ÖZERKLİĞİN İMKANSIZLIĞI BÜTÇEYE DAMGASINI VURDU(2)
"Etnik kökeni, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, 73 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında bir ve tek millettir. Bunun altında birçok etnik unsur vardır. Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Ama Kürtçülüğün karşısındayım. Aynen Türkçülüğün de karşısındayım. Çünkü, bizim medeniyetimizde, bizim değerlerimizde ırkçılık yoktur. Herkes kursunu açar dilini öğrenir. Ama şunu da söylüyorum: Milletimin dili tektir. O resmi dili Türkçedir. Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Bu söylemler toplumsal barışa, kardeşliğe asla hizmet etmez. Bu tartışmaları gündemde tutmak, da kardeşliğimize destek olmaz köstek olur.
KARŞILIKSIZ KALMAYACAK
Millet müsterih olsun. Kimseye ülke üzerinde ameliyat yaptırmayız. Kimseyi milletin hissiyatıyla oynatmayız. Çözümü sabote edenlerle mücadele ederiz. Terör örgütünün ve onun uzantılarının, her seçim öncesinde olduğu gibi yeniden taşeronluk üstlenerek, iç politikayı dizayn etme girişimlerini karşılıksız bırakmayız.
MİLLET BU OYUNLARI YUTMAZ
Ne milletin duygularını sömürerek rant hesabı yapanlara eyvallah ederiz, ne milletin korkularını kaşıyarak oy hesabı yapanlara eyvallah ederiz. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Dağdaki teröristle, geçmişte, devletin koridorlarına kadar sirayet etmiş çetelerin nasıl bir işbirliği içinde olduklarına lütfen dikkat edin. Her seçim öncesinde, terör örgütünün milletin hissiyatını etki altına almak için ne tür tezgahlar yapıldığını çok iyi anlayın. Artık bu oyunu yutmazlar. Ne biz yutarız, ne de milletim bu hileyi yutar.
TEHLİKELİ BİR OYUN BU
Açık söylüyorum: Tehlikeli bir oyun bu. Burada ortaya konan veya örtülü olarak ifade edilen hususları çok yanlış, son derece kabul edilemez buluyorum. Özerklik tartışması, demokratikleşmeyi, hazmedemeyenlerin çirkin bir tezgahıdır. Bu millet, bu tür tezgahlara evet der mi, bu tür taslakları alır bağrına basar mı, bu tür projelere onay verir mi? Ben her fırsatta defalarca söyledim, bugün de söylüyorum: Ne terör örgütü, ne de onun uzantıları, hiçbir zaman benim Kürt kökenli vatandaşımın temsilcisi, sözcüsü olmamıştır, bundan sonra da asla olmayacaktır."
Sayın Başbakan bunları söylüyor.
Bu konuşmayı kimse yabana atmasın.
"Etnik kökeni, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, 73 milyon insan, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÜST KİMLİĞİ altında bir ve tek millettir. Bunun altında birçok etnik unsur vardır. Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Fakat Kürtçülüğün karşısındayım. Aynı şekilde Türkçülüğün de karşısındayım. Çünkü bizim medeniyetimizde, bizim değerlerimizde ırkçılık yoktur."
Cümleleri emimin vicdan sahibi, iz’an sahibi herkesin yüreğine su serpecek cümlelerdir.
Ortada olan sorunun çözümü de bu cümlelerde yatıyor.
Sayın Başbakan bu konuşması ile bu ülkede yaşayan hiçbir ırkın, diğerine üstün bir tarafı olmadığını, bunu reddettiğini, Türklerden daha çok sorun yaşayan Kürtlerin haklarını savunduğunu, savunmaya devam edeceğini, ancak, Kürtçülüğün de, Türkçülüğün de karşısında olduğunu, ırkçılığın medeniyetimize yeri olmadığını söylüyor.
DTK sinin özerklik adı altında, ülkeyi ayrıştırma istidadı içeren fikirlerin bütçe görüşmeleri sebebiyle eni konu tartışılmasının ve Rahmetli Özal’ın dediği gibi olmazların belirlenmesinin ortaya çıkması iyi oldu.
Şimdi elbette biz ülkemizi kuracağız, bunun başka yolu yok, kim bize karşı koyabilir diyenler, bu son gelişmelerden rahatsız olacaklardır.
Aslında ben birileri niye böyle düşünüyor, noktasında değilim. İnsanların fikirlerine, görüşlerine gem vurmak ne benim ve ne de başkasının görevi değildir.
Korktuğum şey; ölme, öldürme fikrinin revaç bulması,
Bundan yararlanmak isteyenlere siyaset ve rant kapısının açılması,
Uluslar arası kompozitörlerin arkadan dolanarak puan almaya çalışmasıdır.