MONŞERE CEVABIMIZDIR

Bir monşer bozuntusu/yüzü gözü iyice pörsüdüğü için bu tabiri kullanıyorum/ Ak Parti iktidarında yaşananları, hele son zamanlardaki gelişmeleri öylesine yerden yere vuruyor ki, sanırsınız konuşan ABD veya İsrail Dışişleri Bakanıdır.

Türkiyenin yaptığı hiçbir şeye hak vermiyor.

Türkiye hep yanlış yapmış,hep müttefiklerini kızdıracak davranışlar içerisine grimiş, ABD den 50 yıl boyunca almış olduğu milyarlarca doları gözardı etmiş. İnsan biraz utanırmış.

Hani bizde gözüne dizine dursun diye bir laf var ya. İşte o lafı tamı tamına bize uygun görüyor.

Yani müttefiklerine karşı öylesine kötü hareketler yaptın ki, onların verdiği ekmek gözünü kör etsin, dizlerinin bağı çözülsün, kötürüm olasın diyor.

Duası kabul osla hepimiz bacakları sakat bir a’ma/ya döneceğiz.

24 Eim 1917 de Çarlık Rusyasında Lenin’in önderliğindeki Bolşevikler, Menşeviklere karşı büyük başarı elde ettiler.

Rusya 1.Dünya harbinden çekildi. Komünist bir düzen kurdu. Hızlı bir sanayileşme hamlesine girdi.

Birinci Dünya harbinin batılı müttefikleri Osmanlıyı parçalamış olmanın keyfini heryerde sürdürdüler.

Savaştan Almanya çok güçlenmiş olarak çıktı.

İktidarı ele geçiren Führer/HİTLER/ birinci dünya harbinin henüz sonuçlarının alınmadığını düşünüyordu. Osmanlı parçalanmış ama, Rusyadaki Çarlık düzeni yıkarak iktidarı ele geçiren Bolşevikler büyük güce ulaşmışlardı.

SS kıtalarını Askeri bombardıman uçakları ile büyük güce ulaştıran Hitler,bu tehlikenin bertaraf edilmesi için harekete geçti.

1 Eylül 1939 yılında ikinci dünya harbi başladı.

Hitler hızlı bir şekilde POLONYA , MACARİSTAN, ROMANYA,LİTVANYA ÜZERİNDEN BALTIK ÜLKELERİNE giriş yaptı. Rus orduları kendisini Ukrayna topraklarında karşıladı. Ve büyük bozguna uğrattı.

Alman orduları geri çekilirken, Adolf Hitler intihar etti.

Almanya yenilgiyi kabul etti. TOPRAK ALAYIM, DÜNYA HAKİMİYETİ KURAYIM DERKEN, KENDİ TOPRAKLARINI KAYBETTİ. İKİYE BÖLÜNDÜ.

Osmanlı İmparatorluğundan  sonra Alman İmparatorluğunun da çökmesi üzerine dünya üzerinde iki büyük güç temayüz etti.

ABD ve SSCB.

Bu iki dünya devi 8 Şubat 1945 te Yalta konferansında bir araya geldiler.

SSCB adına toplantıya katılan Devlet Başkanı Stalin iki defa söz aldı.Konuşmalarında "SOVYETLER BİRLİĞİ BOĞAZINA YAPIŞMIŞ OLAN ELİ KIRIP ATACAKTIR" dedi ve Kars, Ardahan,Erzurum bölgelerinde hak iddiasında bulundu.

Sovyetlerin boğazına yapışan elden kasdı, İstanbul boğazı idi.

Monşerin dediğine göre bu konuşmanın üzerinden 2 yıl geçtiği halde Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayakta kalmıştı. 1952 yılına kadar da Sovyetler, Türkiye’nin boğazına yapışmadı, yapışamadı.

Ama ABD 12 Mart 1947 de Başkan TRUMAN’IN önerisi ile Türkiye’ye askeri yardım etmeye başladı.

18 Şubat 1952 tarihinde Türkiye iktidar ve muhalefet milletvekillerinin tümünün oybirliği ile sunulan kanunu kabul etmesi üzerine NATO ya dahil oldu.

O günden bu yana Türkiye SSCB nin çöküşüne kadar Nato’nun Güneydoğu kanadını korudu.

Her yıl bir Milyondan fazla askeri bu amaçla besledi. Türkiye Bütçesinden, tüm zamanların en büyük kaynağı Askeri harcamalara gitti. (Türkiye’nin Nato’ya girişinden sonra yaptığı Askeri harcamaların bütünü, ABD nin Nato Şemsiyesi altında Türkiye’ye verdiğinin en az yüz katıdır. Aldıklarımızı kerratla iade etmişiz, ama kolumuz ve kanadımızın kırılmasını da önleyememişiz. Hiç kimse değil , o müttefik, o stratejik ortağın orduları, askerlerimizin başına çuval geçirmiş.)ABD nin yardımı ile onların çürük çarık silahlarını alıp ülkemizi demir yığını haline getirmese idik, kesinlikle kendi silah sanayimizi kurma imkanına kavuşur, dünya milletleri arasındaki yerimizi çoktan alırdık.

Nato’nun güney ve güneydoğu kanadını korudukları gerekçesi ile Türkiye ve Yunanistan’a verilen Askeri yardım 1974 yılında Kıbrıs çıkartmasının gerçekleşmesi üzerine durduruldu.

Ama Türkiye bir Nato üyesi olarak , birliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmek için hiçbir fedakarlıktan çekinmedi.

Sovyetlerin yıkılması ile Nato’nun işlevini kaybettiğini düşünen batı dünyası, Rusya Cumhuriyetlerinde filizlenen bağımsızlık hareketleri/ÇEÇENİSTAN GİBİ/sırasında kullanılan orantısız güç, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini Ermenistan’ın  işgal etmesi, Gürcistan’daki olaylar, ABHAZ sorunu, Irak’ın işgali, İsrail’in ortadoğuda 50 yıldan beri sürdürdüğü savaş, Afganistan’in koalisyon güçleri tarafından işgali,ABD öncülüğünde İran’a yapılması planlanan saldırı sebebiyle, BİRDEN BİRE UYANDILAR VE,TÜM BU DENKLEMLER SEBEBİYLE TÜRKİYE’Yİ KAYBEDİLMESİ İMKANSIZ BİR BÜYÜK GÜÇ OLARAK GÖRDÜLER.

Bu son paragrafı ve ardından geleni,okuyucularımızın bir daha okumalarını rica ediyorum. Türkiye’yi tanımak ve anlamak için hepimizin buna ihtiyacı var.

Türkiye batıda Romanya,Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk, Kuzeyde Ukrayna,  Baltık Cumhuriyetleri, Kuzey doğuda Rusya Federasyonu, Ermenistan, Gürcistan, Abhaz Cumhuriyeti, Azerbaycan, Doğuda İran,Güneydoğuda Irak ve Körfez ülkeleri,Güney de İsrail,Lübnan,Ürdün, Suriye,Güney Batıda Mısır ve Afrika Ülkelerine uzak ve yakın komşuluğu olan bir ülke. AB liği ile katılım müzakareleri devam eden, Nato üyesi,Avrupanın bütün komisyonlarının kurucu ortağı, Lahey Adalet divanının ve AİHM sinin yetkisini kabul etmiş olan bir ülke.

Şimdi bu ülkenin 1300 yıldan beri kardeş ve dindaş olduğu toplumların insani problemlerine el atmasının,

Bir başka dindaşına yapılmak istenen ahlaksız saldırıyı kabul etmemesinin utanılacak ne tarafı var. Utanılacak olan şey,Telavivin deniz kıyılarının lüks içerisindeki ihtişamı ile ile Gazze Şeridinin içerisinde bulunduğu perişan hali mukayese etme istidadını kaybetmektir.

Bu monşer ABD nin önceleri PKK ya yardım ettiğini, sonra kestiğini, Türkiye’nin bu tavırları devam ederse, ABD nin tekrar PKK  kartını açacağını ve Türkiye’yi bu yolla sıkıştıracağını söylemesi ne kadar ahlakidir. Hem kendisi ve hem de savunduğu ülke için.

Sende zerre kadar insaf, vicdan var ise hiçbir şey değil,Ebu Gureyb hapihanesinde kadınlı erkekli çırılçıplak soyularak üst üste yığılan Iraklı Müslüman kardreşlerimizin hali ve 5 kişilik bir Müslüman Arap ailenin gözleri önünde 14 yaşındaki kızlarının ırzına 5 abd conisinin geçmesi, sonra aileyi birer birer 10 yaşındaki çocuklarının gözleri önünde katletmesini hatıra getirmek,insan olana yeter artar bile.

Ama biz biliyoruz ki, senin vicdanın ABD lilerin çuvalına girmiş. Aba altından sopa gösteriyorsun. Bak bizi Nato’dan atarlarmış… Sahi nasıl yapacaklar? Onlara formülünü de versene… O kadar uğraşmana rağmen Demirel boşuna seni Dışişleri Bakanı yapmadı. Unuturmuyuz.

Ümmi.