OSMAN BEY FERDA HANIMI SAVUNMALISINIZ
Ak Partinin kapatılması ile iligili dava sürecinde Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün ne kadar gayretli olduğu, hayatının en mutlu günlerini yaşadığına hepimiz şahit olduk.
Kapatılma konusunda karar verileceğinden o kadar emindi ki, Mahkeme Başkanı yerine açıklamalar yapıyor, tehditvarı beyanlarda bulunuyor, bu işin olmuş bitmiş olduğuna herkesi inandırmaya çalışıyordu.
O arada eşi Ferda Hanımın hal ve hareketleri,kapatma sonrasında sanki kendilerine çok önemli görevler biçilmiş olduğunu, ihsas eder nitelikte idi.
Osman bey değil ama, herhalde Ferda Hanım çok büyük vazifeler bekliyordu.
Büyük güven duygusu içerisinde idiler.
Bir siyasi ile buluşup yemek yiyecekleri sırada izlendiklerinden şüphelenmişler, bir Emniyet aracının önüne geçip, içerisinde görev yapanların izzet ve nefisleri ile oynayacak biçimde hakaret etmişlerdi.
Aslında insan çiğ yememiş ise, karnının ağırması için bir sebep yok.
Bir kişinin ciddi manada suç işlemek üzere olduğu konusunda çok ciddi deliller var ise, kuşkusuz Emniyet yetkililerinin Mahkeme kararı ile birilerini dinlemesinde bir sakınca yok. Ama hal ve hareketleri ile herhangi bir suç işleme kasdı içerisinde olmayan insanların da durduk yere dinlenmeleri gerçekten ahlaksızlıktır. Bu bir istibdattır. O çok sevilen Osmanlının son dönem önemli Padişahlarından Sultan 2.Abdulhamit dönemini Üstad Bediüzzaman "istibdat" olarak nitelendiriyor ve uygulamalara karşı çıkıyor.
Şimdi ortaya çıkan belge ve delillere göre Ak Partinin kapatılması davası görüşülür iken, Ferda Paksüt Hanım kapatma yönünde olağanüstü gayret göstermiş.
Bir taraftan kendisi bir siyasi ile ve Cumhuriyet Gazetesinin Ankara temsilcisi Mustafa Balbay ile geceli gündüzlü kapatma yönünde kulis yaparken, diğer yandan eşi dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı ile dirsek temasında olmuş.
Açılmış olan bir davaya kim olursa olsun, görev yetki ve sorumlulukları ne olursa olsun, hiçkimsenin müdahale etme hakkı yoktur. Hele bu dava ülkenin iktidarını elinde tutan ve seçimle gelmiş siyasi partisine yönelik ise ve siz yetki sınırlarınızı aşarak partinin kapatılması konusunda gayret gösteriyor iseniz, bu işte siyasetin ötesinde bir şeyler aramak lazım gelir.
O günleri lütfen hatırlayın. Ferda Hanımın ağzı bir türlü kapanmıyor ve nerede ise siyaset geceli gündüzlü onların etrafında cereyan ediyordu.
Ama işte devran tersine döndü, dava Ak Partinin Kapatılmaması ile neticelendi.
Ve
Bunun üzerine Ak Parti düşe kalka seyreden Ergenekon Davasına tam start verdi, sahiplerinin konumu gereğince üzerleri örtülmekte olan deliller bir bir ortaya döküldü.Tabii o arada Ferda Hanımın bu süreçteki konuşmaları da suç kapsamına değerlendirildiğinden ETÖ davasına dahil oldu.
Ferda Hanım ve eşi Osman Beyin , iş , siyaset, basın ve Asker cenahı ile yaptıkları konuşmalar şimdi deliller arasında.
Tabii onlar bu konuşmaların kaydedilmesine şimdi çok kızıyorlar.
Osman bey kendisi ve eşi hakkındaki dinleme kararı veren Hakim ve Savcılara bizim burada ağzımıza almaktan utandığımız sözler sarfetti. Şimdi işin muhattapları kişi hakkında hukuk ve ceza davası açacaklardır. Çünkü bu sözlerin yenilir yutulur yanı yoktur ve çok yakın zamanda Osman Bey Anayasa Mahkemesi önünde sanık sıfatı ile yargı karşısına çıkacaktır.
Aslında Osman bey şu anda eşinin narına yanıyor. Çünkü ETÖ kapsamında verilen dinlenme kararı Ferda Hanım ile ilgili. Ama Ferda Hanım "yaran" ile sahbet ederken, söylediklerine müdahil olan "can" ı da katılmış ve böylece akla ziyan durumlar ortaya çıkmış.
Bu ortaya çıkan duruma Osman Bey "ben burada Ferda Paksütü ne savunuyorum ne Avukatıyım. Yargılaması devam eden ETÖ davasının ne lehinde ve ne de aleyhindeyim" diyor.
Sayın Osman Paksüt bey, olmadı, işte şimdi olmadı.
Yani Ferda Hanım şimdi gidip Ergenekon davasında bir başına mı hesabını versin?
Ferda Hanım bu işlerin içerisine , herhangi bir vatandaş olarak müdahil olmuş değilki. O sizin eşiniz. Şu anda olduğu gibi, Ak Partinin kapatılması davası sürecinde de gece gündüz sizinle beraberdi. Ancak ve ancak sizden aldığı bilgiler ile Mahkemeyi, basını,kamuoyunu yönlendirmeye çalıştı.
Partinin kapatılması için gayret gösterdi. Mahkeme üyelerine hulul etmeye çalıştı. Hatta oların açıkça rüşvet aldıklarını , kendilerine de bu yönde büyük teklifler geldiğini söyledi.(Söylediği ortaya çıktı). Bu rivayetleri Mahkeme üyelerinin oylarını etkilemek için, onlara da ulaştırdı.
O bunları yaparken laletteyin bir insan değildi. Sizin yanınızda idi ve sizinle yaptığı konuşmaları bir anlamda kamuoyu ile paylaşıyordu.
İşte bütün bunlar sebebiyle "Ferda Hanımı ne savunuyorum ne de Avukatıyım"demek , O’nu bu "sıratı dallede(eğri yolda) bir başına bırakmak anlamına gelir.
Osman Bey,
İnsanlar dar günde belli olur.
Ferda Hanım sizin eşiniz, can yoldaşınız, onu bu sıkıntılı günlerinde bir başına bırakmamalısınız.
Onu savunmalısınız, Onun Avukatlığını(Etik anlamda) yapmalısınız.
Fakat yaptıkları kötü idi, ben bunlara katılmıyorum, o bunları kendi başına yaptı, benim ilmim,haberim yok diyorsanız, bunun da yolu belli.
Ver elini Aile Mahkemesi.