SAADET ZİNCİRİ KOPABİLİR

Benim hiçbir kimse ile kişisel olarak bir alıp veremediğim yoktur.

Ancak herkese bilir ki, ülkemi çok severim, bu ülkenin kör kuruşunun heba olmasını istemem, hele vatanın hazinesine uzanan ellerin kırıldığını görsem gam yemem.

Hz.Peygamber vefatına yakın ateşli humma hastalığına yakalanmış ve zaman zaman kendinden geçer hale gelmişti.

Alemlere rahmet olarak gönderilen Şanlı Nebi ara sıra dalıyor, kendinden geçiyor, sonra kendine geliyordu. O her kendine gelişi esnasında evde bulunan bir iki parça günün parası yerine geçen gümüşü insanlara dağıtıp dağıtmadıklarını soruyor ve rabbimin huzuruna dünya metaının sahibi olarak dönmek istemem diyordu.

Allah Resulünün ezvacı tahiratı, “evet ya Resulallah dediğini yaptık” cevabını veriyorlardı.

Bu durum üç dört defa tekrar etti ve Peygamberin hanımları evde dünya metaı adına hiçbir şeyin kalmadığını o’na tekrar edip durdular.

Allah Resulünden sonra Hilafete Hz.Ebubekir getirildi. Hz.Ebubekir’e devlet hazinesinden belirli bir miktarda maaş tahsis edilmiş ve geçimini bu yolla sağlaması temin edilmişti.

Onun da vefatı zamanında bir kese içerisinde maaşından biriktirmiş olduğu paraları Beytülmale devredilmek üzere bıraktığı anlaşıldı.

Hz.Ömer bu paraların Beytülmale devredilmiş olduğunu görünce, kendisini tutamadı ve hüngür, hüngür ağlamaya başladı.

Yeni Halifenin bu şekilde ağladığına şahit olan sahabi, ondan sebebini sordular.

Hz.Ömer “Biz Ebubekir’e kutu la yemuvut-ölmeyecek kadar yaşama imkanı sağlayacak azık- bırakmıştık, ancak O kendisine tahsis edilen paranın büyük kısmını yememiş, biriktirmiş ve Beytülmale iadesini istemiş. Onun bırakmış olduğu bu hayatı biz nasıl yaşayacağız, böyle bir itinayı nasıl göstereceğiz, işte buna ağlıyorum” demişti.

Geçenlerde Türkiye’nin en büyük yaşam mimarı olarak kendisini lanse eden Ali Ağaoğlu ile ilgili iki yazı yazdım.

Bu şahsın Vakıflar Bankası, Halk Bankası gibi kamu bankalarından ne kadar kredi kullandığını, bu krediye karşılık olarak ne tür bir ipotek verdiğini, vadesi gelen borçlarını ödeyip ödemediğini, söz konusu kamu bankalarına olan riskinin ne kadar olduğunu sordum.

Niye ben, rast gelen iddia ve ithamlarda mı bulunmuştum ki, kimse kaale alıp bir cevap vermedi.

Ama işte bugünün gazetelerinde Ali bey yine manşetleri süslemeye başladı.

2 B arazileri ile ilgili olarak biliyorsunuz TBMM sinden bir yasa geçti. Bu yasaya göre 2 B arazisi olarak nitelendirilen ve Orman vasfını yitirmiş arazileri ellerinde bulunduranlarla ilgili olarak Tapu Kadastro İl Müdürlükleri gerekli ölçümleri yapıp Hazineye bildirdi.

İstanbul ilinde Hazineye bildirilen 65 bin arsa içerisinde Çekmeköy’deki iki arsanın miktarında hata  yapılmış olduğu belirlendi.

Neymiş o hatalar ve söz konusu araziler kime aitmiş?

İstanbul’un gelişen en önemli merkezlerinden olan Çekmeköydeki iki arazide toplam 20.000 Metrekarelik hata yapılmış ve bu hata yapılan iki arazi de Ali Ağaoğluna aitmiş.

Çekmeköy Deliceduvar mevkiinde 15.541 metrekare miktarındaki arazi baştaki bir rakamı unutularak 5.541 metrekare olarak ve aynı mevkide 91 ada 1 parselde kain 13.050 metrekare miktarındaki arazi yine baştaki bir rakamı unutularak 3.050 metrekare olarak yazılmış. Toplam 20.000 metrekare arsa, gerekli inceleme yapılmasa gözden kaçacak, 20 Milyon TL(eski 20 Trilyon Tl) buhar olup uçacaktı.

Aslında konunun iyice araştırılması sonucu belirlendiği konusunda da şüphelerim var.

Acaba birileri ihbar etti de, göz yumulan 20 Milyonluk kayıp böylece belirlenmiş oldu, doğrusu bilmiyorum.

Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde yakayı ele verir.

Bir ara Banker Kastelli vardı, milletten topladığı paralara yüksek oranlarda faiz vermesi ile ünlü idi. Ama gün geldi, devran döndü, onun ödediği oranlarda bir faizin dünya ölçeğinde bir örneğinin olmadığı ve bu saadet zincirini sürdürmenin imkansızlığı anlaşıldı. Millet Kastellideki paralarını isteyince,

Adam bir günde battı gitti.

Evet şimdi başkaları, bu defa Kamu bankalarını kullanıyor ve bu arada milletten ev, işyeri satışları ile topladığı paralarla lüks yaşam sürüyorlar.

Devleti söğüşleme ile ilgili daha bir iki olay ortaya çıkar ve bizim gibi küçük medyada değil de, büyüklerinde bunlar yazılır çizilir ise durum farklı bir noktaya gelebilir.

O da şudur; Kamu Bankaları vadesi gelen alacaklarını tahsil için icra işlemi başlattığında Ali Ağaoğlu ve onun gibiler ne yapacaktır?

Orada burada yapmış oldukları ve henüz bitirilmeyen daireler de satılmış ve paraları alınmış ise, nasıl bir çıkış kapısı bulunacaktır?

Yarım kalan binaların tapusu alınmış olsa bile neye yarar ki?

Vatandaşın yarım kalan binaları tamamlayacak parası mı var?

Bu uyarıların amacı, saadet zincirinin kamuya dayalı olarak sürdürülmesinin ilanihaye mümkün olmadığını ortaya koymak ve bu türden patlak verecek ekonomik olayların toplumda yaratacağı paniklemeyi bir nebze olsun durdurmayı sağlamaya çalışmaktır.

Zaten gazeteler, Ağaya Kıyak Milli Emlakten döndü yazdı da.