MİLLİ İRADENİN TEZAHÜRÜ İÇİN
Her dönem Meclisinin ilk (bir) yılı hariç, sonraki yıllarında köklü bir Anayasa değişikliği ne zaman gündem gelse, özellikle CHP si bu Meclis Anayasa değişikliğine gidemez, bu aşamadan sonra Meclisin böyle bir girişimde bulunmaya gücü yetmez demektedir.
Aslında Milli İradeye taban tabana ters olan böyle bir değerlendirmeyi CHP sinin neden yapıtığını ben hiçbir zaman anlayabilmiş değilim.
Milili İradenin bana göre tek temsil yeri olan TBMM sinin ,seçildiği günden görevinin sona ereceği zamana kadar,her konuda kanun çıkartma, karar alma yetkisinin olduğunu kimse hatırdan çıkartmamalıdır.
Aksi bir durum Milli İradenin kesintiye uğramasını kabul etmek anlamına gelir. Ha TBMM sinin kapısına kilit vurmuşsunuz, ha Meclisin seçimlerden belirli bir süre geçtikten sonra "iradesini kullanamaz" olduğunu kabul etmişsiniz, aralarında hiçbir fark yoktur.
2002 seçimlerinde propoğanda çalışmaları yapılırken, arşiv kayıtlarından o konuşmalarım çıkarılabilir ise, ben millete hep şunu söylüyordum.
"Sevgili dostlar bakınız biz zaten iktidara geliyoruz, ama bu yetmez, bizim sizden istirhamımız, Anayasa’yı tümden değiştirecek ve kurucu bir Meclisin bütün yetkilerini kullanabilecek sayıda Milletvekili çıkarmamıza yardımcı olmanızdır. Bu Anayasa ile ülkenin bir yere varması mümkün değildir.Çünkü bu bir darbe Anayasasıdır. Baskıcıdır. Değişen, gelişen hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki en büyük engeldir. Kişinin Adalet hakkını sınırlayan, hak arama önünde engel teşkil eden, gençlerin okuma haklarını ellerinden alan, baskıcı ve otoriterdir. Aşırı Milliyetçidir. Nasyonal Sosyalist bir temel üzerine kurulmuştur. Bu temeli sarsmak, kaybettiklerimizi geri almak sizin elinizde. Lütfen bu imkandan bizi/daha doğrusu kendinizi/ mahrum etmeyin" diyordum.
BEN SEÇİM ÇALIŞMALARIMIZI BÜTÜNÜ İLE BU TEMEL ÜZERİNE OTURTMUŞTUM.
Her gittiğim yerde bunları seslendiriyordum.
Bu çalışmalar sırasında,Çüngüş ilçemizin en ücra köylerinden birisine gittik. Köyün ismini şu anda unuttum, ama ATALAR olabilir. Köy bir dere içerisinde yüzde 80 eğimli bir araziye kurulmuş. Bir evin önü, diğer evin damı durumunda. Evler ve yollar ancak bu şekilde tanzim edilebilmiş. Akşam vakti, ezan okundu. Camide namazımızı kıldık ve insanlara haber saldık. Fikrimizi anlatmaya gelmişiz. Gelir bizi dinlerlerlerse iyi olur. Beklediğimizden çok daha fazla sayıda insanımız geldi. Büyükçe bir damın üstünde ben konuşuyorum. Onlar dinliyor. Hava da iyice soğuk. Rüzgar çıktı.Hani Ahmet Arif’in dediği gibi "bıyıklarım buz tuttu, üşüyorumda" işte böyle bir manzara. Ben orada insanlarımıza , artık yapılması şart olan Anayasa değişikliğini anlatıyorum. Bakın temelimiz bozuk diyorum. Böyle gitmiyor. Alinin yaptığını Veli bozuyor. TBMM si "sizin verdiğiniz Milli Eğemenlik" hakkını kullanamıyor. BARAJ YAPMIŞLAR, AMA İÇERİSİNE BARAJIN YARISINDAN BÜYÜK TAŞLAR KOYMUŞLAR, ENERJİ ÜRETEMİYOR BU ÜLKE. GELİN BARAJDAKİ TAŞI ÇIKARTALIM.YERİNİ SU ALSIN, SANTRALLER ÇALIŞSIN, ELEKTRİK ÜRETİLSİN, EVİMİZ AYDINLIK, YUVAMIZ ŞEN OLSUN. Ülkemizin tıkır tıkır çalışan bir sisteme evrilmesi şart. Bunun için bizim, kurucu bir Meclis gibi çalışmamızı sağlayacak yetkinlik ve yeterlikte Milletvekili çıkarmamız gerekiyor. Sizin oylarınız bu defa her zamankinden daha önemli" diyorum/diyordum.
ÇÜNGÜŞ ATALAR KÖYÜNDE ANAYASA KONFERANSI.
ARTIK GERİSİNİ SİZ DÜŞÜNÜN.
Aslında Millet kendisine düşeni yaptı.
22 ve 23. dönem parlamentoları bazı Anayasa değişikliklerini yapmakla birlikte, köklü bir değişikliğe gidemedi.
22. dönem parlamentosunda Anayasa Komisyonu Başkanı Sevgili arkadaşım Prof Dr Burhan Kuzu bey , Anayasanın en az 52 maddesinde değişikliği öngören bir teklif hazırlamıştı. Bu gerçekletirilemedi.
22. Temmuz.2007 seçimlerinin hangi şartlar altında yapıldığını biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan sıkıntı o seçimi tam bir referandum haline getirmişti. Halkın nerede ise yarısı tek başına Ak Partiyi iktidara taşıdı ve yapacağınız her hayırlı işte yanınınızdayız dedi.
İşte bu destek ile Ak Parti yepyeni bir Anayasa yapmak için kolları sıvadı. Ortaya çıkan Anayasa metni halk nazarında, dünya kamuoyu önünde büyük rağbet görmüştü.
Ülkenin demokrasiden ve insan haklarından yana bu evrimini içlerine sindiremeyenler, yaptıkları bir operasyon ile, tüm güzel işlerin önünü tıkamış oldular.
Ak Parti hakkındaki kapatma davasının serencamını biliyorsunuz.
Halk hastalıktan sonra "nekahat" devresinin de atlatılmış olduğu kanısında.
Yani daha seçimlere bir buçuk yıla yakın bir zaman var.
Anayasanın bütünü üzerinde olmasa bile, muhalefetin de katkısını sağlayacak düzenlemeleri içeren bir Anayasa değişikliğini bu millet istiyor.
Anayasanın 6.maddesi "Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir" diyor, ardından Türk Milleti , egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır" diye ilave ediyor.
İşte bu sebeple Millet İradesinin tek tezahür yeri olan TBMM sinin çıkardığı kanunlar Anayasa Mahkemesi tarafından bir çırpıda ortadan kaldırılıyor, Hükümetlerin aldığı kararlar, Danıştay tarafından İptal ediliyor.
Bu durumda Mahkemeler/atanmışlar/ , SEÇİLMİŞLERİN ÜSTÜNE ÇIKMIŞ, ONLARIN ALDIĞI KARARLARI GEÇERSİZ SAYMAKLA MİLLİ İRADEYİ ÇİĞNEMİŞ olmuyor mu?
Sırf bu maddeyi ve buna atıf yapan Anayasanın diğer maddelerini kaldırmak bile çok büyük iş sayılacaktır.
Üniversiteye girişte kat sayı problemini ortadan kaldırmaya matuf , kanunun kendisine veriği görevi yerine getiren YÖK ün aldığı kararı iptal ettirmek için "eşitlik , eşitler arasında olur, eşit olmayanlar arasında eşitlik aramak kanuna aykırıdır" biçimindeki absürd gerekçe ile Mahkemeye başvuran İstanbul Barosunun talebini kabul eden Danıştay’ın bu kararı , Anayasanın 10.maddesinde ifadesini bulan "Herkes,dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düyünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" ilkesine uygun mu?
Anayasa Mahkemesinin, Danıştayın MİLLET VİCDANINI DERİNDEN YARALAYAN bir sürü kararı var.
Milletin tasvip etmediği bu kararlar nasıl oluyor da MİLLET İRADESİ olarak kabul ediliyor. Milleti derinden yaralayan Mahkeme kararı mı olurmuş?
Bu yönde Anayasa’da bir değişiklik yapılsa, Parlamentonun en az beşte birinin talebi ve yarıdan bir fazlasının onayı ile Mahkeme kararları Halkoyuna sunulur ve halkın bu konuda vereceği kararlar kesindir diye bir hüküm ihdas edilse, işte o zaman Eğemenlik kayıtsız, şartsız Milletin olur.
Bu dönem olsun bu değişiklik yapılamaz mı?