MURAT KARAYILAN

Yeşil Çarşı, Anafartalar, Çetinkaya çarşısı gibi yerlere yapılan saldırılarda hayatını kaybeden siviller için Murat Karayılan özür diledi. Devam eden savaşta sivillerin hayatını kaybetmelerinden ötürü büyük üzüntü duyduklarını açıkladı.

Son gelişmeler belli ki Murat Karayılan ve çevresini büyük tedirginliğe itmiş.

1 Ağustos 2010 da Batman’da meydana gelen mayın tuzaklı saldırıda Batman Barosu eski Başkanı Av.Sedat Özsevin ile Batman DEP eski Milletvekili Faris Özdemir’in yakınları Salih Özdemir, Sıtkı Özdemir ve Sadi Özdemir kardeşler hayatlarını kaybetti. Eminim şehit oldular, Allah rahmet etsin.

Özdemirlerin hayatta kalan kardeşleri; köylerinin Salih Özdemir’e ve kardeşlerine ait olduğunu PKK biliyor, nasıl olur bizim köyümüze mayın döşerler, bu göz göre göre bir saldırıdır dedi.

Bu insanların yaşadıkları acının büyüklüğünü tüm Türkiye iliklerinde hissetti. PKK lılar da, BDP liler de ne diyeceklerini şaşırdılar.

Milletvekilleri, Özdemirlerin köylerini ziyaret ettiklerinde başlarını önlerinden kaldıramadılar.

Ateş kes süreci devam ederken bu defa Hakkari ilinin Dumankaya mezrasının Geçitli köylülerinin bindikleri dolmuşa bombalı saldırı düzenlendi. Burada kadın, çoluk, çocuk 9 kişi hayatını kaybetti. 3 Yaşındaki Zeynep Kurt Malatya İnönü Üniversitesinde yoğun çabalar sonucunda hayata tutundu. Annesiz ve kardeşsiz olarak. Zeynep’in babası kızına sarılıp gözyaşları içinde ZEYNEP’İ annesiz bırakanlara seslendi.

"ZEYNEP’İN SUÇU NE İDİ" diye sordu. (Evet Ahiret te de aynı soruyu Allah(c.c) soracak.

Bu son eylemi PKK başlangıçta inkâr etse de, Abdullah Öcalan’a ulaşan bilgiler sonrasında, eylemi Devletin organize etmediği anlaşıldı ve Öcalan bu yapılanlardan ötürü üzüntü duyduğunu açıkladı. Ardından Bahoz Kod Fehman Hüseyin’in bir daha böyle eylemler yapmaması konusunda uyarıldığı haberi geldi.

PKK kan banyosunun artık kimseye yarar getirmediğini, özellikle bu son iki olay sebebiyle iyice kavramış bulunuyor.

ÇÜNKÜ HALKI KAYBETMEK ÜZERE OLDUĞUNU GÖRMEYE BAŞLADI.

PKK ilk çıkışta, Kürt örgütlerini vurarak işe başladı. Rızgari, Ala Rızgari, Kawa, Denge Kawa, Tekoşin, Özgürlük Yolu, Özgürlük v.s gibi Kürt örgütlerini yok yedip, tahta kuruldu.

Ardından Devlet ile giriştiği savaş sonucunda Kürt sorununu belli bir tartışılma düzeyinde tuttu.

Ama artık bunun bir sorun olduğunu Devletin kendisi bile kabul ediyor.

Yani savaş baltalarını bilemenin artık PKK ya hiçbir faydası yok.

Zaten bilese ne olacak. Murat Karayılan "devleti yenemeyeceğimizi" anlamış bulunmaktayız,  "fakat biz de mağlup olmuş sayılmayız" demekle, kan içmeye doymayan vampirliğin kimseye faydasının kalmadığını açıkça ifade etmiş oldu.

Bu sözlerden sonra PKK nın bırakın sivilleri, Askeri güçlere yönelik faaliyetleri de hiçbir şekilde stratejik derinlik taşımayacaktır. Faydası kalmayan bir şey için bu vatanın gencecik evlatlarının cansız bedenlerini yerlere sermek niye?

Çünkü Kürtler içerisinde birçok kesim, kuruluş, örgüt, Kürt sorununun silahsız tartışılmasından yana tavır koymuş bulunuyor.

Bu, PKK nın silahlı mücadeleyi sürdürmeyi hedeflemesi halinde mücadele etmesi gereken cephenin genişlediğini ve kendisine muhaliflerin çoğaldığını gösteriyor.

Murat Karayılan’ın açıklamalarından çok enteresan bulduğum bir bölümü belirtip yazımı bitireyim.

Murat Karayılan 2003-2004 yıllarında ABD ile ilişkilerinin olduğunu, daha sonra kesildiğini söylüyor. Ayrıca ABD ister ise bu sorunları çözer. Ama istemiyor. Onlar bölge insanlarını biri birine düşürüp, düşman hale getirdikten sonra "parsasını" toplar gider. Dünya üzerinde hep yaptığı budur diyor.

Evet işte bu.

Ateşkesin devam ettiği bir sırada ABD liler PKK ile neyi görüşmüşler dersiniz.

Neyi görüşecekler?

2004 itibariyle PKK yeniden silahlı mücadeleye başladı ya.

ABD nin neyi öğütlediği anlaşılmıyor mu?

 

ÖZEL NOT :

Yazıyı bitirdikten sonra Murat Karayılan’ın ateşkesi 2011 Genel seçimlerine kadar uzattıklarına ve Taksimde Pazar günü gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kendilerinin gerçekleştirmediklerine ilişkin açıklama geldi.

Bu açıklamanın elbette bir alt yapısı var diyelim, dahasını izanlarınıza bırakalım.

Aslında yazımızda da söz ettiğimiz üzere Murat Karayılanın  bugüne kadar devam eden örtülü savaşta sivillerin kaybından derin üzüntü duyduklarını açıklaması, bir taraftan PKK militanlarının ve diğer taraftan Asker evlatlarının kaybından mutluluk duyduğunu ifade ettiği anlamına gelmiyordu. Ama o da gayet iyi biliyor ki, 40 bin insan tesadüfi ölmedi.

Bayan erkek öğretmenler, bayan erkek Hakim ve Savcılar, Polisler,siviller, çarşı, cadde, işyeri, alışveriş merkezlerinde bombalara hedef olanların hepsi, birer plan dahilinde imha edildiler. PKK nın bu imha hareketine bir ara Devlet de iştirak etti, onlar da biri sürü insanımızı faili meçhule kurban verdi. Fakat bu alanda halkın şiddetli tepkisi üzerine Devlet yaptığı hatadan döndü, örgüt ne yaparsa yapsın, kolluk güçlerinin sivillere karşı herhangi bir eylemi olmayacak biçiminde kararlar alındı. O meşhur deyimi ile Halk ile Örgüt mensupları biri birinden ayrıldı.  PKK ise, daha yeni bu noktaya geldi.

Daha çok demokrasi, daha çok insan hakkı bizi barış noktasına getirdi.

Bu sürecin devam edebilmesi için, 2011 seçimlerinde Ak Partinin tek başına yeniden iktidara ulaşması lazım.

Kandilin kimi talepleri elbette şimdi karşılanabilir. Mesela Operasyonlar durdurulabilir. Seçim barajının makul seviyeye çekilmesine karar verilebilir. Abdullah Öcalan ile Devlet bazında görüşmeler devam edebilir. BDP nin hazine yardımlarından yararlanması için gerekli yasal düzenlemeler yapılabilir.

Ama Anayasal düzenlemeler, Genel Af gibi konuların gündeme gelmesi herhalde silahların tümden susması/teslimi/ ni gerektirir diye düşünüyorum.