SAYIN BAKAN HOŞ GELDİNİZ

Kasap et, koyun can derdinde derdik.

Kasap et derdine devam ediyor ama koyunların artık can derdi yok. Çünkü koyun yok.

Konuya girmeden önce Sayın Tarım Bakanı Mehdi beyin yardımcılığına atanan Kutbettin Arzu beyi tebrik ediyor, görevinde başarılar diliyorum.

Bundan böyle Diyarbakır’ın bu alanda iki bakanı olacak.

Mehdi beyin tarım ve hayvancılık alanındaki bilgisi ile Kutbettin beyin ticaret dalındaki tecrübesi birleştiğinde köylümüze, çiftçimize çok faydalı plan, proje ve kaynak aktarımı inşallah söz konusu olacak.

Bayrama iki gün kala tatilimi geçirmek için bölgeme geldim.

Yeni döndüm.

Akraba eş dost ziyaretleri oldu.

Bu arada İzmir’de bir davamın duruşmasına katılıp yine Diyarbakır’a döndüm.

Günlerimi Hazar gölünde 1985 yılında yaptırmış olduğum fakirhanede biraz göle girerek, biraz Süneni İbni Mace’nin hadis kitabının Arapça metninden hadisler okuyarak, biraz da kendimi Gezin beldesinin dağlarına vurarak geçirdim.

Başımda yuvarlak siperlikli bere gözlerimi kapattığı için kimse tanımaz diyerek gezdim durdum.

Ama dağ yollarında yine tanıyanlar oldu. Bismilli arazi sahibi bir hemşehrimle ayak üstü sohbet ettik. Ağabey ne yapıyorsun buralarda deyince, gülerek "yapılacak iş kalmadı, ben de kendimi dağlara vurdum" dedim.

Dağdan aşağı indim, Kasap Aydın’a uğradım.

Ooo Ağabey bu sene geç kaldın dedi. Evet biraz öyle oldu, şu işi halledelim, bu işi çözelim derken vakit geçti, Ramazan’ın son günlerine gelmiş olduk dedim.

Bu siyaset denen şey ne menem bir şeymiş, hiç yakamızı bırakmıyor.

Kuyucu Mustafa Amca yine emeklilik işini sordu. Zaten 1800 günüm var, iki defa kalp krizi geçirdim. Evraklarımı Bakanlığa gönderdim. Ama hala sonuç alamadım, biraz ilgilenirmisin dedi.

Alış veriş yaptığımız bakkal oğlunun Karakoçan’dan Elazığa tayininin yapılmadığından şikayet etti. Zülfü beye söyleyeceğime dair söz verdim.

Kasap Aydın ise " düşün Cavit bey kuzu eti kemikli olarak burada bile 25 liraya çıktı" diye söylendi. Anladım beni açmak istiyor veya kendisi açılmak istiyor.

Niye dedim.

Koyun kalmadı.

Koyun kalmaz olur mu yollarda koyun sürüleri görüyorum dedim.

Abe "yanlış görmüşsün" demez mi?

İşin doğrusu ben olayı geçiştirmek için öyle söylemiştim.

Yoksa ben de eskisi kadar koyun sürülerine rastlamıyordum.

Zira 1980 li yıllarda özellikle Silvan’a duruşmalara giderken ve dönerken, saatlerce ana yol, sürülerden ötürü tıkanır, geçit vermezdi.

Sonbaharda sürüler bize göre Kuzeydoğu ve Doğudan gelir Diyarbakır üzerinden daha güneye Karacadağ taraflarına inerler ve kışı oralarda geçirirlerdi.

Bu görüntüler artık hayal oldu.

Kasap Aydın’a niye koyun kalmadığını sordum.

Anlattı.

"Terörün bu işte çok kötü bir etkisi oldu. Ama esas sebep bundan birkaç sene önce biraz kuraklık oldu. Samanın kilosu 700-800 liraya kadar çıktı. Vatandaş biz bu fiyatlarla hayvanımıza bakamıyız dedi ve elindeki malı çıkarmaya başladı. Gezin taraflarında en ez yüz sürü vardı. Şimdi yeminle söylüyorum, 10 sürü kalmamıştır. Onlarda büyük sürü sayılmaz. Yem fiyatları artınca hayvanlarını satmaya başladılar. Ben onlara satmayın, Bakanlıktan yem yardımı isteyin dedim. Organize olamadılar. Mallar elden çıktı ve kesime gitti. Bir anda Türkiye 20 yılını yedi. Bölgemizde mal kalmayınca Çanakkale tarafından  mal getirilmeye başlandı. Onlarda bitti. Daha sonra vatandaş Yunanistan’dan mal getirmeye başladı. Ama Yunanlılar da artık mallarını ellerinden ucuza çıkartmak istemiyorlar. Ve o kapı da kapandı.

Yalnız şu anda Türkiye’de /Mesela Bingöl Et Kombinasında/ kesilmiş yüz bin ton dana eti var. Ancak bu et yurt dışından getirilmiş tosunların kesimi ile elde edilmiş. Mal dışarı çıkarılamıyor. Çünkü mal dışarı çıkar çıkmaz iki gün içerisinde kararıyor. Kararan eti de bu ülkede kimse yemez" dedi.

Yani yurt dışından et getirmek çare değil mi demek istiyorsun diye sordum.

Aynen de öyle.Siz bu eti bir kısım resmi yerlerdeki aş evlerinde kullanabilirsiniz, ama piyasada al benisi yok dedi.

Hükümetin hayvancılara desteği bu alanı canlandırmaz mı dedim.

Elazığlıların deyimi ile "geşmiş ola, kuraklığın olduğu sırada bu destek verilse idi, sürüler elden çıkmaz, Türkiye bir anda sıfırı tüketmiş olmazdı. Türkiye’nin geçmişteki hayvan varlığına ulaşması için 20 seneye ihtiyacı var" demez mi?

Aydın usta abartıyorsun gibime geliyor. Ben alınan tedbirlere ek olarak yeni Bakan Yardımcımızın da dikkatini çekmek için bunları yazayım mı dedim. Çok iyi olur, bu hepimizin sorunu, milletimizin geleceği, ben 50 yıllık esnafım, yeminle söylüyorum, böyle bir durum hiç olmadı, Sayın Bakanlarım Gezin kasabı Aydın diye telefon açsınlar, onlara da anlatayım dedi, ana sen yazarsan daha tesirli olur diye ekledi.

Aha işte yazdım.

Sayın Bakan hoş geldiniz.