SEVGİLİ HÜSEYİN BARACK(BURAK) OBAMA
Gel bu sevdadan vazgeç. Afganistan’a onbinlerce askeri gönderme. Sadece kendi askerlerini degil, müttefikin olan ülkelerin askerlerinin de canına kıyma. Bu bir çıkmaz yoldur.
Irak’ta olduğu gibi Afganistan’da da mağlup olacaksınız. Bunun başka yolu yok.
Artık yılını unuttum. 2005 mi, 2006 mı bilmiyorum. ABD nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı John.F.Custander(İnşaallah doğru yazmışımdır) beni büyükelçiliğe davet etmiş, görüşmek istediğini söylemiş. Sekreterim,efendim sizden cevap bekliyorlar, ne diyorsunuz diye sordu? Boşver Nurten Hanım , bunlar laf anlamaz insanlar, gidip de bugüne kadar söylediklerimden başka ne diyeceğim ki, dedim
Batılılar işlerini hep sağlam kazığa bağlamak isterler.
Bir hafta içerisinde aramalarını ikiye, üçe çıkarınca, birkaç duyarlı arkadaşım ile istişare ettim, gider isem , bugüne kadar ortadoğu ve dünya politikaları ile ilgili olarak ifade ettiğim görüşlerimi tekrar edeceğim dedim.
Resul Tosun bey git , konuş, ama üslubun yumuşak olsun dedi.
İstenen saatte gittim, oooo ortalık yabancı misyon şefleri ile dolu.
Herkes yabancı, bir ben yerliyim.
Elçilik görevlileri beni bir karşıladılar ki, sormayın, kendimi Başbakan gibi hissettim. Hafiften kendimi ve olan biteni gırgıra almaz isem, çok sıkılacağım dedim.
John F.Cunstander hemen yanıma geldi, Irak olayı ile ilgili basına yansıyan görüşlerim konusunda beni iyice baskıya almaya çalıştı. Anladım, adam kendi mekanında çomarsız köyün, kavalsız çobanı gibi, peşin peşin bana tahakküm etmek istiyor.
Bende bunu yutacak göz var mı?
Sevgili John, hiç oraya buraya kendini atma , bana sadece "sizin Irak’a girişinizin sebebi Saddamın nükleer silahlar üretmesi idi. İddianız bu idi. Peki bugüne kadar bu konuda bırakın nükleer silahlar, buna yönelik çalışma yapılan bir yeri buldunuz mu? olay budur dedim. Dünya milletleri sizin bu oyununuzu yutmadı. Biz Türkiye insanları olarak zaten o’nun(saddam) böyle bir gücü olmadığını biliyorduk, sadece O, iktidarını sürdürmek için, hava basıp duruyordu.Aslında siz de aynı bilinçte olmanıza rağmen, İran’dan sonra Irak’ı da kaybetme tehlikesi içerisine girdiğinizi düşündüğünüzden, boşu boşuna Irak’a saldırdınız ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldunuz. Bu saldırınızın esas amacı stratejikti ve petrole yönelikti. Bak kardeşim benim size tavsiyem, çekin buralardan gidin, ne kadar erken giderseniz, o kadar kazançlı çıkarsınız, ama ne kadar geç giderseniz, o kadar zararlı olursunuz, zaten ne zaman giderseniz, gidin, başta Irak olmak üzere bütün bölge insanı sizi mağlup ilan edecek , dedim.
Büyükelçi Eric Edelman’da etrafımızda dönüp duruyor, birkaç kez bizi yokladı. Sonra hep birlikte yemeğe geçelim dedi.
Ama bizim hararetli tartışmamız, yan tarafta sürdüğünden, Edelman’ın işareti ile yemeğimiz özel alana taşındı. Biz burada sanki John ile aile sohbetine koyulduk.
Yemeğim bitiminde Film gösterisine davet edildik. Bu kadar bana yeter dedim ve izin isteyip ayrıldım.
Ayrılır iken John’a "bakın bizim ABD halkı ile en küçük bir sıkıntımız olamaz. Onların da yüzde 99 halinde , vaktinde geçim mücadelesi veren insanlar.
Ama orada NEOCON’lar denilen bir gurup var, işleri güçleri, İslam Ülkelerini dize getirmek. Bu oyuna alet olmayın, korkmayın kimse petrolü yutmaz, dedim.
Neyse esas konumuza dönelim.
Push gitti yerine Hüseyin Barack Obama geldi.
Biz şimdiye kadar ona, hem zenci olması, hem İslami kökenden gelmesi sebebiyle çok kredi
açtık. Çünkü O da ABD de kendi toplumuna reva görülenleri bizzat bilen ve yaşayanlardan olduğundan, mütekebbirlerin, cebbarların tavrından rahatsız olmuştur ve itilmişliğin, kakılmışlığın ne anlama geldiğini biliyordur diye düşündük.
Hakikaten gelir gelmez 2011 yılına kadar Irak’tan bütün ABD askerlerinin çekileceğine karar vermesi, Guantanomo hapishanesinin bütünü ile kapatılması için adımlar atması,bir ümit yarattı hepimizde.
Ama nasıl Türkiye denildiğinde dışarıda ilk akla gelen Ordusu ise, ABD denilince de hepimizde ilk çağrışımı PENTAGON yapıyor. Zaten Türkiye’ye boşu boşuna küçük Amerika dememişler.
İşte bu Pentagonun kerameti kendinden menkul stratejistleri, şimdi Obama’ya verdikleri akılla, Afganistan’a yeni askerler göndermesini tavsiye etmişler. O da bu isteği 30 bin askeri, 100 bine çıkarmaya karar vererek karşılamış. Hatta Türkiye’den bile muharip asker istiyormuş.
Sevgili Obama, Vallahi bu iş yanlış, billahi yanlış.
Peygamberimiz Hz.Muhammed Sellallahu aleyhi ve Sellem diyor ki, bir insan bir delikten iki kere ısırılmaz. Yani bir delikten çıkan yılan bir kere sizi sokmuş ise, o deliğe bir daha yanaşmayın.
Bakınız siz Vietnam’da büyük bir mağlubiyete uğradınız.
Ne kadar çok Asker gönderdi iseniz, kaybınız o kadar çok oldu.
ÇÜNKÜ NE KADAR ÇOK ASKER , O KADAR ÇOK HEDEF, değil mi?
Durum Afganistan’da Vietnamdan daha kötü olacaktır.
Michael(Mikail-bir Melek ismidir) Moore Obama’ya diyor ki, Sovyet Generalleri 30 yıl önce Afganistan’ı işgal ettiler, ama SSCB nin tabutunun son çivisinin çakıldığı yer Afganistan oldu. Afganistan İmparatorlukların mezarıdır, eğer inanmıyorsun İngilizleri ara. Sana Cengiz Han’ın telefon numarasını da verirdim, ama kaybettim.Gorbaçov’un numarası var. 41 22 789 1662, eminim sana yapmak istediğin tarihi hata ile ilgili önemli şeyler söyleyecektir. Afganistan da binlerce insanın hayatını kurtarmak ve vaatlerini yerine getirmek için hala şansın var.Yeter artık. Genç Amerikalıların ve Afgan sivillerin hayatı için, başkanlığın, beslediğimiz umut için, Allah rızası için dur artık.Hala umudumuz var.Top artık sende.Hala Annenin Çocuğu Olabilirsin" demiş.
Senin ismin Hüseyin, Peygamberin torununun ismi.Sana bu tavsiyelerde bulunan kişinin ismi Mikail,yani bir melek ismi.
Allah aşkına,
Lillah aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Muhammed,İsa aşkına,
Vazgeç bu sevdadan.
Afganistan’a Demokrasi gelecekmiş, hak hukuk gelecekmiş. Bunlar laf.
Afganları kendi haline bırak. Onlar kendilerine bir yol bulurlar.
Sen al askerlerini geri dön.
Yeni ölümlere sebebiyet verme.
Selefinin günahlarına ortak olma.