ON GÜNLÜK TATİLİN BİR KISMI
Hazar’dan bir saatlik mesafede ilçemiz.
Çoluk çocuk mezarlık ziyareti dönüşünde bizim aşağı çarşı dediğimiz, (eski) evlerimiz, dükkanlarımızın bulunuduğu yere geldiğimizde durduk. Burdaki esnafın bana karşı büyük sevgisi var. İşin aslına bakılır ise Çermik esnafının tamamı aynı konumda. Arabadan inince biz de seni konuşoyorduk vallahi, ne büyük tevafuk dediler.
Şemsettin ve Mihtat(Mithat) Ayyılmaz kardeşler ile diğer esnaf arkadaşlar beni her görüşlerinde aileden birisi gibi bağırlarına basarlar. Yukarıda da dediğim gibi bütün esnafın şahsıma karşı büyük sempatisi var. Allah hepsinden razı olsun.
Böyle karşılamalar doğrusu insanı çok memnun ediyor.
Hanımlar dükkanın içine girdi, biz caddede kürsülere oturarak sohbete başladık.
Çermik’liler de referandum meselesini çok merak ediyorlar. Ne çıkar diye soruyorlar.
Türkiye geneli itibariyle % 60 lar civarında "evet" oyu çıkacağını düşünüyorum, ama Çermik bakımından bu oy nisbetinin yüzde 90 lar seviyesinde olmasını bekliyorum deyince, "doğru sen ne dersen o"diye cevaplıyorlar.
Çermik ilçesi bu dönem için hizmet almada biraz gerilere düşmüş.
Mesela bu sene ilçede köyler bazında bir metrekare asfalt yapımı olmamış.
Bunu biraz sahipsiz kalmaya yoruyorlar. Ama geçen dönem yapılanlar gerçekten onları fazlası ile memnun etmiş.
İki gurup köy yolunun o dönemde asfatlanması,Hamambaşına vurulan iki sondaj ile 48 litre/saniye sıcak suyun çıkarılması, YİBO’nun yeni kompleksine taşınması,Haburman Köprüsünün yıkımdan kurtulması sağlamak için yanına yeni bir köprünün yapılması ve bu tarihi eserin araç trafiğine kapatılması, İlçeye Anadolu Lisesinin açılması, okullaşmada hemen hemen hiçbir açığın kalmaması ve tabii ki Çermik Devlet Hastahanesinin faaliyete geçmesini insanlar hiç unutmuyor. Hastahane nerede ise insanlarımızın ikinci mekanı olmuş. Hizmete girmesinden bu yana nerede ise 400 bin insan tedavi amaçlı olarak hastahaneye gitmiş. Vekilim düşünün bir kere bu Hastahane olmasa idi, bu kadar insan Ergani’ye veya Diyarbakır’a taşınacaktı. Allah hükümütemizden razı olsun. Bizi "Çar Naçar" bırakmadı dediler.
Ulu Cami, Medrese Camii ve Şehir Hamamanın aslına uyğun olarak retsore edilmesi de önemli hizmetler olarak görülüyor.
Bir hemşehrimiz "vekilim senin adına yaptırdığın okulu da unutmuyoruz" dedi.
Bizim yörelerimizde insanlar devlet hizmetine adeta susamışlar.
Şimdiye kadar çok rutin işler dışında, onların rahata kavuşmalarını sağlayacak fazlaca bir hizmet gerçekleşmemiş.
Bir Devletin zaten yapması gereken hizmetler, kıyısından köşesinden onlara da ulaşınca, inanılmaz derecede mutlu oluyorlar ve bunları asla unutmuyorlar.
Bir hemşehrimiz sen köyümüzün yolunu asfalt yaptırdın , ama şimdi bize yama bile vermiyorlar deyince , doğrusu çok üzüldüm.
Her zaman Çermik ,Çüngüş gibi ilçelerimize neden üvey evlat muamelesi yapılır , onu bir türlü çözemedim gitti.
Vekillik dönemimde İlçede Toplu Konut yapılması için Hazineye ait 800 dönüm araziyi TOKİ idaresi adına geçirttik. Fakat bir türlü bizde toplu konut yapımına başlanmadı. Konu ile ilgilendiğimde, efendim Çermik de Toplu Konuta talep olmadığı için yapım işlerine başlanamadı diyorlar. Ben de o zaman, bizim insanımız fazlaca himzet almadığı için yeniliklere karşı biraz tedirgindir, siz toplu konut yapımına bir başlayın, bakın bakalım elininizde satılmayan daire kalacak mı? diyorum.
Çermikliler henüz yapımına başlanmamış olsa da, Çermik Kale Barajının ve Diyarbakır-Çermik, Adıyaman-Gerger yol olayını da çok önemsiyorlar.
Bilindiği üzere Çermik Kale barajı çok eski bir çalışma idi, ancak dosyanın Diyarbakır’dan çıkıp, Ankara’ya gelmesi ve Ankara’da Proje ihalesinin yapılmasına başlanması geçen dönemde oldu. Bu projenin artık DSİ Genel Müdürlüğüne teslim edilmiş olması ve ihalesi için önümümdeki yıl bütçeye ödenek konulması gerekiyor.
Adıyaman yolu ile ilgili olarak Jeodezi ihalesi geçen dönem yapıldı bitti, fakat çalışmalar öylece kaldı. Bu yol Çermik, Çüngüş gibi ilçelerimizi küçe çıkmazdan kurtaracağı gibi, Diyarbakır-Ankara yolunun 90 kilometre kısalmasını sağlayacak. İnşallah bu iki projenin gerçekleştiğini görmek hepimize nasip olur.
YAŞAR TORUN’DA RABBİNE YÜRÜDÜ
Esnaf ile sohbetimiz sırasında bir dost "Cavit bey az önce sela verildi. Sıddık oğlu Yaşar Torun vefat etmiş" deyince, doğrusu çok garip bir merhamet duygusu ile Allahu Ekber dedim.
Mehmet Yaşar Torun, amcazadem olurdu.
Babası Sıddık amca "arasa" çarşısında kıraathane işletirdi. Onun işlettiği kıraathane birazda şimdiki pashahanelere benzerdi. Sabahları süt ekmek satardı. İşine sabah namazını kıldıktan sonra başlayan esnaf burada süt içip, ekmek yiyerek kahvaaltısını yardı.
Babamla birlikte burada çok kahvaaltı yaptım. Allah her ikisine de rahmet etsin.
Sıddık Amcanın vefatı ile tek oğlu olan Mehmet Yaşar Torun çok sıkıntılı günler yaşadı. İlkokulu bitirip Osmaniye(Ergani)Öğretmen okulunu yatılı olarak kazanınca okula gidip gelmesi, ihtiyaçlarını karşılaması gerçekten büyük problem olmuştu.
Okulu büyük başarı ile bitirdi ve ülkenin çeşitli yerlerinde öğretmenlikler yaptı.
Ama Gaziantep’e tayin olması , onun hayatı bakımından da büyük bir dönüm noktası oldu.
Orada Risalei Nur hizmetlerinin önemli önderlerineden birisi olan Hacı Nazım ağabey ile birlikte Gaziantep’in iman ve ahlak dokusunu adete gergef gibi işlediler.
Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü döneminde binelerce gencin elinden tuttu. Onlara tam anlamı ile analık/babalık yaptı.
O hizmet ettikçe dünya musibetleri yakasını bırakmadı.
Uzun süre hanımının hastalığı ile meşgul oldu. Eşinin vefatı ailede derin üzüntülere sebep oldu.
Yaşar bey eşinin vefatından sonra 5 yıl süre ile evlenmedi.
Çevrenin baskısı üzerine geçen sene yeni bir izdivaç yaptı.
Bu izdivaçtan kısa süre sonra rütin sağlık kontrolleri sırasında Akciğer kanserine yakalandığını öğrendi.
Hastalık kötü huylu idi ve çok süratli bir biçimde vücuda yayılıyordu. Bunu biliyorduk. Ama o sanki hiçbir şey yokmuşcasına mütevekkil bir biçimde sıhhatini yeniden elde edeceğini düşünüyordu. Olmasa da Allah’dan geldi ve biz ona döneceğiz diyordu.
Geçen Çarşamba günü Akciğerlerinden bir buçuk kilodan fazla su almışlar. Eve gitmiş. Perşembe günü öğlen vakti aniden komaya girmiş , hastahaneye kaldırmışlar. Cuma sabahı ezan vaktinde hayatına veda etmiş.
Çocukları Çermik’de bıraktım. Çermik Gazetesi sahibi Bülent bey ile birlikte Gaziantepe gittik.
Yaşar beyi çok büyük bir kalabalık eşliğinde, tekbirler, tehliller, tesbihler, Kur’anlar ile ebedi yolculuğuna uğurladık.
Cenaze törenine Gaziantep Ak Partinin kimi vekilleri ile İl Valisi teşif etti. Rahmetlinin oğulları Ömer ve Sıddık ile birlikte cenazede merhamet gözyaşı döktük. Birgün sonra gördüğüm rüya çok güzeldi. Onu Cennet bahçelerine benzeyen bir yere defnetmiştik. Burada bize de yer yokmu dedim. Sana da baş köşeyi ayırdık dediler. Yok, insanlar baş köşelerde bana rahatsızlık veriyorlar, daha uygun bir yer olsun dedim. Seç dediler.