SORULAR CEVAPLAR(2)
Soru: İran’ın nükleer çalışmalarına ilişkin olarak dünyanın aldığı olumsuz tavra Türkiye katıldı mı?
Cevap: Hayır Türkiye böyle bir şeye katılmadı. Hemen her zeminde, özellikle BM ler Güvenlik Konseyinde, İran’ın nükleer enerjiye ulaşmada hakkı bulunduğunu savundu. Batılıların büyük baskısına rağmen İran’ın yaptığı bu çalışmalardan ötürü kınanmasına yönelik olarak alınmak istenen karara karşı çıktı.
Soru: İran Türkiyenin bu jestini karşılıksız mı bıraktı.
Cevap:Hayır İran Türkiye’nin bu jestini karşılıksız bırakmadı, nükleer çalışmaları ile ilgili olarak Batı ülkeleri ile yapılacak toplantıların Türkiye’nin başkanlığında ve Türkiye’de yapılmasını şart koştu. Hatta bu toplantıların bir ikisi İstanbul ilinde gerçekleştirildi. İran üretmiş olduğu yarı zenginleştirilmiş Uranyumu Türkiye’ye vermeyi, Batının da buna karşılık nükleer santrallerde kullanılmak üzere geliştirilmiş uranyum santrafüjlerini Türkiye eli ile almayı kabul etti. Takasın gerçekleştirilmesine batılı ülkeler yanaşmadılar.
Soru: Türkiye Batılı ülkelerin, özellikle ABD nin İran’a uyguladıkları petrol Ambargosuna katıldı mı?
Cevap: Evet şu anda Türkiye İran’dan almış olduğu petrolü en alt düzeye indirmiş bulunmaktadır. Enerji Bakanı Taner Yıldız, bu ambargoya katılma kararını verir iken, İran’dan alınacak petrol ve doğal gaz’dan ötürü Türkiye’de bir açığın söz konusu olmayacağını, zira aynı konuda Libya’dan tankerlerle petrol ve doğal gaz alımına devam edeceklerini söyledi. Yanı başınızda bulunan komşunuzdan en önemli ithal maddesini almayıp, taa uzaklardan tankerlerle petrol almayı kendi rızamızla mı kararlaştırdık, yoksa ABD nin baskısına boyun mu eğdik? Yorumu size bırakıyorum.
Soru: İran bize ne yaptı ki, biz bu kararı aldık?
Cevap: İran bize hiçbir şey yapmadı, biz sadece batılı müttefiklerimizi memnun etmek için bu yola saptık.
Soru: Kürecikteki(Malatya) Radar Üssünü kim kurdu?
Cevap: ABD.
Soru: Türkiye’ye bu iş karşılığında ne verildi, Türkiye ne kazandı.
Cevap: Bizim bildiğimiz kadarı ile Türkiye’ye insansız gözleme aracı olan Predeatörler verilecekti. Türkiye halkı bunun verilip verilmediğini bilmiyor.
Soru:Kürecikteki Radar Üssü kime karşı kurduruldu?
Cevap: Rusya ve İran’ın yapması muhtemel saldırılarına karşı.
Soru: Peki bu ne kadar doğru?
Cevap: Rusya batıyı vuracak ise, Türkiye’deki radar üssünün kendisine bir zararı olamaz. Zira Rusya hem teknoloji ve hem de sahibi olduğu topraklar vasıtası ile batıyı her zaman değişik yönlerden vurabilir. Rusya kuzeyden ABD nin Alaska eyaletine komşu. Ama İran batıyı Türkiye hava sahası olmadan vuramaz. O halde bu radar üssü doğrudan doğruya İran’a yöneliktir dersek yanlış söylemiş olmayız.
Soru: Batı ülkeleri ile İran arasında bir savaş çıktığında Kürecikteki radar üssü ile Türkiye kimin yanında yer almış oldu?
Cevap: Hiç kuşkusuz Batının.
Soru: Bu konumdaki Türkiye ile Suriye’den hangisi daha fazla İran’a yakın.
Cevap: Kendisine petrol ambargosu uygulayan, ABD veya İsrail tarafından topraklarının bombalanması halinde Türkiye üzerinden en yakın batı ülkesini sahibi olduğu füzeleri ile vurarak, kendisini korumaya çalışan bir İslam ülkesine karşı füze kalkanı oluşturan Türkiye, Suriyeden İran’a çok daha fazla uzaktır.
Soru: Suriye meselesinde İran Beşşar Esed’i Türkiye ise muhalifleri destekliyor. Hangisi haklı?
Cevap: Her iki ülke de haksız. Kardeşler arasında bir ihtilaf vuku bulduğunda, dışarıda kalan kardeşlerin yapması gereken, nizalı kardeşlerin arasını bulmaktır. İddia edildiği gibi Türkiye muhalifleri, İran Esedi destekliyor ise, bu işi kızıştırmaktan öte bir işe yaramamakta, sorunun derinleşmesinden başka bir anlam ifade etmemektedir.
Soru: Türkiye ve İran içerisine düşmüş oldukları bu bataktan nasıl kurtulurlar.
Cevap: Bu sorunun bir tek cevabı belki yoktur. Ama işin bu şekilde devam etmesi halinde Türkiye de, İran da indallahta mes’uliyetten kurtulamazlar. Bunun için tez elden yapılması gereken, ne pahasına olursa olsun, kardeşlerin arasına girmek ve bu nizaın telafi edilmez boyutlara ulaşmasının önüne geçmektir. 25 bin insanın manevi sorumluluğunu üstlenmek öyle kolay mı? Ya bir 25 bin insan daha hayatını kaybederse ne olacak? Sonunda ya Beşşar kazanacak veya muhalifler.
Ya İran Ya Türkiye.
50 bin kişinin kanı denize aksa kızıla boyanır.
İran İslam Cumhuriyetinin desteklediği Beşşar’ın kazanması halinde, Suriye’de daha iyi bir İslami idare kurulmuş olmayacak.
Peki İran açısından bu nasıl Müslümanlık, bu nasıl İslamcılık?
Suriye muhalefeti kazanır ise, batılı anlamda laik bir sistemin kurulması hedefleniyor. Allah korusun öleceklerle birlikte 50 bine ulaşması muhtemel bu savaşı Türkiye, böyle bir idarenin Suriye’ye hakim olması için mi destekledi?
Soru: Suriyede başlatılan iç savaşta ABD nin ve batılıların parmağı var ise, Suriye’ye komşu olan Türkiye ve İran kar mı elde ettiler, yoksa büyük zarara mı uğradılar.
Cevap: Her iki ülke de büyük zarara uğradı.
Soru: ABD istemese idi, Suriye’de olaylar bu boyutlara ulaşır mı idi.
Cevap: Kesinlikle hayır.
Soru: Peki bu konuda ABD neden geride, Türkiye neden önde görünüyor.
Cevap: Hillary Clinton, biz Suriye meselesinde Irak’ta olduğu gibi bir bataklığa saplanmak istemiyoruz ve Türkiye’ye haydi dostum bu defa sıra sende dediği için.
Soru: Türkiye bu bataklığa girer mi?
Cevap: Bu konuda çok gayretler var, provokasyonlar var. Ama Allah’a şükürler olsun Sayın Başbakan önce Uçağımızın düşürülmesi, sonrada Gaziantep olayında olduğu gibi çok yakın tehlikeyi sezdi, ülkemizi bir sıcak savaşın içerisine sokmadı.
Soru:Suriye olayı PKK yı palazlandırdı mı?
Cevap: Hem de nasıl.
Soru:Türkiye doğudan, güneyden ve güney batıdan bir sarmalın içerisine girmiş durumda mı?
Cevap:Evet.
Soru: Bu büyük sarmalın taktik adımlarının ABD de bir savaş oyununda bundan 3 ay önce oynandığı, hatta Gaziantep’te silahların, bombaların patlatıldığı bile oyunun bir parçası olarak gerçekleştiğine ne diyeceğiz.
Cevap: Ne diyeceğiz, Allah’larından bulsunlar. Biz de siyasetimizde manevra yaparız, bundan sonra İran’ın dediği gibi Esed ile muhaliflerin bir anlaşma masasına oturmasını temin etmeye çalışırız. Her iki tarafın da silahları bir süre susturması iyi bir çıkış kapısı olarak lanse edilebilir. Siyasetin temeli bunun üzerine oturtulabilir. Sayın Başbakanımızın dediği gibi kazan kazan formülünü hayata geçirebiliriz. Yemen örneğinin Suriye’de de hayata geçmesini Suudilere, Katara kabul ettirebiliriz.
Soru: Suriye meselesinde Türkiye’nin bir sıcak savaşa girmeyeceği, ancak Suriye’nin iç barışı için, Esed’in onurlu bir şekilde iktidardan uzaklaştırılması dahil, her konuda sonuna kadar aktif rol oynamaya devam edeceğini açıklaması nasıl bir tesir icra eder?
Cevap: Suriye’deki iç savaşın kaderini değiştirir, savaşı teskin eder, ölümleri asgariye indirir.
Soru: Komşularla sıfır sorun politikasının başarıya ulaşmasından ve gerçekten bütün komşular ile mükemmel ilişkiler kurulmasının temininden sonra, neden İran, Irak, Suriye, hatta Rusya Cumhuriyeti ile büyük anlaşmazlıklara düştük, yeni düşmanlıklar aldı başını yürüdü?
Cevap: Bu dostluğu batılılar, özellikle ABD istemedi, İsrail istemedi. Ak Partinin başarısını ve Sayın Başbakanın liderliğini çekemediler. Orta doğuda yalnızlığa itilmiş olan İsrail’in durumuna düşmemiz için ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Soru: Orta doğudaki sıcaklığın derecesi ne kadar?
Cevap: Nerede ise bin derece. O tarafa bakınca bile insanın yüzü yanıyor.
Soru:Burada bize düşen nedir?
Cevap: Sınırlarımızın dışı için bize düşen, asla yangına körükle gitmememiz.
Sınırlarımızla ilgili olarak, içimizde para ile pulla halli söz konusu olmayan tedbirleri almamız,
Ailemizin bütün fertlerini kardeşlerimiz olarak görmemiz,
Çıkarılacak kanunlarla mı, yoksa yeni bir Anayasa ile mi, her ne yolla olursa olsun, yerel seçimler öncesinde reformlarımızı gerçekleştirmemiz veya gerçekleştirme konusunda atılacak adımları teker teker açıklamamız, bunları bir taahhüt olarak ifade etmemiz lazım.
Aldığımız veya alacağımız tedbirler ilaç gibi, önce ağzımızda acı tat bırakabilir. Biz barışın ve esenliğin çocuklarıyız, içte ve dışta kuralımız budur, bizim savaşla ilgimiz olmaz, olamaz.