ÖLÜDEN DİRİ ÇIKARTMAK
Anavatan Partisi 26 yıllık siyaset hayatına son vererek Demokrat Parti ile birleşti.
Anavatan Partisini 12 Eylül Harekatı doğurmuştu. Hepimiz 1983 yılında yapılan seçimlerde bu partiye oy verdik. Anavatan Partisi başlangıçta Muhafazakar bir parti olarak ortaya çıktı.O nedenle Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, Miliyetçi Hareket Partisi oyları bu partiye aktı. Ardından kimi sol siyaset anlayışından gelen kişilerinin de bu partide yer aldıklarını gördük. Böylece 4 eğilimin birleştiği Anavatan Partisi doğdu.
Anavatan Partisi 1983-1987 yılları arasında harika işler yaptı. Harama hileye bulaşmadı. Milletin , memleketin kaynakları fakir, fukarası bol kesimlerin havuzuna aktı.Türkiye Otoyollar ile bu dönemde tanıştı. Türk İş Adamları Rahmetli Özal ile dünyayı fellik fellik dolaştılar, büyük yatırımlara imza attılar, dünyaya açıldılar. Atatürk Barajı Türk Mühendislerinin projesi ve Türk Devletinin koyduğu öz sermaya ile kısa süre içerisinde yapıldı. Özal 17 Nisan 1993 senesinde vefat etti. Bu vefat Türkiye’ye çok şey kaybettirdi.GAP Projesinin temel dinamiği olan bu baraj ile Güneydoğu Anadolunun bakir arazilerinin sulanması kararı,aradan 22 sene geçmiş olmasına rağmen gerçekleştirilemedi.
Anavatan Partisini 4 eğilimden gelen insanların kendi özgün düşünceleri değil, yeme işi,götürme işi bozdu.
Anavatan Partisinin 1987 den sonraki iktidar dönemleri hep şaibeli geçti. Çok büyük vurgunlardan söz edildi. O dönem iktidar erkini ellerinde tutan insanların yedi cedlerinin zenginliği bugün de konuşuluyor. Hepimizin muhafazakar bir insan olarak bildiği Bedrettin Dalan , meğer 4 eğilimin sol fraksiyonundan geliyormuş. Hani sol fraksiyonlar sosyal adaletçi olur. Haktan , hukuktan, ezilmişlerden yana olur, paraya , pula tamah etmez., milletin, memleketin kuruşunu yemenin, kurşun yemekten farksız olduğunu düşünür deriz ya.
Hepsi boşmuş, hepsi nafileymiş.
Adamın malı mülkü ortada. Gözünün maviliğini oluşturan denizler, onun mülkü oldu.Üniversiteler, hastahaneler, mülkler, kaşaneler yetmedi, Ergenekon ile iş tuttu. Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına oynadı.Ama "abad" mı oldu, berbad mı? Henüz belli değil. Şimdilik çeşitli ülkelerde sürgün yaşıyor. Doğrusu Devlet de doğru dürüst üstüne gitmiyor. Bulup getirmiyor. Kırmızı bültenle arandığı söylendi. İnterpol işin içine girdi dediler. Fakat unutuldu gitti. Niye ki? Geçelim.
Sonunda Parti kapandı. Siz sağ, biz selamet.
Bu birleşme Süleyman Demirel’e bağlı Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi geleneğinin de sonu oldu. Ara duraklar olan Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi yok oldu. Yerine Ana Durak olan Demokrat Parti tesis edildi.Suyun mecrasında akması kararlaştırıldı.Türkiye’nin köklü siyasi geleneğinin Partileri CHP VE DP yeniden böylece hayat buldu!!!
Tutar mı? Bilmiyorum
Yeni partinin programındaki bir paragraf dikkatimi çekti."vatandaşların ırkına,milliyetine,gelir düzeyine,dinine, etnik kökenine, fiziksel durumuna, cinsiyetine, cinsel tercihine, yaşadığı ve çalıştığı yere, yaşına, kim olduğunu bakılmaksızın herkes için hak,özgürlük ve fırsatlar düzeni öneriyoruz. Herkesi vatandaş olarak tüm hakların öznesi kılan ve eşitlik ilkesini koşulsuz güvenceye alan ve devlete şart getiren yeni bir sözleşme(Anayasa) halkın onayına sunulacaktır" cümlesini önemsedim. Öyle anlaşılıyor ki,önümüzdeki seçimlerde DP YENİ BİR ANAYASA SLOGANI İLE ORTAYA ÇIKACAK. BU ŞEKİLDE YOL ALMAYA ÇALIŞACAK.
(O NEDENLE AK PARTİNİN KESİN BİR DİL İLE YENİ BİR ANAYASA YAPMAYI VAAD EDEREK YOLA ÇIKMASI, HATTA YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ ŞİMDİDEN HALKA DEKLARE ETMESİ, GELECEK SEÇİMİ BİR ANAYASA REFARANDUMUNA DÖNÜŞTÜRMESİ GEREKMEZ Mİ?)
Tamda bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisinin süreci iyi gözlemlemesi, gelişmelerin analizini yapması, nasıl olsa ben yoluma devam ediyorum, problem yok rahatlığından sıyrılması büyük önem taşımaya başladı.
Biz halk olarak,Ak Partinin, Anavatan Partisinin durumuna düşmemesini istiyoruz. Çünkü tek parti iktidarlarının sağlamış olduğu istikrar içinde kalkınmanın önemeni biliyoruz. Bu sürecin sekteye uğramasının hepimizin kaybı olacağının farkındayız.
Anavatan Partisinin kendisini feshederek DP katılmasını Özal ile Demirel bile başaramamışlardı.
Geçen dönem bu birlikteliği Erkan Mumcu ile Mehmet Ağar sağlamaya çalıştılar. Altından kalkamadılar.
Şimdi Salih Uzun ile Hüsamettin Cindoruk , uzun maraton sonrası işi evlenme ile neticelendirdiler.
Genel İdare Kurulu üyelerinin isimleri hani derler ya "deve dikeni" gibi.
Bu gelişmeler karşısında Ak Partinin derlenip , toparlanması gerekmez mi?