ŞEHRİN BU HALİNE NE DEMELİ

Haftanın dört gününü Diyarbakır’da geçirdim. Bazen yürüyerek, bazen arabayla şehrin hemen her tarafını gezdim.
Birkaç ay ara verip şehri gezince, sanki zaman tuneline girmiş oluyorsunuz.
Diyarbakır maalesef her geçen gün güç kaybediyor. Diğer bütün şehirler ilerlerken, modernleşirken, Diyarbakır geri vitese basmış gibi.
Diyarbakır sahipsiz, Diyarbakır kimsesiz/ mi?
Elazığ istikametinden şehre girilen yerlerin sağ ve solundaki ilkelliği hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değil.
Mardin kapı çıkışı, yani Mardin yolu keçi yoluna dönmüş.
Türkiye’nin hiçbir ilinde böyle bir manzara karşılaşmanızın imkanı yok.
Bundan 7-8 sene önce Türkiye’nin bazı şehirlerinde gecekondulaşma vardı.
Bu gece kondular daha ziyade varoş tabir edilen yerlerde olurdu.
Alınan tedbirlerle hiç kimse belki farkında değil ama, bu ülkede gecekondulaşma durdu.
Özellikle TOKİ’ nin bu alandaki faaliyetlerini herkes hayırla yadecektir.
Erdoğan Bayraktar’in riyasetinde TOKİ  , Ak Parti iktidarının Ak yüzü oldu.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar toplu konutun yapılması mümkün olmamıştı.
Özellikle büyük şehirlerin hemen varoşlarına yapılan gecekondular, oluşmaya başlayan modern şehirlerin bir  kara lekesi gibi duruyordu.
Erdoğan bey ve ekibi Hükümetin öncülük ettiği, Parlamentonun çıkardığı "Kentsel Dönüşüm Yasaları" uyarınca varoşları en modern şehirler haline getirdiller. Şehirler kelimesini bilerek kullandım. İşte Esenboğa yolu üzerindeki gecekonduların durumu
Ankara Esenboğa yolu üzerindeki gecekonduların yerlerine inşa edilen devasa apartmanlar gerçekten göz kamaştırıyor. Burası şimdi tam bir yeni şehir hüviyetine büründü.
Diyarbakır’dan başladık, Ankara’ya gittik, ama sözümüz bittiğinden dolayı değil.
Bir muayese yapma imkanı vermek istedim.
Şehrimizin en görkemli alanlarından birisi olma istidadındaki Elazığ girişi gerçekten tam bir felaket.
Yol güzergahı boyunca olabildiğince çirkin yapılar, gecekondular,yine insanın içini acıtan, yol ortasında sanki benim burada ne işim var dercesine duran bir üst geçit, pis su birikintileri ve çamur.
Kısık mum aydınlığında/pardon kararlığında/ ki lambalardan dışarı sızmaya çalışan "hırsız" ışıklar.
Bir görünüp bir kayboluyorlar.
Dükkanların önüne konmuş teneke kutularda yakılan meyve kasalarının dumanları yükseliyor. Bu teneke kutuların delik olan alt taraflarından , ıslak tahtalar alevlensin diye üfleyen insanlar.
Görenlerin içini karartan bir garip manzara.
Şimdi Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızdan bir istirhamımız var.
Lütfen bu alana bir el atın.
Burası için bir master imar planı uygulayın.
Türkiye’nin en önemli şehir plancılarını getirtin.  Kimsenin bozamayacağı yeni imar planları yapsınlar.
Yapılacak bu planlar sonucu ortaya çıkacak yapılar,şehrin akciğerlerine gidecek havayı kesecek yanlışlıkta olmasın.
Bu alanda en büyük deneyim sahibi kuruluş, hiç kuşkusuz TOKİ.
Erdoğan Bayraktar beyi siz de tanıyorsunuz, benim de aram çok iyi.
Çünkü şimdiye kadar bir tek müteahhit için yanına gitmedim, bir tek olumsuz imaj çizecek davranış içerisinde olmadım.

O bakımdan Sayın Başkanım,
Şehrimizin bu en büyük ayıplarıdan birisinin ortadan kaldırılması için birlikte hareket edebiliriz.
Gidelim, görüşelim.
Bu alana bir el atmalarını isteyelim.
Orası öyle.
Ya şehrin merkezinin yolları.
Yok yok böyle olmaması lazım.
Yolların bir çok yerinde arabalar  tangur tungur,langur lungur.
Seyrantepeye çıkan, Kolordu Komutanlığı merkez binasına varmadan önce yolun bir bölümüne asfalt yama yapmışlar. Evlere şenlik.
Biliyorum, davalardan, darabalardan başınızı alıyokamıyorsunuz.
Soruşturmaların biri bitip biri başlıyor. Elbette bunların içeriğini bilmediğim için fazla bir şey söylüyemiyorum.
Ama sizin geçici de olsa yurt dışına çıkışınızın engellenmesi, bana göre büyük yanlış oldu. Çünkü sizin şehrin ihtiyaçlarını gidermek için zaman zaman yurt dışına çıkmanız gerekiyor. Avrupa Birliğinin projeler bazında verdiği krediler var,hibe yardımlar var.
Bundan böyle söz konusu projeleri  nasıl takip edeceksiniz, şehrin ihtiyaçlarını karşılamak için hangi taşa başınızı vuracaksınız? Hani diyorlar ya, zor dostum , zor.
Bu hay huy içerisinde şehrin yolu idi, suyu idi,gecekondusu, akşam kalktısı idi, igilinmeniz gerçekten zor.
Ama siz zaten zoru başarmaya talip olmadınız mı?
Ha  birde şurdan burdan ölüm tehdidi geliyormuş.
Hasbunallah ve ni’mel vekil.
Ne zalim bir dünya ile karşı karşıyayız.
Ne onulmaz yaralar başımızda.
Ama siz elinizi yukarıya kaldırarak
"Bana Hak(Allah) ve Halk yeter" dediniz ya.
İçlerine kan oturdu.
Nimel mevla ve nimennasir.
Ne güzel Mevla, ne güzel yardımcı.
Ötesi boş.