SESLERİN YÜKSEK ÇIKIŞININ İKİ SEBEBİ
Dün de yazdım, Taksim Gezi Parkı olarak bilinen alanın olduğu yerde daha önce yıkılan topçu kışlasının aynı ile yapılacağı konusunda haberler çıktığında ve bu kışlanın maketi insanlara gösterildiğinde hemen hemen hiç kimseden itiraz sesi çıkmamıştı. Ne zaman ki, oraya yapılacak kışlanın AVM ye dönüştürüleceği haberi yayınlanınca, kızılca kıyamet işte ondan sonra koptu.
Kimi değerlendirmeleri okuduğumda, bu girişime sağdan, soldan çok kimsenin, hatta Ak Partililerin de karşı çıktığını öğreniyorum. Demek ki, bu konuda bir kamuoyu araştırması yapılacak olur ise, meselenin aydınlanacağını ve insanların itirazının neye olduğunu anlama imkanı buluruz.
Niye Topçu Kışlasının aynı ile yapılacağı söylendiği zaman kamuoyuna yansımayan itiraz sesleri, AVM yapılacak denildiğinde bu kadar yüksek çıkmaya başladı?
Olay şu.
Tarih boyunca meydana gelmiş bütün kargaşa ve ihtilallerin üç temel nedeni vardır:
Biri; Sen çalış ben yiyeyim,
İkincisi; Ben toksam sen açlıktan ölmüşsün bana ne.
Üçüncüsü; haklıyım çünkü güçlüyüm!
Hz.Ömer Efendimiz Hutbeye çıktı, İki parçadan ibaret yeni elbisesini de giymişti. Arka saflarda oturan bir sahabi ayağa kalktı “Vallahi Ya Ömer Seni dinlemeyeceğim” dedi.
Herkes şaşırmış ve kendi halinde bu sahabinin neden böyle bir şey söylediğini anlamamışlardı.
Cemaat hep birden Hz.Ömere dönmüş ve onun ne cevap vereceğine intizar etmişlerdi.
Hz.Ömer şahsın ismini vererek, neden kendisini dinlemek istemediğini sordu.
“Çünkü Ganimet malları dağıtıldı ve insanlara birer parça düşen kumaştan senin üzerinde iki tane var, bunun sebebini açıklamadıkça, seni dinlemeyeceğim” dedi sahabi.
Hz.Ömer şahsa döndü ve “şu üzerinde gördüğünüz iki parçadan ibaret elbisenin bir parçası bana düşen ganimet malı, diğer parçası da oğlum Abdullah’a düşen ganimet malıdır, oğlum, baba bu bir parça kumaştan doğru bir şey çıkmaz, bunu da sen al, kendine bir elbise yap, mü’minlerin emirine şu anda üzerinde bulunan kıyafetle halkın huzuruna çıkmak yakışmıyor dedi, ben de aldım kendime bu elbiseyi yaptım, işte oğlum Abdullah aranızda, ona sorun” dedi.
Abdullah Mescidde ayağa kalktı, Vallahi babam doğru söylüyor, üzerinde gördüğünüz o ikinci parça kumaş bana kalan ganimet malıdır, ben babama hibe ettim dedi.
Bunun üzerine o zayıf sahabi ayağa kalktı, konuş ya Ömer, şimdi seni sonuna kadar dinleyeceğim dedi.
Hz.Ebubekir halife seçilince aynen şunları söylemişti. “Ey insanlar, ben sizin en iyiniz olmamakla beraber sizin üzerinize yönetici seçildim. Şimdi ben iyi davranırsam bana yardım ediniz, kötü davranırsam beni düzeltiniz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. İçinizde zayıf olanınız, Allah’ın izniyle hakkını kendisine iade edinceye kadar yanımda güçlüdür. İçinizde kuvvetli olanınız da Allah’ın izniyle üzerinde bulunan bir hakkı alıp hak sahibine verinceye kadar yanımda zayıftır. Allah yolunda cihadı bırakan bir toplumu Allah aşağılatır, fuhşun yaygınlaştığı topluma Allah genel bela verir. Ben Allah’a ve Elçisi’ne itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz. Ben Allah’a ve Elçisi’ne isyan edersem, bana itaat etmeniz gerekmez. Namaza kalkınız, Allah size acısın.”
Ali Ağaoğluna Halk Bankasının ve Vakıflar Bankasının vermiş olduğu krediler bana da verilsin, gidip Topçu Kışlasını inşa edeyim, sonra Alışveriş Merkezi olarak yap işlet devret modeli ile 49 yıllığına kullanayım, yedi sülalem yararlansın, yararlansın ne kelime abad olsunlar, bunun ne zor tarafı var diyen milyonlarca insan var bu ülkede.
Yakın çevre bu olup biteni, konuşulanları anlatmıyor. Hani tabir caiz ise o yakın çevre araya kimsenin girmesini istemiyor.
Seslerin yüksek çıkışının sebebini bir burada, bir de Suriye olaylarında Sayın Başbakanı yanlış bilgilendirenlerde aramak lazım.
Tabii dumanlı havayı seven kurtlar, Ergenekoncular, Türkiye’nin savaştan sıyrılıp barışa yönelmesi ile birlikte ülkede yaşanan o müthiş sinerjiyi kıskananlar ve yeniden başımızın belaya girmesini dört gözle bekleyen uluslar arası entellijans kuruluşları, CİA’Sİ, MOSSAD’I, KGB’Sİ, MUHABERATI, hepsi, ama hepsi işin içerisinde olabilir.
Bir yer batak hale geldiğinde, sivrisinekler tabii ki üşüşür.