SAHİ BU BÖLGE HANGİ ORDUYA BAĞLI

"3.ORDU KOMUTANI SALDIRAY BERK ERGENEKONDAN , HAKKARİ TÜMEN KOMUTANI GÜRBÜZ KAYA BALYOZ EYLEM PLANINDAKİ EYLEMLERİNDEN DOLAYI SANIK OLARAK YARGILANIYORLAR" bunu bir tarafa koyun.

1990 lı yıllarda Diyarbakır 2.Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığında  Pilot Yüzbaşı olarak görev yapan bir Subayımız Hukuk Fakültesini bitirmiş, yanımda staj yapmaya başlamıştı.

Staja görevi sebebiyle çok sık gelemiyordu. Aslında Askerlik görevi ile Avukatlık stajını aynı anda yapmak mümkün olmadığından, işi gizli götürmeye çalışıyordu. Zaten sonra Diyarbakır Barosu durumdan haberdar oldu ve stajı iptal etti.

Bu arkadaş,Hava Kuvvetlerinde Pilot Yüzbaşı olarak görev yapmış olması sebebiyle çok bilgiye sahipti.

O günlerde de terör olayları almış başını gidiyor, her taraftan silah sesleri geliyordu. Hatta Diyarbakır Merkezinde/Ofis semtinde/ kurşunlar havada cirit atıyordu. Bir çatışma sebebiyle mi bu oluyordu, yoksa halka korku salmak için mi bu kurşunlar askeri birliklerce sıkılıyordu, gerçekten anlamamız mümkün olmuyordu.

Bir gün o arkadaşa bunlar nedir, olayları bizden çok daha iyi değerlendirecek durumdasınız dediğimde,

Ağabey içim yanıyor dedi.

Niye dedim.

Artık tahammülüm kalmadı. Yoğun terör geçişlerinin olduğu zamanlarda bile görevimizi layıki vechi ile yapamıyoruz. Bir çok defa yığınlar halinde tespit ettiğimiz terör guruplarına bomba yağdırmamıza engel olundu. Bombalarınızı şuraya buraya boşaltın dönün denildi.

Biz de içimiz kan ağlaya ağlaya dağlara bombaları boşaltıp döndük. Bir çok arkadaşımızın buna tahammülü kalmadı, ayrılacağız diyordu.

Şimdi buna benzer bir iddiayı Doçent Dr. Önder Aytaç ortaya attı.

Bu son saldırıdan günler önce Batman’da Heronlardan sorumlu bir Albay’ın, sınırda 200 kişilik bir terör gurubunun geçişini tespit ettiğini, bunları vurma konusunda yetkililer ile konuştuğunu ve red cevabı alması üzerine "böyle bir şey olamaz, bunları şimdi vurmayacak isek ne zaman vuracağız diye başını duvarlara çaldığı" haberinin kendisine ulaştırıldığını söylüyor.

Benim yukarıda verdiğim bilgi ile Önder Aytaç’ın verdiği bilgi tamı tamına çakışıyor.

Hemen belirteyim,ben bu iddiamı ilk defa ortaya atıyor değilim. Yıllar önce yazdığım yazılarda da bu konuyu Diyarbakır Söz Gazetesindeki köşemde dile getirmiştim.

İnsansız hava aracı Heronların hafıza kayıtlarının hemen silinmediği, geriye doğru 200-300 saatlik zaman diliminde yapılan tespitlerin görüntülenebildiğini Önder Aytaç tespit etmiş bulunuyor. Veya kendisine verilen bilgiler böyle.

Bu arada TBMM si Sayın Başkanı Mehmet Ali Şahin beyin "Genelkurmay tatmin edici bir açıklama yapmalı" sözü yine askere bir eleştiri olarak algılandı.

Bu sözün içerisinde elbette bir eleştiri var. Ama yılların siyasetçisi Mehmet Ali Şahin beyin durduk yere bu lafı söylemediğini az çok tahmin etmiş, ya şimdi bu söylenecek lafmı eleştirilerine, durun bakalım acele etmeyin, bu belki bilgiye dayalı bir açıklamadır değerlendirmesini yapmıştım.

Son saldırıya uğrayan Karakolun oldukça güvenli , tam techizat ve gece görüş kameraları ile donatılmış olduğu biliniyor.

Zaten ortaya çıkan bilgilerle, karakolu basmaya gelen terör gurubunun termal kameralar ile tespit edildiği, atış yapıldığı, cevap alınmayınca, köylüler veya kaçakçılar olabilecekleri varsayımı ile takipten vazgeçildiğini öğreniyoruz.

Kaçakçıların karakol ile samimiyetlerinin sebebi nedir?  ki takip edilmiyorlar, teslim olmaları istenmiyor. Dediğim yapılmış olsa,kaçakçı iseler teslim olurlar, değilse zaten size ateş ile karşılık verirler, siz de gereğini yaparsınız, onlar sizi değil, siz onları gafil avlarsınız.

Dünyanın 6 ncı büyük ordusunun şu terör olayında son birkaç senede sebebiyet verdiği açıklara bakıldığında çok garip bir durum ile karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Zaman zaman yabancı ülkelere dönüp, bu konuda bize yeterli desteği vermiyorsunuz,istihbarat sağlamıyorsunuz diyoruz ya, aynı konuyu dönüp kendi ordumuza sormamızın zamanı gelmiş geçmektedir.

Doç. Dr.Önder Aytaç’ın söylediği doğrumudur, yalanmıdır?

Bu açıklama orasından, burasından eğilip, büğülerek geçiştirilecek bir durum değildir.

Çok net bir şekilde Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapmalıdır.

Dağlıca baskınında olduğu gibi "termal kamera yoktu, arızalı idi" gibi gerekçelere artık sağınmanın imkanı kalmadığından, ilgili komutan "biz onları tespit ettik, ateş ettik, cevap alamayınca, köylü veya kaçakçı zannettik" açıklaması yapıldı.

Bu kabul edilemez bir açıklamadır ve derhal ilgili komutan görevini ihmal suçu işlediğinden açığa alınmalı ve hakkında yasal tahkikat icra edilmelidir.

Bu yapılmaz ise iş serçe parmak, baş parmak meselesine döner.

O zaman da "bu işten kim nemalanıyor" sorusunun cevabını aramamız şart olur. Şimdi bu işten kimlerin nemalandığını yazmak bana düşmez/yani sırası değil/. Ama bu işten kimin zarar gördüğü bal gibi ortada.

Hükümet.

Her bir terör eyleminden ve şehit cenazalerinin Anadolunun dört bir yanına dağılmasından, hükümetin açılım politikası ve tabii ki Sayın Başbakan sorumlu tutuluyor ve bu eylemlerle Ak Parti İktidarının sonlandırılması birinci hedef olarak görülüyor.

Birkaç günden beri yazıyorum, Ak Parti iktidarında gerçekleştirilenlerin binde biri, bundan 15 sene önce eyleme dönüşmeyi değil, söylemde kalsaydı bile en azından 22,5 sene ceza ile karşılanır ve yöneticiler/yani hükümet üyeleri/ Ağırlaştırılmış Müebbet Ağır Hapis Cezası ile cezalandırılırdı.

O zaman BDP niye Ak Partiyi düşman ila etti sorusu akıllara takılıp kalıyor. Sorun haklar ve hürriyetlerin genişletilmesi, Demokrasinin evrensel standartlara kavuşması ise, yapılanlara destek olmak var iken, köstek olmanın sebebi nedir?

Ak Parti merkezde demokrasinin standartlarını yükselterek soruna çare ararken, iki kesim bundan ciddi manada rahatsızdır ve sonuca silah zoru ile gitmenin gayretindedir.

Türkiye her alanda başını almış,hızlı adımlarla,dünyaya medeniyet çalımı atarken, global güçler taşeronları aracılığı ile terörle veya orduya sızan diğer silahlı güç odakları ile hükümetin tökezletilmesine çalışmaktadır.

Ergenekon kapsamındaki soruşturmalarda ortaya çıkan durum,kmi sergerdelerin PKK nın yaptıklarından geri durmadıklarını ortaya koyuyor. Onlar da Ak Parti İktidarını yok etmek için uğraşıyorlarmış, şimdi PKK da, BDP de , emekli veya muvazzaf Ordunun bir kesimi de Ak Partiyi düşman ilan etmiş.

HAKKARİ TÜMEN KOMUTANLIĞI 3.ORDUYA BAĞLI.

3.ORDU KOMUTANI SALDRIRAY BERK ERGENEKONDAN SANIK DURUMUNDA.

HAKKARİ TÜMEN KOMUTANI GÜRBÜZ KAYA BALYOZ EYLEM PLANINDAN SANIK OLARAK YARGILANIYOR. SON OLAY İLE İLİGİLİ BRİFİNGİ VEREN DE O.

Bu gurupların eylem ve söylemlerini "AYNI POTADA" değerlendirmeye tabi tutmaz ve ülke idaresinin her yönünde yepyeni bir "REORGANİZASYONA" gitmez isek,

SORUNLARIN KATLANARAK ARTACAĞINA MAALESEF ŞAHİT OLACAĞIZ.

Çünkü Tümgenerallikten emekli Atilla Kıyat, Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bey Deniz Kuvvetleri Komutanlığından bir Tuğgenerali görüşmeye çağırınca, "şimdi nasıl olacak, siz adamı hükümeti yıkma suçu ile yargılıyorsunuz, bir de kalkmış gemimize yapılan saldırıda fikrini soruyorsunuz" gibi cidden çok yıkıcı, tahrik edici bir açıklama yapmıştı.

Madem siz Askere ülke güvenliğini sağlama görevi verdiniz, o istediğini yapar, isterse sizi alaşağı eder, sesinizi çıkarma hakkınız yok gibi gerçekten absürd açıklama, sorunun temelini teşkil etmektedir.

Kimse babasının hayrına hiçbir iş yapmıyor.

Ve hiç kimse bu işi benden daha mükemmel yapacak yoktur zehabı ile hareket etmek aymazlığı içerisinde bulunamaz. Karakol baskınlarında verilen zaiyat örgütün gücünden çok, o bölgedeki en üst kademede görevli komutanın askeri sevk ve idarede zaafını gösteriyor.

Hakkari Tümen Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya Balyoz eylem planından, bağlı olduğu 3.Ordu Komutanı Saldıray Berk Ergenekondan sanık olarak yargılanıyorlar…