SAYIN BAŞBAKAN BUNLARI SÖYLEDİ(1)

Kimse aramıza giremez.

Millet ile kucaklaşmamızı kimse engelleyemez.

Ak Parti milletin dili ile konuşuyor.

Milletin gönül dili ile konuştuk, konuşuyoruz, konuşmaya devam edeceğiz.

Fatih Sultan Mehmet, İyaz Bin Ğanem, Selahaddini Eyyubinin yol arkadaşıyız.

Ulu Camiden, Behram Paşa Camisinden, Kurşunlu Camiinden, Fatih Camiinden, Süleymaniyenin minarelerinden yükselen seslerle, biz aynı gök kubbeye yöneliyoruz.

Sözümüz bir, sadamız bir, bir Allah’ın kuluyuz biz.

Fatihler fatihi Selahaddini Eyyubinin vücudundan ayrılmış kafasını Şam sokaklarında dolaştırdılar,

Ve

Ey ahali,

Bakın bu baş Krallara diz çöktürmüş, fermanlar yazdırmış, nice sultanlar önünde temanna çakmak zorunda kalmış Selahaddin’in başıdır. Bakın ibret alın. O bir tek kefenle göçtü, ama bu kefene sarılacağından bile ümidi yoktu. Siz de akibetinizin ne o olacağını bilmem kestirebiliyor musunuz?

Biz aynı neslin, aynı kutsi fermana kulak asanların yolcularıyız.

Onlardan hiçbir ayrı gayrımız yoktur.

Biz Hz.Ömerin dediği gibi, Dicle kıyısında bir koyun kaybolsa, ondan Ömer mesuldur düşüncesinin bugünkü temsilcileriyiz.

Kendimizi aynı mekanda, aynı makamda değil ama aynı sorumluluk altında hissediyoruz.

Bizim bilinen sorunlarımız var.

Biz bu sorunların ne sebebi ve ne de sorumlusuyuz.

Ama vicdani sorumluluk içerisinde bu sorunları aşmak mecburiyetinde olduğumuzu biliyoruz.

Biz 2005 yılında bu şehirde ne söyledi isek, o sözümüzün arkasındayız. Bir adım geri atmış değiliz.

Fakat yeterli mesafe alındığını da söyleyemeyiz.

Hangi adımı attı isek, inanılması güç, katlanılması imkansız engellerle karşılaştık, önümüze, sağımıza, solumuza, arkamıza bariyerler kurdular, adeta bizi hapsetmeye çalıştılar. Ama biz durmadık, dinelmedik, yolumuza devam etme kararı aldık. Bu yoldan kimse bizi geri döndüremez.

Hangi engellerle karşılaştığımızı sizler gayet iyi biliyorsunuz.

En önemli meselelerin görüşüldüğü sırada Kekliktepe’de, Hantepe’de, Silvan’da neler yaptıklarını gördünüz. Gencecik vatan evlatlarının cansız bedenlerini yere serdiler.

Ama içten ve dıştan bu milleti merhumenin bir daha başını yere eğdirmek isteyenlere söylediğimiz şey sudur.

Size bir daha asla böyle bir fırsat vermeyeceğiz.

Biz hiçbir şeyden korkmuyor, çekinmiyoruz.

Bizim Rabbimiz ve Halkımızdan başka kimseye verecek hesabımız yoktur.

Kimse kendisini Kürt halkının yegane temsilcisi gibi görmesin.

Biz onların karşılaştıkları en önemli problem olan Siyasi Partilerin kapatılmasının engellenmesi için Anayasa değişikliği yaptığımız sırada, BDP maalesef meclisten kaçtı.

Parti kapatmaların bütünü ile gündemimizden çıkması yolunda attığımız en önemli adımda bizi yalnız bıraktı. Oy vermedi.

Hani bunlar sürekli olarak biz kendimize oy veriyoruz diyorlar ya, niye parti kapatmaların engellenmesi konusunda kendilerine oy vermediler.

Aaaahhh benim Diyarbakırlı kardeşim aaahh.

Biz Kürt meselesinin çözümü için yoğun mücadele veriyoruz ama bu mücadelede bizi tökezletmek isteyen iç ve dış şer kuruluşlar, ülkeler var. Gece gündüz bunlarla da mücadele ediyoruz.

Ülkemizin yakaladığı kalkınma trendinden rahatsızlık duyanlar var.

Bizi çekemeyenler, kıskananlar var.

Onların ekmeğine yağ sürmeye kimsenin hakkı yoktur.

Terör bir bataklıktır.

Bu bataklıktan şimdiye kadar kimse sağ salim çıkmamıştır.

Terör hiçbir şeyin çözümü değildir, olmamıştır, olmayacaktır.

Milletin evlatlarının gencecik yaşta kanını vampirlere emdirerek sorun çözeceğini sananlar gerçekten yanılıyorlar.

Böyle bir şeyde hak yok, hakikat yok.

Allah’ın rızası yok.

Biz dik duruyoruz, diklenmiyoruz.

Endülüsün fatihleri Gırnatayı, Granadayı ele geçirdiklerinde şehrin girişini muhteşem kapılar yaptılar ve kapıların üstüne “LA ĞALİBE İLLALLAH-Allah’tan başka Galip yoktur” ayetini yazdılar ve iki büklüm, başları önlerinde şehre girdiler.

Biz aynı “mazinin” “atideki” evlatlarıyız, bir ve bütünüz, aynı iman, aynı inanç, aynı gelecek felsefesinin çocuklarıyız.

Kibirlenmek yok, çünkü tekebbür ancak Allah’a yakışır.

Bakın biz bu ülkede şimdiye kadar kimsenin hayal edemediği güzel değişiklikler yaptık.

Kürtçe kursal açıldı.

Bu amaca hizmet eden radyo ve televizyonlar kurduk.

Üniversetelerde Kürtçe Enstitüler açtık.

Seçimlerde Kürtçe propoğanda yapmayı serbest bıraktık.

Ana dilde yer isimlerinin değiştirilmesinin önünü açtık.

İşkenceye sıfır tolerans tanıdık.

İşkencecilerin bir bir Mahkeme önüne çıkmasını temin ettik.

Milleti canından bezdiren OLAĞANÜSTÜ HALİ ortadan kaldırdık.

İstanbulun, Ankaranın, İzmirin, Antalyanın sokakları ne kadar güvenli ise, Diyarbakırın sanat sokağı da, benusen mahallesi de o kadar güvenlidir.

Eksikliklerimiz var, bunların farkındayız, gidermek için yoğun gayret içerisindeyiz, ama önümüzü kesiyorlar.

Öyle de olsa biz çıktığımız yoldan dönmeyeceğiz, attığımız adımlarımızı ters yüz etmeyeceğiz.

Türkiyenin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi bizim için aynı değerde, aynı kıymettedir.

Sorunları inkar etmiyouruz.

Bu ülkede red var, inkar var, asimilasyon var sözünü biz söyledik.

Bunları biz kabul ettik.

Redcileri, inkarcıları, asimilasyoncuları hoş görmüyoruz, onlara pirim vermiyoruz.

Ama bizim bu yaptıklarımızı kıskananlar var.

Yaptıklarımızı çekemeyenler var.

Hatta bunlar niye yapılıyor diye haset içerisinde olanlar var.