TEHLİYEKİ BU ÇIPLAKLIKTA GÖRMEYİ ENGELLEYEN NEDİR?
Biz bir Brezilya, bir Arjantin, bir Şili olsaydık, Ortadoğuda olup bitenlerle elbette bu kadar ilgilenmemiz gerekmezdi. Çevremizde olup bitenlere sağır pencere kör duvar olsak bile kırılanlardan dökülenlerden habersiz olmamız mümkün olmuyor.
Evet biz bir Brezilya, bir Arjantin değiliz.
O nedenle Filistin’de,Kudüste, Mescidi Aksada, Suriye,Mısır,İsrailde cereyan edenlere "yurtta sulh, cihanda sulh" felsefesi ile daha uzun süreli bakmamızın mümkün olmadığı açıkça görülüyor.
İsrail bir milleti, bir medeniyeti yok etmeye kararlı ve emin adımlarla hızla ilerliyor.
Sayın Başbakan onların bu tavrını "iki ileri, bir geri" cümlesi ile değerlendirdi.
Bu cümleyi biz genel olarak işlerin yavaş gittiği zamanlarda kullanırız.işler yürüyor ama işte öylesine yönündeki duygularımızı dile getirdiğimizde söyleriz. Burda söyleyen için sanki bir kayıp vardır.
Ama Sayın Başbakanın İsrail’in ortadaoğuda yaptıkları ile ilgili olarak söylediği İki İleri Bir Geri tabirinin anlamı farklıdır.
"İSRAİL HİÇ BİR ZAMAN FİLİSTİNDE GERİ ADIM ATMAYA YANAŞMIYOR,YAVAŞ YAVAŞ FİLİSTİNİ İŞGAL EDİYOR VE HER GEÇEN GÜN İLERLİYOR,İŞGALİNİ MUHKEM HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR, İSRAİLDE İŞLER ONLAR BAKIMINDAN HİÇ TE KÖTÜ DEĞİL, İSTEDİKLERİNİ KARARLI BİR ŞEKİLDE ELDE EDİYORLAR, AMA BUNU YAPARKEN BİR HALKI, BİR MEDENİYETİ YOK EDİYORLAR, HATTA DAHA ÖTESİ İSLAMIN EN KUTSAL DEĞERLERİNDEN BİRİSİ OLAN MESCİDİ AKSA YIKIM İLE KARŞI KARŞIYA, BUNA BİRİLERİ DUR DEMEZ İSE, BÖLGEMİZ TELAFİSİ İMKANSIZ FELAKET İLE KARŞI KARŞIYA KALACAK, BUNDAN BAŞTA ORTADOĞU OLMAK ÜZERE BÜTÜN DÜNYA OLUMSUZ ETKİLENCEK" diyor.
Bu düşüncelerde dile getirilenler çok açık ama hassasiyeti vurgulamak,işin ciddiyetini kavramak için bazı düşüncelerin dile getirilmesi lazım.
ABD Başkenti Washington’da dünya nükleer enerji konferansı düzenlendi. Bu konferans sırasında İran’nın üretmeye çalıştığı nükleler enerji çalışmalarının engellenmesi için ABD , Türkiye Başbakanından yardım talebinde bulundu.
Türkiye’nin bu konuda başından beri tezleri belli. Biz bölgemizde Nükleler Silah istemiyoruz. Buna İran ve İsrail de dahil. İran ülkesinde şu ana kadar yapılan tespitlere göre Uranyum Maddesi,nükleer enerjiyi silah gibi kullanmayı sağlayacak duruma getirememiş. Yani Uranyum maddesini % 20 ler seviyesinde zenginleştirmemiş. Tahminlere göre İran’lılar Uranyumu şu ana kadar % 7-8 ler seviyesinde zenginleştirmişler ki, bu oran nükleer enerji üretimine bile kafi değil. Nerede kaldı bu maddeden Nükleer Bomba elde etsinler.
Buna mukabil İsrail’in elinde nükleer bombalar var ve sürekli biçimde İran’ı bu silahlarla vurma konusunda tehdit ediyorlar. İsrail’in bu tehdidi tam anlamı ile "saman altından su yürütmeye" benziyor.İran beni vuracak paranoyası altında FİLİSTİNİ BİTİRİYOR,BUNA BİRİLERİ DUR DEMEZ İSE, HERŞEY YARIN ÇOK GEÇ OLACAK.
Türkiye’nin arabuluculuğunda Suriye –İsrail barış görüşmelerinin doğrudan görüşmeye başlanmasına karar verildiği güne iki gün kala, Gazze Şeridi İsrail tarafından yerle bir edildi. 1500 insan öldü. 4500 kişi yaralandı, sakat kaldı.
Batı dünyası hala bu olup bitenlere lalü ebkem/kör ve dilsiz/.
Nükleer silahların sınırlandırılması ile ilgili olarak Washington’da yapılan toplantıda Fransa Cumhurbaşkanı Nikolai Sarkozzy,Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile görüşürken el kol hareketleri yaparak İran’ın nükleler silah üretimine engel olmasını Rusya’dan istiyor, aksine durumun İsrail’in İran’a saldırısı sonucunu doğuracağını söylüyor.
Resimlere bakıldığında; onun bu tavırlarına Medvedev’in de aynı sertlikle karşılık verdiği anlaşılıyor.
Önce Sarkozzy’ın toplantıda yaptıklarına,söylediklerine bakalım.
1-Sarkozzy , İran nükleer enerji üretme konusundaki çabalarına devam ederse,İsrail İran’ı vuracak
2-Bu durumda Batı İsrail’in yanında yer alır.
3-İran üzerindeki etkinizi kullanarak ,Nükleer enerji üretmekten vazgeçirin, onların bu alandaki ihtiyaçlarını siz karşılayın diyor.
Medvedev ise,
1-Bu konuda haksız olan İsrail’dir.
2-Bölgede nükleer silahlar sadece onda var, nükleer silahların sınırlandırılması konferansına üye bile değil. O bu silahları sizlerin yardımı olmadan mı üretti, Ortadoğuda yeni bir savaş çıkarsa, sorumlusu siz olursunuz.
3-Sizler onu neden dizginlemiyorsunuz.
4-İran’ın nükleleer çabaları enerji üretimine yönelik, biz onlara sadece bu alanda destek oluyoruz.
5-Ortadoğu Barış görüşmelerinin önündeki en büyük engel İsrail’in tutumu, bunu neden görmezden geliyorsunuz diyor.
Medvedevin Washingnton’daki konferanstaki tutumu, Türkiye’nin şu andaki politikaları ile benzer durumda.
İşin özetine bakıldığında gerek Rusya Federasyonu ve gerekse Türkiye, Ortadoğuda dizginlenmesi gereken ülkenin İsrail olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koyuyorlar. Her iki ülke bu konuda gerçekten haklılar.
Akıl, mantık ve iz’anla olaylara bakıldığında, nükleer silaha sahip olan İsrail’mi, yoksa onu dizginlemeye çalışıyor, bu amaçla eğer elde ederse Nükleer enerjiyi silaha dönüştürecek varsayımına muhattap kalan İran’mı tehlike saçıyor? Sorusunun cevabının İsrail olduğu çok net ve açıktır.
Çünkü birisinde nükleer silahlar var, diğerinde yok,
Birisi sabah akşam bir ülkeyi, bir medeniyeti, bir milleti yok ediyor, diğerinin bu alanda en küçük bir vukuatı yok,
Birisi vuracağım diye meydan okuyor, diğeri kendimizi onurumuz ile koruruz,biz de gerekli cevabı veririz, ama bu defa hayal bile edemediği cezaya maruz kalır diyor.
Düşünün bir kere, İsrail Sarkozzy’ın ağzından söylediklerini gerçekleştirir ise,
Yani,
Sağımız ,solumuz, önünümüz, arkamız yanarken, İslam aleminin kalbi alev alev kavrulur iken Türkiye, gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler, kalpleri var hissetmezleri mi oynayacak? Buna imkan var mı?
İşte Sayın Başbakan bir çok mahfilde , İsrail’in iki ileri bir geri politikaları ile Filistini bitirdiğini, yapma etme diyenleri , kes sesini bak vurururum diye tehdit ettiğini "daha başka özel bilgilerini kullanarak" tehlikenin büyüklüğüne işaret ediyor.
Batı dünyasını tehlikenin bu çıplaklıkta görmesini engelleyen Siyonist sevginin sebebi nedir?