RUTİNMİŞ/KÜLAHIMA ANLAT

Balyoz Darbe planı, İstanbul 1.Ordu Komutanlığı görevini sürdürdüğü sırada Çetin Doğan tarafından ve arkadaşları tarafından hazırlanmıştı. Bu planda ses kayıtları ile nelerin yapılmak istendiğini hepimiz, gözlerimizle görmesek de, kulaklarımızla işittik.

Malum insan zihni nisyan ile malul.

Hadi isterseniz Balyoz darbe planı ile yapılmak istenenleri birer birer hatırlayalım.

Aslında bu plan Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj kod adlı eylem planlarından oluşuyordu.

Plana göre İstanbul Fatih ve Beyazıt Camileri, cemaat içeride iken bombalanacak,

Fatihteki Hırkai Şerif (Peygamberimiz Efendimizin hırkalarının bulunduğu) Camisine bomba atılacak, içerideki mukaddes emanet yok edilecek,

İstanbul’dan iki yüz bin kişi toparlanacak,

Bu iki yüz bin kişinin konulacağı cezaevi hali hazırda mevcut olmadığından, yeni cezaevleri yapılacak, yeni cezaevlerinin ihdasına kadar İstanbul’daki Stadyumlar toplama kampları haline getirilecek,

Şu anda MHP den Milletvekili seçilen korgeneral Engin Alan ses kaydında, “Komutanım Anadolu yakasını ve Avrupa yakasını emrimdeki askerlerle anında denetim altına alırım, köşe başlarına tanklarımı yerleştiririm, herhangi bir dağınıklığa sebebiyet vermeden anında tepelerine binerim” demiş, Komutanı Çetin Doğan’da “acıma yok, merhamet yok, vurmak var, tepelemek var” diyerek onu tasdik ettiğini,

Ve                                        

İsim isim hangi belediye başkanlarının tutuklanacağı açıklanmıştı.

Tabii ki asker bu eylemleri yaparken, hiçbir zaman foyasının ortaya çıkmasına imkan vermeyecekti.

Toplumda kargaşa var, camide insanlar bombalanıyor, hırkai şerif camii bile bombalanarak mukaddes bir emanet imha ediliyor, hükümet bu işlerin üstesinden gelecek konumda değil, bu işlerin durması için derhal sıkıyönetim ilan edilmesini kamuoyu isteyecek, eli mahkum olan Hükümet Sıkıyönetimi ilan edecek, Asker yola çıkacak ve icraatlarına kim karşı çıkarsa, tepeleyecek, hatta sıkıyönetim ilan eden hükümet mensuplarını bile. Yani Ok yaydan çıktıktan sonra kimse, ya hükümet bu işleri durdurmak için sıkıyönetim ilan etti, onlar niye tutuklanıyorlar demeyecek.

Aslında Balyoz Darbe planı beş aşamada gerçekleştirilecekti.

Birinci aşama istihbarat faaliyetlerinin yer aldığı ve tamamlanmış olan aşama idi. Yani planın bu bölümü tamamlanmış, istihbari bilgiler darbecilerin elinde toplanmıştı.

İkinci aşamada askeri müdahale için zemin hazırlama süreci idi. İşte yukarıdaki eylem hazırlıkları bu aşamayı geçmede önemli bir rol oynayacaktı. Hatta darbenin dış ayağının tamamlanması için, kendi jetimizin Eğe hava sahasında düşürülmesi ve bu eylemin Yunanistana mal edilmesi planlanmıştı.

Üçüncü aşamada halk desteğinin sağlanması için, yoğun propaganda yapılacak,

Dördüncü  aşamada Sıkıyönetimin ilanı ile birlikte Askeri Müdahalenin fiilen ilan edildiği aşama olacak.

Beşinci aşamada da “Allah millete ömür verir ve meydana gelen zevaldan sağ çıkarsa” yönetimin sivillere devredilmesi için seçimlerin yapılması aşaması olacaktı. Yükler denk edildikten sonra pisliği temizlemek sivillere düşecekti.

Şimdi bu planla ilgili olarak yargılanan Çetin Doğan ve arkadaşlarının davasına, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı konumunda olan Yaşar büyükanıt tanık sıfatı ile ifade verdi.

O, Mahkemede verdiği yeminli beyanında darbe planında imzası bulunduğunu ve bunun rutin bir iş olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.

Şimdi çıkmış, ben bu plan seminerini imzalamış olmamla, içeriğini kabul ettiğim anlamına gelmez diyor.

Sahi evraklara imzalar niçin atılır. İmza ne anlama gelir. Birisine sahte bir belge düzenlediği iddiası getirilir ise, o da “ya arkadaş o sahte belgede benim imzam yok, yazı benim değil, gerekli kriminal inceleme yapılsın” dediğinde, sonuç onun dediği gibi çıkarsa, masumiyetine karar verilir. YOK EĞER SONUÇ ONUN DEDİĞİ GİBİ ÇIKMAZ İSE, YANİ İMZANIN ŞAHSA AİT OLDUĞU KESİN BİR ŞEKİLDE KANITLANIR İSE, SAHTE BELGE İÇERİĞİNDEN SAĞLANAN MENFAAT TE SUÇ TEŞKİL EDİYOR İSE, ŞAHIS YAPTIĞININ CEZASINI ÇEKMEZ Mİ? KURAL BU DEĞİL Mİ?

Çetin Doğan ve arkadaşları bu plan semineri sebebiyle tutuklu olarak yargılanıyorlar, plan seminerini onaylayan kişi olayın TANIĞI oluyor!!!

Adam çıkmış diyor ki, ben plan seminerini hukukçulara incelettim, herhangi bir suç unsuru olmadığını tespit ettim ve o nedenle imzaladım.

Mahkeme işte… Sormuyor, yani bu bizim yargıladığımız kişilerin hazırlamış olduğu darbe planını, sizin hukukçularınız inceledi ve suç unsuru tespit etmedi öyle mi?

Hangi hukukçu, ismi ne, kim söyler misin demiyor.

Biliyorsunuz dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök paşa, bana gösterilen plan seminerinde Camilerin, Mukaddes emanetlerin bombalanacağı, yeni ceza evleri ihdas edileceği, stadyumların toplama kampı haline getirileceği hususları yoktu.

Yani bu sergerdeler hem darbe planı hazırlamışlar, hem bu planı uygulamaya sokmaya çalışmışlar, ama kendilerinin menhus eylemlerine geçit vermeyen Genelkurmay Başkanını saf dışı etmek için, ihtilal planının “ana gövdesini oluşturan eylemler kısmını” ondan saklamışlar.

Balyoz Davasına bakan Mahkeme heyetinin Bekir Kalyoncu, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ hakkında da sanık sıfatı ile iddianame tanzimi için, dava evrağını Özel Yetkili Başsavcılığa göndermesi lazım.

Adamlar hep birlikte ihtilal yapmaya karar vermişler, seminerlerini, darbe planlarını hazırlamışlar, iş bir tek Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Paşayı aşmaya gelmiş, işte orada tıkanmışlar.

Kilidi aşmak için Genelkurmay Başkanı zehirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış ve evinden sefer tası ile yemek getirmişti karargaha. Türk Silahlı Kuvvetleri bunu hiç unutmasın…

Ve talepleri yerine gelmeyince, bu defa Hilmi Özkök Paşaya birkaç kez toplu istifa ederiz tehdidi götürmüşler.

Şimdi çıkmış güya savunma yapıyor, plan seminerini hukukçulara incelettik de, suç unsuru bulmadık da, falan filan.

Millet bu tavırlar için ne diyor, biliyor musunuz.

Külahıma anlat.