REORGANİZASYON

TSK lerinin eğitiminde çok büyük problemler yaşanmasa, ordu mensuplarının isimlerinin karıştığı bunca eylem olmazdı. İhtilaller, darbeler, süreçler, muhtıralar, bu ülkede yaşayan 50 yaş civarındaki insanların nerede ise hayatlarının bir parçası haline gelmezdi.

Ordular milletlerin dış tehlikelere karşı en büyük güvenceleri iken, Türkiye milleti kendi ordusunun yaptıklarından çektiğini, yabancı hiçbir güçten çekmemiştir.

Ordu mensupları bu milletin içerisinden çıktığına , bu milletin evlatları olduğunu göre, Askerliği meslek olarak seçtikten sonra nasıl bir gelişme oluyor, nasıl bir problem yaşanıyor ki, Ordu mensubu asker ile milletin arasına aşılması imkansız kalın duvarlar örülüyor.

Son zamanlarda hiçbir dönemde olmadığı kadar Ordu mensuplarının planladığı, karıştığı veya bizzat uygulama safhasına koyduğu eylemler, ileşitimdeki gelişmeler sebebiyle öylesine fahşoldu ki, bırakın bizim gibi sade vatandaşları, Ordunun kimi mersupları bile şok oldu.

Hepimiz gayet iyi biliyoruz, Ergenekon soruşturması başlayıncaya kadar bu ordunun ne yaptığını kimse bilmiyordu.

Darbeler, ihtilaller, muhtıralar, süreçler gelip geçtikten ve bu eylemlerin faillerine yasal anlamda artık hiçbir şey yapılamayacak duruma geldikten sonra , kimi yiğit kalemlerce , o da kıyısından köşesinden eylemler eleştiri konusu oluyordu.

Ancak bir eleştiriye bin cevap  ordudaş "kalemşörlerce" veriliyor , ardından Ordunun en üst kademesinden yapılan açıklamalarda "bu hainlere en kısa zamanda hakkettikleri cevaplar verilecektir, bu aziz orduyu kimsenin yıpratmaya hakkı yoktur, bu ordu canla başla terör örgütü ile gerekli mücadeleyi sürdürmekte, iç ve dıştaki hainlerin anında hakkından gelecek güç ve cesarette olduğunu herkese hatırlatmak gereği duyulmuştur" afrası yapılmaktaydı.

Ergenekon soruşturması  bir çok ezberin bozulmasına sebep oldu.

Bu millet ordunun kendi asli görevinin haricinde nelerle meşgul olduğunu bütünü ile gördü.

İşte o zaman bütün ihtilallerin, bütün ihtilal girişimlerinin ne menem bir şey olduğunu gayet iyi anladı.

Şöyle bir şey ortaya çıktı.

Madem terör bu ülkede bir çok masum insanın canının yanmasına sebep oluyor, evler yıkıyor, ocaklar söndürüyor, milleti canından bezdiriyor, bununla da mücadeleyi ordu yürütüyor, o halde ordunun hep el üstünde tutulması lazım,el bebek , gül bebek yaşamaları, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında dolaşması gerekli inancı sürekli olarak pompalandı.

Bu sebeple ne yaparlarsa yapsınlar sineye çekildi.

Ama artık sadece "deniz" değil, "kara" da, "hava"da bitti. Öyle bir imkansızlık durumu ile ordu karşı karşıyşa ki, bundan böyle kendilerini ya bütünü ile reorganize edecekler veya şu anda gelmiş oldukları durumdan çok daha zor günlerle karşı karşıya kalmayı içlerine sindirecekler.

Ordu mensuplarına eğitimleri sırasında "bu ülkeyi siz kurdunuz, yaşatma görevi de sizin" gibi bir duygu adete aşılanıyor.

Onların dünya düzenleri, en üstte kendilerinin olduğu, onun dışında bulunanların tam bir parya niteliğinde görüldüğü bir esas üzerine oturtulmuş veya kendilerine böyle bir algılamayı her bakımdan hakkediyorsunuz inancı verilmiş.

Bu ülkenin her alanda yetişmiş yüzbinlerce insanı olabilir. Siyaseti, ekonomiyi, şehirleşmeyi, medenileşmeyi planlayacak çok elamanı olabilir, yatırımlardan , kalkınmadan, medeni, müreffeh bir hayat tesis edilmesinden anlayan insanlar bulunabilir, ancak onların bütün bildiklerinin silahtan çıkacak bir kurşun kadar değeri vardır.

Şimdi Refah Yol Hükümeti Başbakanlığı yapmış olan Erbakan Hocayı, eğer iktidardan uzaklaşmaz ise, bir muvazzaf teğmene tokatlatmayı hedeflemişler. Başbakan ve bakanlarını asan, binlerce genci belirsiz suçlardan ötürü darağacına gönderen ve bu esnada hiç elinin titremediğini büyük bir açık yüreklilik ile ifade edenlerin, Başbakan tokatlatmaya varacak "istiskali" eylemini doğrusu çok imkansız görmedim.

Ama hemen ifade edeyim, içim acıdı.

Erbakanı hangi suçundan ötürü tokatlatacaklardı acaba? Memlekete , millete hizmet etme şansı bulmuş ender insanlardan birisi olan,yaşını başını almış bir insanı, genç bir teğmene tokatlatmak… Rezaletin böylesine imza atanların, daniskalarını planladıklarını Ergenekon soruşturması ile öğrendik.

Hani cahiliyye arapları suçsuz günahsız kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Hemde bilinçli bir yaşa gelmelerinden sonra. Kur’an bu eylemi, Kıyametin Kopuşu esnasında, gündeme gelecek olaylardan birisi olarak zikreder ve "diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna günahının ne olduğu sorulduğu zaman" diye dehşetli bir tehdit ile olayı nazara verir.

Ak Parti iktidarına rastlayan Ergenekon soruşturması dönemi, bugüne kadar milletin başına gelenlerin hala buzdağının "DENİZ" üzerindeki kısmını yansıtıyor.

Referandum süreci başarı ile atlatılabilir ise, eminin buzdağının "DENİZ" içindeki kısmına inme imkanı olacak.

Belki o zaman PKK yı, belki o zaman MHP yi, belki o zaman CHP yi , belki o zaman Abdullah Öcalan’ı, belki o zaman Kandil’i, belki o zaman BDP yi anlamamız kolaylaşacak.

Ve belki o zaman Ordunun PKK ile mücadele görüntüsünün gerçek yüzünü anlama imkanı bulacağız. PKK nın bitmesini  kimler istiyor, kimler istemiyor öğreneceğiz.

Orduya alınacak olanların öğretim ve eğitimlerinin, şu andaki "sisteme" !!! bırakılmayacak kadadr önemli olduğunu akletme imkanı bulacağız ve ordunun neden TEVHİDİ TEDRİSAT dışında kaldığını sorugulayacağız.

Aksi gibi "kara düzen"in sağa baaaak , hizaya gel dediğinde, CHP nin, BDP nin, MHP nin,Kandilin, Abdullah Öcalan’ın kollarının niçin kenetlendiğini uzun yıllar görme şansını kaybedeceğiz.