ŞERPA

Emekli Tümgeneral İlker Güven 2002 yılında Sunahanım Güven isimli bir bayan ile evleniyor. 6 yıl evli kaldıktan sonra İlker Bey boşanma kararı alıyor. Dava dilekçesinde davalı eşinin "şeref ve haysiyetini zedeleyici davranışlarda bulunduğu, erkeklik gururunu ayaklar altına aldığı"iddialarını ileri sürüyor.
Hukukta bu nitelemeler "beylik laflar" olsun diye ileri sürülmez. Hele Tümgeneral rütbesine kadar yükselmiş ve bu rütbeden emekli olmuş birisi böyle iddialarda bulunuyor ise, elbette bunları delillendirecek bilgi ve belgeler elinde olmalıdır.
Şeref ve Haysiyetin zedelenmesine sebep olacak davranışlar nelerdir,
Erkeklik gururunun ayaklar alıtna alınmasını gerektiren eylemlere, Sunahanım Güven evlilik birliğininin devamı sırasında hangi eylemleri ile sebebiyet verdi, neler yaptı, davacı taraf iddiasını ispat için ne tür belge, bilgi ve tanık beyanlarını dosyaya sundu, bunları şimdilik bilmiyoruz. Ama boşanma davası devam ederken, bu hanımın gemi azıya aldığını,basına çarşaf çarşaf yansıyan, Emniyet kayıtlarına intikal eden bilgi ve ifadelerden çok net anlıyoruz.
İlker bey istihbaratçı kimliğini de kullanarak 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Esenboğa Havalimanı Polisine eşinin eski Turizm Bakanı Orhan Birgit’in eşiymiş gibi davrandığını ve "birgit" soysimini kullanarak VIP salonlarından yararlandığını ileri sürüyor. Aynı gün Orhan Birgit ile Sunahanım Güven İstanbul’dan Esenboğa havaalanına iniş yapıyorlar ve VİP salonunda çıkmak üzere iken,İlker bey "yakalayın bu kadını, sahte kimlik  ve bir başkasına ait soyismini kullanıyor" diye bağırıyor. Olan oluyor. Taraflar biribirlerinin ne şerefsizliklerini ve haysiyetsizliklerini bırakıyor.
Sunahanım Güven’in biletine bakıldığında "Birgit" soyisminin yazdığı görülüyor. Orhan bey,olanlardan hiç etkilenmemiş bir vaziyette salonu terkedip yoluna koyuluyor. Yani aşkına sahip çıkmıyor.
Sunahanım Güven , 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle bir kuruluşun kendilerine bilet aldığını, bilette soyismin nasıl yazıldığına bakmadan Uçağa bindiğini söylüyor.Sayın Güven bunları hiç uçağa binmeyen kişiler için söylemiş oluyor. Zira uçağa binen herkes gayet iyi bilir ki, hostesler biletinizi özellikle soyisminize bakarak tanzim ederler.
Ve tabii ondan sonra bizi bin bir türlü "tarraka"ya getirecek açıklamarı ardı arkasına yapıyor.
Sunahanım Birgit/öf işte Güven/ eşinin kendisine açtığı boşanma davasında ileri sürdüğü "Haysiyetsizce hayat sürmek, erkeklik gurununun ayaklar altına alınmasına sebebiyet verecek davranışlar içerisine girmek" isnatlarını bu son eylemi ile altın tepsi içerisinde İlker Güven’e ikram etti.
Sunahanım Güven/veya Birgit/ bu konularda tam bir Şerpa.
Şerpalık biliyorsunuz son bir iki haftada gündemimize girdi.
Şerpalar ülkelerini,muhattap ülkelerle yapılacak ikili görüşmeler öncesinde planlar yapmak, görüşmelerin alt yapısını oluşturmak için proğramlar düzenlemek ile görevli önemli diplomatlar.
Sunahanım Güven’i  ben biraz bu Şerpalara benzettim.
Orhan Birgit ile ilişkisi ortaya çıkıp, boşanma davasında kendisine isnat edilen suçlamaların geçerlik kazanacağını,İlker Güven’den almayı planladığı paraların hebaen mensura olduğunu  anlayınca;Şerpalığa başladı.
Davalı eş/İlker Güven için söylüyor/ Tarikat mensubu.
Günde beş vakit namaz kılar.
Cuma namazına gider.
Tarikat toplantılarına katılır, zikir yapar.
Devletin/Askerin/ Gizli bilgilerini para karşılığında satar.
Bu bilgiler Samsonite bir çantada saklı idi, bir gün çanta yere düştü belgeler saçıldı. Biz bunları topladık, bir ikisini gizlice ele geçirdim ve Komutanların özel hayatları ile ilgili bu belgeleri emekli paşalara verdim.
Bu belgeleri aynı zamanda Genelkurmay Başkanlığına da ilettim. Fotokopileri elimde, isterlerse gider tekrar beyanda bulunurum.
Bu belgeleri satarken her defasında 20-25 bin dolar para alıyordu.
Kadıköy DİVAN PUB da bu belgeleri özel hastahane sahibine satıyordu. Ara sıra 100 bin dolar, 200 bin dolar ekstreler de istediği oluyordu.
5 Milyon Dolar paramız evimizde bir çantada duruyordu.
Tarikat mensupları aslında O’nu Cumhurbaşkanlığına hazırlıyorlardı.
Şu anda ABD de yaşayan tarikat lideri ile görüştürmeye götüreceklerdi.
İnsanın "ŞERPA" lık yönü olmaz ise, bu kadar bilgiye ulaşması aslında mümkün değil.
Ben o nedenle makalemin başlığını Sunahanım Güven/Birgit/ i çağrıştırsın diye Şerpa koydum.
Suhananım Şerpa olmasına Şerpa da, ama iyi bir Şerpa değil.
Çünkü , o bahsettiği gurubun "TARİKAT" yönü yoktur.
Onların tarikat yönü olmadığı için zikir ayinleri vesaire gibi ritüellere rastlamanız imkansızdır.
Türkiye’de ve dünyada aktif olarak 35-40 yıldan beri kendi çizdikleri yolda "hizmet" ediyorlar.
İlim,fen, teknik konulardaki çalışmaları müsellem.
Bilim Olimpiyatlarına katılıyorlar,dereceler alıyorlar,genelde birincilikleri paylaşıyorlar.
Türkçe olimpiyatlarında yaşananlar dillere destan hale geldi. Bu proğramlarda Afrika’nın en geri kalmış ülkesindeki bir genç,ABD li veya Japon bir gençle karşı karşıya geldiğinde, öylesine bir birlerine sarılıyorlar ki, 40 yıl, 50 yıl ayrı kalmış kardeşlerin havası esiyor aralarında. Görüntüler bunlar. Onlara bu duyguyu aşılayan nedir? Ellerinde tespihleri,başlarındaki takke mi? Var mı böyle bir şey.
Eğer Şerpa’nın dediği gibi bunlar tarikat olsa idi, bu tür görüntüler değilde, tarikat ayini sırasında yaşananlar yansırdı karelere.
Sunahanım Güven diplomasiyi/Şerpalığı/ öğrenmiş , ama aklı ile değil, kadın hissiyatıyla.
Üç kuruşluk menfaat için değer mi?