve ne de Örgütün kaçması artık mümkün değil. Peki tam bir barış sağlanabilir mi? onu şimdilik bilmiyoruz, ama sahayı terkeden ıslık ve taş yağmuruna tutulur. Hükümetin ve tarihinde hiç olmadığı kadar Devletin bu konuda çok büyük bir gayret içerisinde olduğu görülüyor, aynı gayretin, belki daha fazlasını örgütün göstermesi lazım gibi şeyler söyledim. Bakınız millet her zaman Devletten de, örgütten de daha basiretli yaklaştı olaylara. Gaffar Okkan’ın hunharca şehit edilmesinin, Sivas katliamına ilave Başbağlar cinayetlerinin,Elazığ-Bingöl Karayolunda 33 erin şehit edilmesinin kodlarını millet çoktan çözmüş. Her olay sonrasında Millet, eylem sahiplerini vicdanlarında mahkum etti , evlerde Gaffar Okkan resiminin altında "seni unutmadık, unutmayacağız" sözleri savaşı mı, yoksa gerçek bir barışı mı ifade ediyor, diye ilave ettim. Namaz için mekanın mescidine giderken, GAFFAR OKKAN’IN bu mealdeki resmini duvarda asılı görmeyeyim mi? Diyarbakır merkezinde yaşasın , yaşamasın her Diyarbakır’lı onu kendi şehidi biliyor? Devlet te kendi şehidi. Peki bunların hangisi doğru. Gaffar Okkan’a hangisi daha çok sahipleniyor ise, onun şehididir, diğer taraf doğruyu söylemekten kaçınmaktadır. Gaffar Okkan barış ve onu yücelten talepler için bir simgedir. Yoksa o da her fani gibi ölümü tatmış ve rabbine kavuşmuştur.
Tüm bunları size anlatayım derken, bugün basına o müthiş haber düştü. Şu anda Ergenekon’un en önemli sanıklarından olan emekli Jandarma Tümgeneral Levent Ersöz’ün, Diyarbakır’da Jandarma Alay komutanı iken bazı uzman çavuş ve astsubayları makamına çağırdığı,bunlara dört araç tahsis ettiği, lav silahı ve tüfeklerle donattığı kişilere , o çok önemli göreve gidiyorsunuz dediği, bu kişilerin yanlarından ayrılışından 20 dakika sonra silah seslerinin geldiği ve Gaffar Okkan’ın öldürüldüğünü duyduğunu söyleyen bir tanık çıktı ortaya.
Evet Milletimizin ,bazen irtica ve bazen de ayrımcılık akımlarının odağı haline geldik, bunların hakkında gelmemiz lazım paranoyak propoğandaları ile nasıl da kandırıldığını şimdi çok iyi anlıyoruz. İrtica isnatlarının/sahi şimdi onlar neredeler/, haklar ve hürriyetler gasbedilerek, özellikle uç vermesi istenen ayrımcılık akımlarının temelinde kimelerin olduğu artık belli.
Biz yasaların dışına çıkılarak kin ve husumet cephelerinin oluşmasına fırsat verilmeden bu sürecin gerçek bir barışla taçlandırılacağına inanıyoruz.
Mevlam güzel eylesin duasıyla.