RUSYA ESEDİ İŞ BAŞINDAN UZAKLAŞMAYA İKNA ETSİN, YENİDEN DÜNYA DEVİ OLSUN. YOKSA…
Suriye meselesinde herkesin kafası karışık.
Suriye bir Bosna’ mı? değil.
Suriye bir Mısır’mı? değil.
Suriye bir Libya’mı? değil.
Suriye bir Suudi Arabistan’ mı değil.
Suriye bir Ürdün’mü? Değil.
Suriye bir Lübnan’mı? Evet biraz benziyor.
Yani Suriye sorununun çözümü öyle hiç de kolay gözükmüyor.
Bosna’da, Mısır’da, Libya’da ortaya çıkan sorunun çözümü için atılan adımlar, burada çare olmaz noktasına getirmiş bulunuyor Uluslar arası camiayı.
O yüzden 11 defa kimyasal saldırıya kendi halkını maruz bırakan taraflara nasıl müdahale edileceği, hangi yolun denenmesi, hangi metodun uygulanması halinde çare olunacağı bilinmiyor.
Guta bölgesine yapılan son kimyasal saldırı sonrasında 1500 den fazla insan ölmüş, binlerce insan da kimyasal zehirlenme sebebiyle tedavi altında.
Çocukların ölüm manzaraları, babaların kucaklarında canlı gibi duran çocuk ölülerin hali, insanım diyenlerin kanını dondurdu.
Bunu kim yapmış olursa olsun (Suriye muhalefeti veya Suriye Güvenlik güçleri) onlarda zerre kadar insanlıktan eser olmadığı ortadadır. Zira saldırı masum insanlara karşı yapılmıştır ve bunun affedilebilir yanı asla yoktur.
Bu kişilerin hiçbirisinin Allah’tan zerre kadar korkuları yok.
Ben eminim her iki taraftan savaşa katılanlar en azından bir tane olmak üzere kendi yakınlarını katletmişlerdir.
Zira Suriye aynen Türkiye gibi bir mozaik ülke. Özellikle Müslümanlar arasında çok ciddi akrabalık bağları var ve bu olayda her iki tarafta bulunan, ancak niteliklerinin ne olduğu kesin olarak kestirilemeyen insanlar acımasızca biri birlerini katlettiler.
Son kimyasal saldırı sonrasında ABD resmi ağızları Suriyeye kesinlikle saldırı düzenleyeceklerini ve Esede bir ders vereceklerini söylüyorlar.
ABD ile Fransa’nın yapılacak operasyonda birlikte hareket edecekleri açıklandı. İngiltere’nin de birkaç gün içerisinde durumu belli olacak.
Diğer yandan Türkiye, Suriye’ye doğrudan saldıran ülke olmamakla birlikte artık bugüne kadar yapılan resmi açıklamaları göz önüne aldığımızda, en azından hava alanlarını açan, buradan havalanacak uçaklara lojistik destek sağlayacak bir ülke olma konumunu muhafaza ediyor.
Esed de yaptığı açıklamada, ellerimiz tetikte, bize yapılacak olan saldırıya aynı ile cevap vereceğiz diyor.
Tabii Esed kime saldıracak diyecek olursanız,
Esed, havadan yapılan saldırılara S 300 füzeleri ile cevap verecek bir, kendisine saldıran deniz güçlerine füzeler ile cevap verecek iki, üçüncü bir ayağı ise ki, bu kendi açıklamalarında var, İsrail, Kıbrıs ve Türkiye’ye saldırı düzenlenecek.
İşte beni en çok ürküten yön, Suriye’nin bu son açıklamasındaki durum.
Türkiye’ye saldırı.
Pek tabii İsrail ve Kıbrısa yapılacak saldırılar daha az önemli demiyorum.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Esed bu saldırılarını gerçekten yapacak mı?
Müttefiklerin saldırısına rağmen bunu gerçekleştirme imkanı bulabilecek mi?
Kolu kanadı kırılmış Esed’in muhaliflerin yoğun saldırısı sonrasında, elinde olduğu söylenen bir ton civarındaki kimyasal silahını ateşleyecek mi?
G 20 lerin Rusya’nın Saint Petersburg şehrinde 04. Eylül.2013 tarihinde(yani bugün) yapacağı toplantıda bu sorular sıkça sorulacak ve bu konular etraflıca tartışılacaktır. Ben söz konusu zirvenin bütünü ile bu alana tahsis edileceğinden, en azından gündemin ana maddesini Suriye meselesinin teşkil edeceğinden zerre kadar şüphe etmiyorum.
Bu öyle bir sorun ki, şu ana kadar almış olduğu uluslar arası anlam itibariyle, çözümden fersah fersah uzaklaşılmış bulunuyor.
Birinci dünya Savaşının Saray Bosnada Avusturya Veliahtı Prens Ferdinand’ın bir Sırplı öğrenci tarafından öldürülmesi, savaş fitilinin ateşlenmesine sebep olmuş ve bir anda milyonlarca insanın ölümünü intaç eden birinci dünya savaşı başlamıştı.
Birinci dünya savaşını başlatan böyle bir sebep ise, Suriye’ye BM ler kararı olmadan ABD, Fransa, belki İngiltere ve Türkiye’nin desteği ile yapılacak bir saldırı, bu saldırıda yine ortaya çıkacak binlerce insanın ölüm görüntüleri, buna Suriye’nin cevap verme konusunda kararlı açıklamaları(blöf olup olmadığını, Rusya’nın G 20 ler zirvesi sırasında yapacağı açıklamalar ortaya koyacak), Suriye’nin böyle bir durumda ilk hedef olarak Türkiye’yi seçmesi halinde Türkiye’nin muhakkak başlatacağı bir kara harekatı, İranın işe müdahil olma girişimleri, pandoranın kapağının açılmasına sebep olur.
Peki bu endişeler devam etsin, karşılığında Suriye’ye bir şey yapılmasın, bu mümkün mü, söz konusu gidişata daha fazla kim katlanabilir?
Suriye’deki bu ahvale hiçbir şey yapılmasın demek de mümkün değil, olan bitene katlanmak da imkansız.
Hiç kuşkusuz G 20 ler zirvesinde Rusya’ya baskı kurularak, Esed’in iş başından uzaklaştırılması, Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin bin Ali gibi bir başka ülkeye gitmesi sağlanabilir ve ateş kes temin edilip, tarafların masaya oturtulması imkan dahiline getirilebilirse, nurun ala nur olur. İnsanlığa da bu yakışır. Rusya’nın dünya siyasetinde vazgeçilmez önemi olan ülke olup olmadığı, bu son manevrası ile ortaya çıkar. Aksi gibi Al Rusya’yı vur Amerikaya, fark etmez.