NE YAPARSA YAPSIN SARKOZY KAYBETMEYE MAHKUM

İkinci dünya harbi günleri. Fransızlar Almanlara karşı başlatmış oldukları savaşta, Cezayirli Müslüman gençlerden on binlercesinden yardım istemiş ve Cezayirli Müslüman gençler de Almanlara karşı büyük bir savaşa girişmişlerdi.

Fransızlar bu savaşı, özellikle Cezayirli gençlerin “vatanımızı kurtarıyoruz” inancı ile cansiperane bir şekilde savaşmaları üzerine kazandılar.

Cezayirli Askerler henüz savaş meydanından dönmemişlerdi. Ama Cezayirde insanlar artık Fransız sömürgesi olmaktan kurtulmak istiyorlardı. Zira Cezayirli gençlerin Almanlara karşı göstermiş oldukları büyük kahramanlık, onlarda böyle bir duygunun oluşmasına imkan vermiş ve artık Fransızların kölesi olmaktan kurtulmaya karar vermişlerdi.

Cezayirlilerin bu çıkışı Fransızları derinden etkilemiş, nasıl oluyor da 1830 yılından beri kolonileri olan bu insanlar, 115 sene sonra başkaldırıyorlardı.

Aslında Cezayirlilerin yaptığı doğru dürüst bir başkaldırı da değildi. Sadece “yeter artık, sizden kurtulmak istiyoruz” anlamına gelen basit bir takım hareketlenmeler içerisine girmişlerdi.

Ama Fransız askerleri sahipsiz Cezayirlileri her gördükleri yerlerde kurşun yağmuruna tutuyorlardı.

Askerler bir çadırı basmışlar, içeride bulunan Cezayirli erkeğin dışarı çıkmasını istemişlerdi. Cezayirli elleri başının üstünde dışarı çıkmış, Fransız Lejyonerlerini bir şeyler anlatmaya çalışır iken, birden kurşun yağmuruna tutulmuş, çadırın etrafında bulunan kuzular, keçiler sağa sola kaçışmışlardı.

Bir başka karede Cezayirli bir kadına tecavüz eden iki Fransız Askeri onun çırılçıplak hali ile bir de hatıra resmi çektirmişlerdi.

8 mayıs 1945 günü hükümetine isyanı bastırdığına dair telgraf çeken Fransız komutan aynen şunları söylüyordu “30 bin kişiyi bataklıklara gömdük, bir daha onlar efendilerine karşı asla ayaklanamayacaklardır”

Bu tarih itibariyle katledilen Cezayirlilerin cesetleri Almanların Yahudileri yaktıkları Auschwitzlere benzer fırınlarda yakılarak imha edilmişlerdi.

Şimdi bu Fransızlar 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde yaşanmış olan bazı Ermeni tehcirini yok sayanları en az bir yıl ve 45 Bin Euro para cezasına çarptıracak bir yasa çıkarıyorlarmış.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy gerçekten aşağılık kompleksi olan ve bunu çeşitli biçimlerde telafi etmeye çalışan birisi. İktidara Milliyetçi söylemleri ve özellikle Türkiye karşıtı görüşleri sebebiyle geldi.

Bu görüşleri sebebiyle iktidara geldikten sonra da Türkiye’ye karşı elinden gelen kötülüğü yapmaya devam etti. Kendisine biçmiş olduğu misyonu sonuna kadar kullandı.

Şimdi iktidarının son demlerini yaşıyor. Yakında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Daha önce verdiği sözleri yerine getirerek, yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek istiyor. Ermeni karar teklifini Parlamentosundan geçirerek, Ermeni Diasporasının oylarını cebinde keklik bilmek istiyor. 200 bin,300 bin Ermeniye karşılık, 74 Milyonluk bir ülkeyi karşısına alıyor. Buna cesaret edebiliyor.

Ama artık o günler geride kaldı. Zira şimdi Türkiye düşmanlığın para eder zerre kadar bir özelliği yok.

Fransa ticari münasebetlerinin en yoğun olduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. Yıllık 15-20 Milyar dolar civarında ticaret yapılıyor.

Renault gibi en önemli taşıtların hiçbir sorun yaşanmadan hem üretiminin yapıldığı ve hem de satışının çok iyi olduğu ülke Türkiye.

Sarkozy Fransanın geleceğini bırakmış şimdi kendi geleceğini kurtarmanın peşine düşmüştür.

Oysa Türkiye’de yaşayan Ermeniler yaptıkları açıklamalarda(kardeşi Hırant Dink meşum bir katliama kurban gitmesine rağmen Orhan Dink dahil) “çektiğimiz acıları bize bırakın. Siz dışarıda almaya çalıştığınız kararlarla aslında bize iyilik etmiyorsunuz. Sadece ve sadece kendi geleceğinizi düşünüyorsunuz. Oysa gerçekten bizi düşünüyor iseniz, bizi kendi halimize bırakın. Aksi gibi sizin orada alacağınız kararlar, burada bizim hasarımıza sebebiyet verir” diyorlar.

(Sevgili Orhan Dink sen asla meraklanma onlar ne karar alırlarsa alsınlar, asla bundan böyle burada büyük acıların çekilmesine sebep olacak bir hareketlenme olmayacaktır. Zira Türkiye katliama kenetlenmiş sergerdeleri ve ağabeylerini bulup ortaya çıkardı, şimdi hapisteler, onların yaptıkları Fransızların yaptıklarından farksızdı)

Fransanın çıkartmaya çalıştığı tasarıya yönelik olarak Türkiye ermeni Patrikhanesinden de önemli açıklamalar geldi.

Partik Mesrop Mutafyanın açıklamaları şöyle.

"İki ülkenin ilişkileri 5'inci yüzyıla kadar dayanıyor. O tarihten bu yana paylaştığımız, iç içe geliştirdiğimiz öyle çok değer, öyle çok zengin bir birikim var ki 1600 yıllık koskoca tarihi ve hepimizi bekleyen aydınlık bir geleceği o acı olayların gölgesine terk edemeyiz. Bu, Türk ve Ermeni halklarının dostluğu adına büyük bir yanlış, büyük bir haksızlık olur. Bu ülkenin çocukları bunları hak etmiyor.

Her zaman söylediğimiz gibi, bu ülke hepimizin. Biz hep birlikte aynı havayı soluyor, aynı sudan içiyoruz. Geçen hafta Müslüman komşularımızın aşuresini paylaştık. Gelecek hafta Ermeniler aşure pişirecek, komşusundan gelen kabı aşureyle doldurup o berekete ortak edecek. O kap çok narin ve çok değerli. Hep birlikte sahip çıkmamız, onu kırmamak için özen göstermemiz gerekiyor. Oysa maalesef uluslararası camia bazen bu gerçeğe aldırış etmiyor. Yurt dışında birbiri ardına gelen bu tür gelişmeler tatsız bir kavgadan besleniyor. Hepimiz biliyoruz ki bu kavga ebediyete kadar süremez, sürmemeli. Bu kavgayı komşular bitirmeli, başkaları değil.”

Sarkozy, kendi ülkesinin Adana’da, Gaziantep’te, Kilis’te, Mersin’de , Afrika ülkelerinin nerede ise yüzde 50 sinde yaptıklarını görmezden gelerek, bu defa da seçimi kazanmak için,Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyor.

Şimdi Türkiye’den bazı iş adamları, Parlamento’dan Dışişleri Komisyonu başkanı ve Milletvekilleri Fransa’da, “aman yapmayın, etmeyin” diye gitmiş, kapı kapı dolaşıyorlar. Ve onlara kaldıkları otelde toplantı yapacak bir salon bile verilmiyor.

Ahhh ahh. Yeminle söylüyorum, ben olsaydım, bu heyetlerin Fransa’ya gitmesine asla imkan vermezdim. Gittiler de ne oldu? Toplantı yapacak salon bulamıyorlar.

Kanun teklifi geçer mi bilmiyorum, ama hiç kuşkunuz olmasın ki, Fransa bundan sonra her sene ABD deki gibi 24 Nisan tarihini demoklesin kılıcı gibi başımızda sallayacaktır.

Uluslar arası ilişkilerde mütekabiliyet diye bir şey var.

Sen de çıkarırsın yasanı, Fransızların Cezayirlilere yaptıklarının hesabını sorar, reddedenleri hapse atarsın olur biter.

Sarkozy ne yaparsa yapsın kaybetmeye mahkum.

Bu yazı 21.12.2011 de yazıldı ve Gazetenizde yayınlandı.

Yalnız bir iki ilave yapayım. Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilen Hollande hemen evlensin bir, Türkiye düşmanlığı ile artık dünyada önemli bir devlet olmanın mümkün olmadığını öğrensin iki.