THE GAME HAS JUST BEGAN ( EYNEL MEFERR)

Mısır halkı taşıdıkları pankartlarda Mübarek 30 Years Game Over yazdılar. Yani Hüsnü Mübarekli 30 yılın sonu geldi.

Biz de diyoruz ki, oyun daha yeni başladı ve kaçış nereye?

Tunus’ta başlayan Yasemin devrimi, domino etkisi ile bütün Arap ülkelerini sarmaya başladı.

Yıllarca açlık, sefalet, yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, Devlet işlerinin eşe dosta peşkeş çekilmesi, haksızlıkla karşı karşıya kalan insanlar, nihayet patladılar.

Müslüman Arap ülkelerinin başında bulunan insanlar, bulundukları mevkilere ya ihtilal yaparak veya ailevi veraset yolu ile iktidarı ele geçirmiş bulunuyorlar. İhtilal ile işbaşına gelenler, halkın yanında olacaklarına, onların başında zulümleri ile boza pişirdiler.

Tunus’ta iktidarı elinde bulunduran Zeynel Abidin Bin Ali 30 yıllık iktidarını despotça sürdürdü. Halkın yaşam seviyesine yükseltecek doğru dürüst bir adım atmadı. Eşi ve ailesinin lüks içerisindeki yaşantısı, halkı ekmeğe muhtaç insanları çileden çıkardı. Akdeniz’in bu en önemli ülkesi hiçbir şeyden olmasa bile Turizmden almış olduğu büyük payı/geliri hakça bir şekilde paylaşma imkanı bulamadı.

Yöneticiler ele geçirmiş oldukları büyük serveti Avrupa’daki, ABD deki büyük bankalara aktardılar. Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi ülkeyi terk eder iken yanlarında tonlarca altını da beraber götürdüler.

Suudi Arabistan’a sığınan bu insanların yanlarında 1,5 ton altın götürdükleri yazıldı, çizildi.

Bu kadar büyük meblağı nasıl taşıdılar, nasıl götürdüler diye çevremden itiraz gelince, "inanın daha fazlasını götürmüşlerdir, hırsızın elini tutmak mümkün mü, o bir kere çalmaya görsün, hiçbir şey onu doyurmaz" dedim.

Götürsünler, götürsünler de Abad olmaları imkansız.

Çevrenize baktığınızda bütün hırsızların sonunun berbat olduğunu görürsünüz.

Tunus’ta başlayan ve domino etkisi gösterdiğinde zerre kadar şüphe olmayan despot yönetimlere karşı halk hareketleri Mısır ve Yemen’de etkisini olanca hızı ile sürdürüyor.

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in ailesi üyelerinin çoktaaan ülkeden tüydüğünü hepimiz biliyoruz. Hüsnü Mübarek önümüzdeki seçimlerde!!! Bir yolunu bulup oğlunu iş başına getirmek istiyordu. Tunus’ta başlayan halk hareketinin 7 şiddetindeki depremi, oğul Mübarek’in uçaklar dolusu eşya ile ülkeden İngiltere’ye kaçmasına sebep oldu. Bu uçaklar ile herhalde çul çaput götürmediler, kargo yüklerinin altın, dolar ve kıymetli eşya olduğunda şüphe yok. Baba Mübarek’te kısa süre sonra arkada kalanları toplayarak ülkeden tüyecektir. Ama güya kendince direniyor, yiğitlik gösterisinde bulunuyor. Onun kaprisleri sebebiyle halk, bu esnada büyük eziyet çekiyor ve evlatlarını maalesef kaybediyor. Hüsnü Mübarek şu anda halk üzerinde katliam yapıyor ve suç işliyor. Kaçacağı delik neresi olursa olsun, kurulacak yeni demokratik Mısır yönetimi, kırmızı bülten çıkararak onu geri getirecek ve yaptıklarının yasal zeminde hesabını soracaktır.

Hüsnü Mübarek yakında kaçacaktır. Fakat nereye gideceğini hesaplamış değil. Bir Arap ülkesine mi, Avrupa’ya mı yoksa ABD ye mi gidecek. Zeynel Abidin Bin Ali gibi Suudi Arabistan’a sığınmak Hüsnü Mübarek’in işine gelmez. Çünkü O’nun da sonunun ne olacağı artık belli değil. Bu aşamadan sonra Suud yönetiminin ayakta kalmasının imkânı yoktur.

Elverir ki katliam yaşanmasın, Müslüman halkın evlatlarının kanı akmasın. Birde bu kişiler ülkeyi terk ettikleri zaman yanlarında halkın zenginliklerini alıp götürmesinler. İran Şahının çocukları yanlarında götürdükleri haram parayı yiyebildiler mi? Kimisi intihar ederek, kimisi bedenine zehir zerkederek bu dünyadan göçüp gittiler. Babalarının günahını evlatları çok acılı bir şekilde ödemek zorunda kaldılar. O açıdan babaların çok dikkatli olması lazım. Çünkü hırsızlıklarının cezası hep evlatlarından çıkar, acısı katlanır.

Bu açıdan batı ülkelerinin de çok dikkatli olması gerekir.

Ülkeyi terk eden her yönetici uçaklar dolusu halkın altınını, parasını pulunu alıp giderken ve bu ülkeler hırsızlığa aracılık ederlerse, aynen kaçan yöneticiler gibi halka karşı suç işlemiş olurlar.
TÜRKİYE’YE VE MISIR HALKINA

Bu arada Albaraday diye bir zıpır Mısır’da ortalığa çıkmış, yönetimi ele geçirmek istiyor.

Mısır halkının bir başka firavuna görev vereceğini hiç zannetmiyorum.

Çünkü bu Albaraday, Irak’a ABD nin saldırısını organize eden adam değil mi?

Dünya Atom Ererjisi Kurumunun başında iken, onlarca kez Irak’a gitti, kimyasal silah aradı. Bu anlamda hiçbir şey bulamadı.

Çıkıp "arkadaş Irak’ın Kimyasal silah yapmasına imkân verecek hiçbir belge, bulgu, delil, madde elde edemedik. Irak’ta Saddam Hüseyin’in sarayının bu işler için kullanılıp kullanılmadığı yolunda ABD nin yapılmasını istediği araştırma, kimyasal silah bulmaya yönelik olmayıp, onur kırma amaçlıdır. Bizim böyle bir şeye alet olmamız mümkün değil. Sonuç itibariyle Irak’ta kimyasal silah yoktur demedi, eveleyip geveleyerek ortamın fululaşmasına ve sonucunda ABD nin Iraka saldırmasına sebep oldu.

Ben bu adamın ABD de yaşadığını zannediyordum. Birden Mısır’da karşımıza çıktı. ABD Müslüman Mısır halkının kırk yıllık emeğini bu adamla boşa çıkarmak istiyor.

Irak’ta Müslüman halkın bir tiran tarafından katledilmesine sebep olan bu kişi, Mısır’ın çağdaş Firavunu tarafından katledilen bir başka Müslüman halkın kanı üzerinden sermaye biriktirmek istiyor.

Albaradayın ABD nin Irak’a saldırısı öncesinde yaptıklarını herkes unutsa bile biz unutmuş değiliz. Türkiye’de ilk defa gazeteniz Söz’de bu durum dile getiriliyor. Elbette duyarlı bütün insanlar işin bu yönünü nazara verecek ve başta Türkiye olmak üzere, İslam ülkeleri yöneticilerini uyaracaktır.

Mısır halkının buna asla fırsat vermeyeceğini düşünüyorum.

Tunus’a 20 yıllık sürgünden dönen Ennahda Partisinin başkanı Gannuşi, ülkeye döndüğünde yaptığı açıklamada, Türkiye’yi ve Ak Partiyi örnek aldıklarını, Sayın Başbakanın idare biçimini çok önemsediklerini beyan etti. Mısır halkının da bu kapsamın dışında bir düşünceye sahip olması söz konusu değildir. O nedenle ALBARADAY gibi kişilerin Mısır’da iş başına gelmesinin onarılması güç gedikler açacağını, ilgililere en güzel biçimde Türkiye ve Sayın Başbakan ifade edebilir.

Biz "görelim Mevla neyler, neyler ise güzel eyler" cümlesini canı gönülden söyledikçe, "tağuti" yönetimler ardı arkasına yıkılıyor.

Oyun daha yeni başladı ve kaçış nereye?