NAKİL VE AKIL MEZCOLMAZSA İNSANLIĞIN İŞİ ZORDUR (1)

Batı dinden arınmış, dinin asla referans olarak alınmayacağı, hatta algılanamayacağı, laik kitlelerin iktidara gelişini tapınak şövalyeleri gibi kutsayan bir demokrasi anlayışından yanadır.

Böyle bir anlayışta özellikle İslam dinine asla yer yoktur, olmamalıdır!!!

Çünkü İslam ne yapar eder sistemin kendisine entegrasyonuna sebebiyet verir.

İslami hayatın egemen olduğu yerlerde demokrasi olmaz!!!

Zira demokrasi özünde seküler bir yönetim biçimidir. Dünyevidir. Onun ukba ile bir ilgisi olamaz.

Çoğulcu toplumlarda,

İnsanların olduğu her yerde hemen her konuya dair fikirleri olur. Bu fikirlerin hayat hakkı bulması istenir. Bireysel fikir beyanlarının kıymeti olsa da, bu bir siyasi parti organizasyonu olmadan gerçekleşemez.

O açıdan topluma karşı söyleyecek sözü olanlar bir araya gelirler ve bir siyasi parti çatısı altında teşkilatlanırlar.

Siyasi partiler belirli fikirler etrafında bir araya gelen insanların kurumsallaştırdığı en önemli demokrasi kurumlarıdır. Bu kurumlar plan, programları, tüzükleri ile ortaya çıkarlar ve iktidara geldiklerinde nasıl bir siyaset anlayışı güdeceklerini, hangi fikirlere öncelik tanıyacaklarını, neleri yapacaklarını ve neleri yapmaktan kaçınacaklarını, bu işleri yaparken referanslarının ne olacağını açıklarlar.

Toplumun önde gelen insanlarının kurduğu siyasi partiler, bir de fikirleri, programları ile beğeni toplayacak olur ise, ya tek başlarına veya kendileri gibi başarılı olan siyasi partilerle ortak hükümetler kurarlar.

Türkiye özelinde bugüne kadar kurulan siyasi partilerden başarılı olanların bir şekilde iktidar koltuğuna oturmasına, batı dünyası ilk başta bir şey söylemez. Zira daha işin başında iken onlara bir şey söylemek, halkı dikkate almamak olur ki, bu onların işine gelmez.

İktidara gelen siyasilerin özellikle İslam ülkelerinde ne yaptıklarına bakar batı.

İktidardaki parti eğer her aldığı kararda, her çıkardığı kanunda eğer İslamı referans aldığını açıkça deklare ediyor veya böyle bir açıklama yapmadan, gizliden gizliye de olsa, hayatı İslamın kurallarına göre dizayn etmeye çalışıyor ise, batı hemen çatışma kanallarını harekete geçirir ve Gezi Parkı olaylarının

çıkmasına sebebiyet veren 3 ağacın kesilmesi tümü ile gündemden düşer, yerini “siz bizim yatak odamıza karışıyorsunuz, beden benim can benim istediğim kadar doğururum, istemediğimi doğurmam, doğuracağım zaman karnımı davul gibi ortaya koymaktan çekinmem, bunu bir haya konusu olarak kabul etmem, yatak odamızdan elinizi çekin, içkime karışma” gibi gerçekten garip istekler alır.

Seküler laisizmin dayattığı yaşam biçiminin dışına çıkmayan/çıkamayan veya bu alanda bir irade beyanı yaptığına da şimdiye kadar hiç kimsenin şahit olmadığı Ak Parti iktidarı döneminde:

Ülkenin geleceğini olumsuz yönde etkileyen nüfus azalışına dikkat çekmek, böylece yaşlı nüfusun çoğalmasının ortaya çıkardığı handikapı ortadan kaldırmak,

Nerede ise iki adımda bir içki satışının yapılmış olduğu bu ülkede, Anayasanın emretmiş olduğu şekilde gençleri uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin etkisinden korumak için gece saat 22.00 den sonra açıktan içki satışına engel olmak gibi biraz nostaljik, biraz da halkın gerçekten istediği taleplere yönelik ufak tefek adımlar, batı komutasındaki ve korumasındaki sekülaristleri nasıl da çileden çıkardı.

Şimdi düşünün Türkiye bir de Anayasasını ve kanunlarını, Mısır’da olduğu gibi İslam Fıkhına göre düzenlemeye çalışsaydı, hiç kuşkunuz olmasın bizi Mısır’dan beter ederlerdi.

Mısır’da 10 aylık Mursi iktidarında halkın başına gelenlerin sebebi, İslam ile Demokrasinin birlikte yürütülme çabalarından duyulan rahatsızlık, onun da ötesinde husumettir.

Yukarıda değindiğimiz üzere batı dünyası, bir yerde demokrasinin varlığından söz edebilmek için, orda önce siyasi partilerin olmasını ve kurulacak sandıktan sekülaristlerin oyların çoğunu alarak iktidara gelmesini ister. Eğer yapılan seçimlerden sekülaristler çıkmaz ise, bu defa gelenlerin yaptığına bakılır. İş başına gelenler pozitivist bir felsefenin gereği olan aklı öne çıkarmaz ve kısmi de olsa referanslarını dinden almaya kalkar ise, bunun adı demokrasi olmaz ve hangi yoldan olursa olsun, tez elden iş başından uzaklaştırılması gerekir.

Mısır da olun biten budur.