SAVCI DOĞRUYU BULDU MU?
Jitem ile ilgili araştırmalar yapan Savcı Hakan Yüksel nihayet gerçeğe ulaşmış!!!
Şöyle diyor. Biz araştırmamızı yaptık, ilgili yerlerden gerekli belgeleri topladık, gelen belgeler ışığında JİTEM adı altında bir kuruluşun olduğunu tespit ettik.
Bu kuruluş Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olarak Türkiye’de bir dönemde faaliyet yapmıştır. Ancak bu kuruluş/örgüt/gerek İç İşleri Bakanlığından ve gerekse Genel Kurmay başkanlığından izin almadan faaliyetlerine devam etmiştir!!!
Yüzlerce, belki binlerce insanın faili meçhul cinayete kurban gittiği bir dönemde faaliyet gösteren bu kuruluş, meğer kendi başına hareket ediyormuş, onun faaliyetlerinden ne Genelkurmayın ve ne de İç işleri Bakanlığının haberi yokmuş…
Türkiye’nin yapısal durumunu bilmeyen birisine bunları söyleseniz, pek ala onları inandırabilirsiniz. Ama bizim bu yavelere inanmamızı kimse beklemesin.
İçlerinde Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, ona yakınlığı ile bilinen Tunceli Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu, onlara müzahir ve jitem içerisinde faaliyet gösteren, fakat yapılanları gördükten sonra emekliliğe karar verip ordudan ayrılan Binbaşı Cem Ersever, Susurluk ve Ergenekon davaları sanığı Özel Harekatçı İbrahim Şahin’in verdiği ifadelerde " çok tehlikeli bir insandı öldürülmesi gerekiyordu" dediği Savaş Buldan, öldürülecek 67 kürt iş adamı listesinde birinci sırada olan Behçet Cantürk ve diğerleri, hep bu tezgahın kurbanları oldular.
Bir insanı haksız yere öldüren bütün insanlığı öldürmüş olur, bir insanın da yaşamasına yardımcı olan bütün insanlığı yaşatmış olur inanıcının insanları olarak biz, sebebi ne olursa olsun hiçbir faili meçhul cinayeti masum bir eylem olarak göremeyiz.
Jandarma kendi iş işleyişinde, her ne kadar kırsalda güvenlik sağlayan yarı askeri bir birim olarak görülse de, o bütünü ile Genelkurmay’ın emir ve direktifleri doğrultusunda faaliyet gösteren bir kuruluş niteliğindedir.
Zira kurumun başında bulunan Jandarma Genel Komutanı Ordu içerisinden gelen ve Orgeneral rütbesine yükselmiş kişilerden seçilen bir insandır. Yani hiyerarşik yapılanmada Jandarma Genel Komutanı tamamen Orduya bağlıdır. Bu hali ile biz Jandarmayı Ordudan ayrı, Polis adına kırsalda hizmet veren bir Güvenlik birimi olarak değerlendiremeyiz. Zaten Jandarma görevlileri, Askerlik hizmetini yapan, eğitimlerini Askeri birliklerde alan erattan seçilmekte, görev, tayin, terfi, terhis ve emekliye ayrılma işlemleri tamamiyle bu esaslara göre yürütülmektedir.
Savcı Hakan Yüksel’in, Jitem vardır, fakat bunun faaliyetlerinden ne İç İşleri Bakanlığının ve ne de Genelkurmay Başkanlığının haberi yoktur değerlendirmesine dönmemiz gerekiyor.
Albay Arif Doğan, bu örgütü ben kurdum. Sonra Veli Küçük’e devrettim diyor. Bu örgüte 10 bin kaleşnikov, 2 bin tabanca ben dağıttım. PKK ya karşı gayrı nizamı harp koşullarına göre sivil ve asker kişilerden örgüt oluşturdum ve savaştım. Onlar gerçek bir kahramandır diyor.
Arif Doğan’ın dağıtmış olduğu 10 bin kaleşnikovun parasal değeri 30 milyon(eski 30 trilyon), 2 bin tabancanın değeri ise 2 Milyon(eski 2 trilyon) dur. Bu silahların dağıtılmış olduğu 12 bin insana ne kadar maaş ödendi, yaptıkları her bir katliam sonrasında ne kadar prim aldılar, onları hesaplayacak durumda değiliz.
Ama dağıtılan silahların bedelinden daha fazlasının bu insanlara!!! Ödenmiş olduğunda şüphe yok.
Peki Arif Dağın kim?
Bu kadar silahı nereden buldu. Kimden aldı. Ordunun envanterinde kaleşnikov gibi silahlar yok.
Bu silahlar hangi kaçak yollardan Türkiye’ye getirildi. Eski Batman Valisi Salih Şarman’ı niye hatırlatmıyorsun diyorsunuz. Olur hatırlatırım.
Bir çok kişinin!!! adam ne yapsın.
Memleketi korumak ve içerisine düştüğü badireden kurtarmak için canla başka mücadele etmiş, onlara madalya takmak lazım iken şimdi yaptıklarının hesabını mı soracağız dediğini duyar gibiyim.
Hiç kuşkunuz olmasın, ellerine kollarına sağlık, başka türlü bu beladan kurtulamazdık, onların mücadelesini ayakta alkışlıyoruz diyenler hala vardır. Sayı vermek işime gelmez. İttihat terakki anlayışı!!! birçok kişinin beyin çeperlerinde bir kurt gibi dolaşıyor.
Jitemciler vatanı ve milleti yasa dışı PKK örgütüne karşı korumuşlar!!!. Peki gerçekten korumuşlar mı? Yoksa milletin bir çok masum evladının kanına mı girmişler.
İşin bir yönü bu.
Diğer yönü ise, bu olaylardan İç İşleri Bakanlığının ve Genelkurmay Başkanlığının haberinin olmadığı yolundaki Savcının değerlendirmesi.
Sayın savcının bu değerlendirmesine katılmamız asla mümkün değil.
Jandarma Genel Komutanlığının, hadi İç İşleri Bakanlığını boş verelim, Genelkurmay’dan habersiz olarak iş yapması asla mümkün değil.
Hani Batman eski Valisi Salih Şarman’ı niye hatırlamıyorsun demiştiniz ya.
Tamam hatırladım, onu da yarın nazara verelim, bakalım İçişleri Bakanlığının ve dolayısı ile Hükümet ve Devletin en tepe noktasının bu işlerden/jitem/haberi var mıymış, yok muymuş, yani Sayın Savcı, iş mi çözüyor, yoksa işi tadında mı bırakalım diyormuş? Görelim.