ŞEMDİNLİ’NİN DE SES KAYITLARI ÇIKAR BİR GÜN

USAK Başkanı Sedat Laçiner "Bugün ne gerilim yaşıyorsak, Şemdinli ve Ferhat Sarıkaya olayının üstünün örtülmesinedn ötürüdür" diyor.
Aslında Sayın Laçiner "zannediyorum" "DEVLETİN RUNİTİN DIŞINA ÇIKMASI KADAR TEHLİKELİ,ZARARLI BİR ŞEY OLAMAZ" diyor.
Rutinin dışına çıkma sözünün sahibini sanıyorum hatırladınız.
Cumhurbaşkanlığı döneminde Demirel ülkede olan biten "KANUNSUZLUKLARI"  bu cümle ile özetlemişti.
Türkiye kadar çok kanun yapan, sabahtan akşama bir günde, ülkede yaşayan insanların nasıl hareket edeceğini hükme bağlayan bir başka ülkeyi dünyada görmeniz mümkün değil.
Ama ona rağmen yeri geldiğinde "Devletin" rutin dışına çıkabileceğini kendi Cumhurbaşkanı ağzından işitmesi, iç yapımızı, dinamiklerimizin neye bağlı olduğunu anlamak bakımından çok öğretici olmuştu.
Zaten onca kanuna, nizamnameye, tüzük ve dahi yönetmeliğe, ayrıcada "AMİRİMİN" BUYRUĞUNA rağmen rutin dışına çıkmak, nasıl bir paranoyak hal içerisinde bulundğumuzu çok güzel izah ediyor.
ZATEN BU ÜLKEDE, RUTİNİN İÇİNDE OLAN NE VAR Kİ?
Yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar,adam kayırmalar, adam sendecilikler,yalanlar, dolanlar, yüzdelik hesaplarla verilen ihaleler,devletin bizatihi içinde olduğu katliamlar,haksızlıklar, üst örtmeler, alt kapatmalar,ihanetler, adamına göre verilen hükümler,Gatakulliler, katakulliler, birçok vatan evladını Askerlik hizmeti sırasında sırtından vurmalar, milletin ar ,haya , namusunu zimamlarına tevdi ettiği Askeri Kurumun en üst seviyesinde görev yapanların darbe girişimleri, light muhtıraları,kafesleri,balyozlarını "RUTİN" in neresine koyacağız ?
Devlet denilen aygıt bu şekilde mi idare edilir?
Bu devletin "milletinin" yaşadığı illetten kurtuluşunun bir çaresi var mı?
1993 yılında Batman Valisi olan Salih Şarman, ilde Devlet yönetiminin Rutin tarzda gitmeyeceğine karar vermiş, Rutinin dışına nasıl çıkarım diye hesap yapmaya başlamış.Batman Özel Harekat Karma Birliği kurmaya karar vermiş.
Konuyu dönemin Olağanüstü Hal Bölge Valisine sormuş, o da bu durum beni aşar, Başbakan Tansu Çillere ilet demiş.
Başbakana sorulmuş, o da Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’e iletmiş.
Çin’den silahlar, patlayıcılar getirilmiş. Korucu(tabii ne kadarı) Asker, Polis üçlemesi işe koyulmuş. Terör ile!!! mücadele başlatılmış. Rutinin dışına çıkılmış, ama başarı sağlanamamış.
Bu arada,Rutin dışına çıkılarak alınan silahlar kaybolunca, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "Böyle şeyler olur,Devlet zaman zaman rutinin dışına çıkar" demiş.
Devlet devlet olmaktan çıkıp, aşiret düzenine salavat okutacak hale gelince:
Şemdinlide katliam  olur,
Ergenekon olur,Ayışığı olur,Sarıkız olur, Kafes olur, Balyoz olur.
Hakkari Uzundere/Hantepe’de ellerimizle döşediğimiz mayınlara Askerlerimizi sürmek olur,
"açılım" için Sayın Başbakan ile Ahmet Türk’ün yapacağı toplantıya kan bulaştırmak olur.
Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Kılınç, 27 Mayıs 2009 günü meydana gelen patlama ile ilgili olorak, patlamanın tatbikatını olay yerine gitmeden masa başında düzenledik.
Olay yeri inceleme ekibi de raporunu masa başında hazırladı.
Olay yerine gitse idik, mayını TSK nın döşediğini tespit ederdik,bize verilen talimat doğrultusunda suçu terör örgütüne yükledik.
İbrahim Çavuş, 11 mayıs 2009 da Çukurca’da mayına basarak şehit düşen Jandarma Er Lokman Tekin için de olay yerine gitmeden ropar hazırlandığını söylemiş. Bu mayında TSK nınmış.
Ve İBRAHİM ÇAVUŞ Çukurca’da görev yapıtğı sırada 85 tahkikat yaptığını, bu olayların çoğunun Jandarmanın koyduğu mayınlardan oluştuğunu söylemiş.
Gelişmeler öyle bir hal aldı ki,
ARTIK BU MİLLET MAYINA BASARAK "ŞEHİT" OLMA OLAYLARINA, İNANILMASI İMKANSIZ HASSASİYETLE BAKMAKTA VE BUNDAN BÖYLE "TERÖRİSTLERCE DÖŞENEN MAYINA BASAN ŞU KADAR ŞEHİT VERDİK" HABERLERİNE İHTİYATLA YAKLAŞMAKTADIR.
İbrahim Çavuş, Çukurca’da 85 mayına basarak şehit verme olayının müsebbinin Askerler olduğunu açıkça söylüyor.
Siz Asker Ailesi olsanız "oğlunuz mayına basarak şehit oldu" haberine bundan böyle "vatan milet sağolsun" mu dersiniz, yoksa bu işin peşini bırakmam mümkün değil, SAVCILIK İŞE EL KOYSUN , ARAŞTIRILSIN MI DERSİNİZ?Bunlar nasıl işler?
Şimdi işin hukuki yönüne dönelim. Hantepede şehit düşen 7 Askerin soruşturması ile ilgili olarak,
Savcılığın yaptığı soruşturma sonrasında, olayın hizmet kusuru nedeniyle,taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet verme  olarak değerlendirilmiş ve dosya Askeri Savcılığa gönderilmiş.
Ben işte bunun için biz Hukuk Devleti değiliz, Aşiret Devletinin bile kurallarını uygulamıyoruz diyorum.
7 Askerin mayın tarlasına sürülmesi olayının hemen akabinde, terör örgütünün döşediği mayına basan 7 erimiz şehit oldu açıklaması yapılmasa,güvenlik gerekçesi ile ordu yetkililerinin döşediği mayına askerlerin bastığı kabul edilse, taksirle adam öldürme olayının meydana geldiğini kabul ederdik.
Ama sen askerleri ölüm tarlasına sür, ardından örgüt yaptı açıklaması ile işin içinden sıyrılmaya bak. Ses kaydı ortaya çıkınca da paçayı sıyırmanın yollarını ara.
Acaba diyorum, dosyayı inceleyen Sayın Savcı, olay yerine gittimi? Yol güzergahını inceledi mi? Mayın döşenin yerin Askerlerin geçiş yolu mu, değil mi,baktı mı? GÜZERGAHTAN SAPARAK MAYINLI TARLAYA GİRMENİN SEBEBİNİN NE OLDUĞUNU ARAŞTIRDI MI?
Suçun vasfı konusunda bir değerlendirme yapabilmek için,sadece araziye döşenen mayınların MKE yapımı olduğunu ortaya çıkarmak yetmez. Bu incelemelerin yapılması şart değil mi?
Ha bir de şu var.
Hangi baba arazisinin çevresine döşediği mayınları çocuklarından gizler?
Hini hacette patlatılmaya hazır kim bilir daha ne kadar bomba var.
Evladı Askerde olan ana babalar,korkunuz  bir değil ki?