SOL PARTİLER TÜRKİYE’DEN VE DÜNYADAN KOPUK OLUNCA
Türkiye demokrasisinin en büyük sorunu sağ ve muhafazakar partilerin, ya alternatifinin görünür sürede olmaması veya iktidardaki sağ partinin yıpranması halinde gitmesi söz konusu olduğuda, yine bir sağ partinin iktidara gelme ihtimaline kilitlenmiş olmasıdır.
Türkiye’de sağ veya muhafazakar kesim elbette çoğunluğu oluşturuyor. Onlar sol kesimlerin iktidara gelme ihtimalini sıfırlıyan politikalar izlediğinde, ya düşünsel olarak veya geleneksel olarak SOL partilere oy verenlerin hayal kırılığı süreklilik kazanıyor.
Bunun en büyük örneğini şimdiye kadar bir benzeri olmayan Ak Parti oluşturdu.
Ak Parti , küstürmeden, kızdırmadan, hatta onların pastalarını daha da büyütmelerine gerekli imkanı vererek İş Alemini sürekli olarak yanında tutabildi. Ama iş alemi büyüsün, semirsin, işçilerin sosyal haklarını kendi bildikleri gibi düzenlesin yanlışına düşülmedi.
Bakınız herkes unutuyor, ama,
Eskiden işlerinden çıkarılan işçiler, haksız olarak çıkarıldıklarını düşündüklerinde, iş Mahkemesine müracaat ederek, kıdem, ihbar, dini ve milli bayram günlerindeki çalışmalarının karşılığını istiyebiliyorlardı. Tabii ispat edebilirlerse…
Haksız çıkarılmadan ötürü işe dönüş için bir dava açma hakları yoktu.
59.Erdoğan Hükemeti zamanında bu imkan sağlandı. Haksız işten çıkarılmalardan ötürü işe dönüş kararı verilmesinin,İş Mahkemelerinden istenebileceği hükme bağlandı. İş verenin Mahkeme hükmüne rağmen işçiyi işe almamasının 1 yıla kadar uzayan işçi maaşını tazminat olarak ödemesi kanuni hüküm haline getirildi.
İşçiler önceleri sadece SSK hastahanelerinden yarararlanabilirlerdi.
Bu hastahaneler hiçbir zaman teknolojik gelişmelere ayak uyduramadığından, ileri teknik ve araştırma isteyen konularda, hastalarına gerekli hizmeti veremezdi. Düşünün bir kere. İşçi bir hastanın Üniversite veya araştırma hastahanesine sevki söz konusu, o hastahane de yanı başında. Ama gerekli hizmeti bin bir türlü engeli aşmadan almak mümkün olmazdı. Git kendi hastahanende öl denilirdi.
Şimdi bütün Üniversite hastahaneleri, bütün özel hastahaneler, işçinin hizmetindedir.
Sosyal herhangi bir güvencesi olmayan acil bir hastayı şimdi kimse kapısından çeviremez. Onun gerekli tedavisini yapmak, ardından masrafını sosyal dayanışma ve yardımlaşma kurumundan istemek durumundadır.
Bugün ülkemizde SAĞLIK KONUSUNDA GÜVENCESİZ HİÇBİR VATANDAŞIMIZ kalmamıştır.
Milyonlarca insanımız Yeşil Kart uygulamasından yararlanmaya devam ediyor.
SGK da yapılan düzenleme ile işverenler yanlarında çalıştırdıkları işçilerin işsiz kalmaları halinde, işsizlik fonuna her ay belirli bir kaynağı vermek zorundadır. Devlet de buna dahildir.
ŞU ANDA İŞSİZLİK FONUNDA 14 Katrliyon/MİLYAR/ TL BİR PARA VAR.
Devlet bu kaynaktan işsiz kalan vatandaşlarına en az 6 ay süreli olarak maaş bağlıyor.
Ak Partinin en önemli projelerinden birisi de TOPLU KONUT İDARESİNİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR OLDU.
İnsan zihni nisyan ile malül, olan biteni çok çabuk unutuyor.
TOPLU KONUT İDARESİNİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR SOSYAL BİR ÇALIŞMANIN ÖTESİNDE TARİHİ NİTELİK TAŞIMAKTADIR.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde KONUT SORUNUNUN çözümü için, bu oranda bir faaliyet gösterilmemişti.
Emlak Bankasının çalışmaları vardı, ama Banka bu konuda yeterli başarıyı gösteremedi.
Erdoğan Bayraktar beyin başkanlığındaki TOKİ İDARESİ, SOSYAL BİR SORUNUN ÇÖZÜMÜ YANINDA, TARİHSEL AÇIDAN TÜRK İNSANININ ŞEHİRLEŞMESİNE,MEDENİ HAYATIN İMKANLARINDAN YARARLANMASINA inanılması güç bir katkı sağladı.
Bu alandaki başarı sayesinde Türkiye’de KONUT SAHİBİ OLMAK HAYALİ BİR MESELE olmaktan çıktı. Herkesin aylık sigara parasını kesmesi halinde konut sahibi olabileceği görüldü.
Aslında Sayın Başbakan bu alanda her türlü spekülasyonun önlenmesi ve TOKİ İDARESİNİN şu veya bu Bakanın etkisine maruz kalmaması için, idareyi doğrudan doğruya kendisine bağlamakla, Erdoğan Bayraktar beyin başarısının katlanmasına vesile oldu.
TOKİ İDARESİ TÜRK İNSANININ "DÜNYADA MEKAN, AHİRETTE İMAN" DERUNİ SÖYLEMİNİN MEKAN KISMINI HALLETMİŞTİR. BU İDAREYE DEĞİŞİK ELLER DOKUNMAZ VE ELİNDEKİ PARAYA GÖZ DİKMEZ İSE, ÜLKEDE KONUT EDİNMEK SORUN OLMAKTAN EBEDİYYEN ÇIKMIŞTIR.
Ak Parti iktidarında İkili yolların genel anlamda bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılması ve ana güzergah yollarının tamamamen ikili hale gelmesi.
Köy yollarının asfalta kavuşması,
Susuz köy kalmaması( ki Diyarbakır ilinde 1200 yerleşim biriminde su yoktu, bunlar suya kavuşturuldu), köy evlerinde suyun akar hale gelmesi,
Sağlık ocağı veya Hastahanesi olmayan ilçe ve beldenin kalmaması,
Asgari ücretin geçmişe göre 5 kat artış göstermesi, Sosyal Politikalardaki büyük başarıyı gösteriyor.
Yani SOL PARTİLERİN YAPMASI GEREKEN İŞLERİN AYNI ZAMANDA SAĞ,MUHAFAZAKAR BİR PARTİ TARAFINDAN YAPILMASI, SOL SEÇMENLERDE GERÇEK BİR HAYAL KIRIKLIĞI YARATIYOR ve bir gün iktidara gelme arzusunu nerede ise temelinden yok ediyor.
Ama ben bunun bir şekilde aşılması gerektiğini düşünüyorum.
Bakınız Newyork Times Gazetesinden önemli yazar Stephan Kinzer "Demokrasi için vazgeçilmez olan yapıcı ve alternatif bir muhalefeti oluşturmaktır. Baykal son 10 yılda Türkiye’nin modernleşmesini engellemek ve ülkenin medeni hayat yaşamasına mani olan ordu tekelindeki seçkinlerin vesayetini sürdürmek için herkesten fazla gayret gösterdi. Baykal’ın görevden ayrılması ile birlikte derin devlet olarak anılan ve ülkedeki sosyal ayrışımları derinleştirmek için şiddet kullanan guruplar ile Kürt ayrılıkçılarının şiddete başvuran kesiminin yeniden eylemlerine hız vereceğinden ciddi biçimde endişe ediyorum" diyor.
Sol veya sosyalist partiler yukarıda yazmaya çalıştığımız işlere ağırlık verir,hangi işin, daha güzel,yapılabileceğini kendine dert edinirse,
Hak ve özgürlüklerin daha kamil seviyeye getirileceğine dair projeler üretirse,
Demokrsiye zarar verdiğinde büyük çoğunluğun zerre kadar şüphe etmediği Ergenokon gibi oluşumları desteklemekten vazgeçerse,
Huzur ve refahın yaygınlaştırılması için sahibi olduğu önerileri ardı arkasına sıralarsa, iktidarlara alternatif oluşturabilir.
Ama görüyorsunuz işte, onların elebaşı nelerle uğraşıyor.
Karşı tarafa İspat Hakkı tanısın tanımasın, BAŞI İKİNCİ BİR KASET VEYA BİLGİ İLE DERTTE.
Türkiye’den ve dünyadan kopukluklarının ana sebebi, halktan uzaklaşmaları, seçkinci zümrelerin ekmeğini yağlamak için var güçleri ile çalışmaları ve bencillikleridir.
Başlarına gelen bu olaylar, SAMİMİYETLERİNİ, yeniden test etmelerini zorunlu kılıyor.