NİYE HANTALLIK OLSUN

Okulla birlikte nerede ise 40 yıla yaklaşan hukukçuluğumuz var. bana göre Avukatlık, Hukuk Mesleğinin kurmaylığıdır. Bir gün uçakla Diyarbakır’dan Ankara’ya gelirken, Diyarbakır Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde 576 kişilik ilk PKK davasına bakan Hakim binbaşı Emrullah Kaya bey de uçakta idi. Uçakta başka avukat arkadaşlar da vardı. Birisi Emrullah Beye, Hakim bey emekli olmuşsun, hayırlı uğurlu olsun dedi. O da evet emekli oldum ama, Avukatlığa başladım deyince, ben espiriyi patlattım, demek "kurmay" sınıfına ayrıldınız dedim. Hepimiz çok güldük.

Hukuk Fakültesine başladığımız günden bugüne kadar İstinaf Mahkemelerini/BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİ/ hep konuştuk. Hocalarımız anlatıp durdular, yargının hızlı işlemesi için kurulacak bu Mahkemelerin önemini belirttiler. Biz de Bölge Adliye Mahkemelerinin bu konuda büyük yarar sağlayacağına hep inandık.

İcra ettiğimiz mesleğimiz sebebiyle büyük tecrübelerimiz oldu. Ben Avukatlığı o açıdan bu mesleğin Kurmaylığı olarak görüyorum.

Bu tecrübeye dayanarak diyorum ki, iş gelip gidip yine insanda toplanıyor.

İşinizi, mesleğinizi severseniz, gecenizi gündüzünüze katar çalışır ve tüm dosyaları zamanında karara bağlarsınız.

Ama, aman sende bana ne ya, bütün işleri ben mi bitireceğim, Avukat para kazanacak ben çalışacağım, canımı sıkmaya ne gerek var, en iyisi işi oluruna bırakmak gerekir derseniz, hangi Mahkemeyi kuracak olursanız olun, işler şişer, dosyalar birikir, günü gününe takip edilmeyen dosyalara giren evraktan haberiniz olmaz, dosyalara düşman gibi bakarsınız hatta şuna bir tekme vurayım da başımdan gitsin biçimindeki can sıkıntısı bütün bedeninizi kaplar. Adalet de gecikir de gecikir.

Eskiden İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri yoktu. İdarenin iş ve eylemleri sebebiyle ortaya çıkan sorunların müracaat yeri Danıştay’dı. Danıştay yüzbinleri bulan davalar sebebiyle iyice tıkandı ve İdare Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemelerinin kurulması şart oldu. Peki ne oldu? Sorunlar çözüldü mü? İşler zamanında çözüme kavuştu mu? Hadi ben değil de, Danıştay Başkanının açıklamaları ile konuyu fehminize sunayım. Ne diyor Başkan? "İş yükü altında ezilmiş bulunmaktayız, bu kadrolarla bu kadar davayı zamanında bitirmemiz mümkün değil".

Buyurun.

Ben Yüksek Mahkeme Hakimleri çalışmadıkları için, işler bu kadar birikti demek istemiyorum. Çalışanı var, çalışmayanı var. Yargıtay dairelerinin öyleleri var ki, kendilerine gelen davaları 2-3 ay içerisinde karara bağlıyor, hadi bilemediniz, 5 ayda neticelendiriyorlar. Ama öyleleri de var ki, 3 sene 4 sene dosya ellerinde kalan daireler var.

Demek ki, iş gelip gidip insan unsurunda toplanıyor.

Bir ara Diyarbakır 2 nci ve 3 ncü Ağır Ceza Mahkemelerine birden bakan bir başkan vardı. Ben kendisini "huyu" sebebiyle sevmezdim. İlk geldiği yıllarda çok dürüst çalıştı, sonra kendisini aşka meşke vurdu, kimileri de onun zivaneden çıkmasına sebep oldu. Davalarda açık taraf tutan tavırlar içerisine girdi. Ama bütün bunlara rağmen çalışkanlığı ile iki Mahkemeyi yıllarca bir arada götürdü. Öyle veya böyle davaların sürüncemede kalmasına imkan vermedi.

Hizbullah sanıklarının Ceza Mahkemeleri Kanununun 102.maddesi uyarınca 10 yılı aşan tutukluluk süreleri sebebiyle tahliye edilmeleri üzerine, yargı kurumlarının durumu yeniden gündeme geldi.

Çok büyük tartışmalar yaşandı.

Yargı suçu idariye, idare yargıya, muhalefet hükümete attı.

Bu tartışmalar sırasında daha önce kurulmasına karar verilen İstinaf- Bölge Adliye Mahkemelerinin şimdiye kadar neden göreve başlamadığı ve Yargıtayca kurulması istenen yeni daireler için neden bir çaba harcanmadığı gelip gündeme oturdu.

Bunu üzerine Hükümet hem Bölge Adliye Mahkemelerinin ve hem de Yargıtay’a kurulması istenen yeni dairelerin hukuki alt zeminini oluşturmak için harekete geçti.

Bunun için kanunlar peşe peşe TBMM sine sevk edildi.

Al sana yeni bir tartışma daha.

Vay Anayasa Mahkemesine neden Yargıtay Kararlarını denetleme yetkisi veriliyor, madem Bölge Adliye Mahkemeleri Haziran ayında hizmete girecek ve böylece Yargıtay’ın iş yükü hafifleyecek ise, neden Yargıtay’a yeni daireler kuruluyor, bu hantallığa sebep olmaz mı? v.s gibi bir sürü itiraz.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker dün Sayın Başbakan ile bu konuları görüştü.

Gerçekere ne tür cevaplar verildi bilmiyorum, ama benim söyleyeceklerim şunlar.
1-Mevcut Anayasamıza göre Türk Mahkemelerinin verdiği bütün kararların son inceleme mercii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi değil mi?

2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sizin kararlarınızın son inceleme mercii ise, konuları oraya taşımadan, kendi iç bünyemizde Anayasa Mahkemesi bu hususlarda karar verse ve böylece AİHM sine en çok dava açan ülke statüsünden kurtulsak daha iyi olmaz mı?

3-Gerçi AYM kararları da AİHM sine götürülebilir, ama ne yapalım statü bu.

4-Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulması, Yargıtay’a yeni daireler açılmasına hiçbir şekilde engel teşkil etmez ve hantallık oluşturmaz.

 
5-Yargıtay daireleri daha az dosyaya, ilk derece Mahkemesi gibi değil de, İCTİHAT MAHKEMESİ olarak bakar ve süratle işlerin bitirilmesine imkan verir.

6-Ha bir de Yüksek Yargı yerlerinde oluşturulan demir pencere kör duvar aşılmış olur. Fena mı?

7-Bir de işler bana kalsa, İdare Mahkemelerini, Danıştayı, Askeri Mahkemeleri ve Yüksek Askeri İdare Mahkemelerini kaldırırım.

8-TEK TİP YEREL MAHKEMELER, BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE YARGITAYDAN OLUŞAN BİR YARGI SİSTEMİ TEMİN EDERİM, BÖYLECE, BU ÜLKENİN SAĞLIKTA YAŞADIĞI DÖNÜŞÜMÜ ADLİ MAKANİZMADA DA OLUŞTURURUM. VESSALAM.