THY/İYİSİ/ KÖTÜSÜ

Pazar günü akşam Gaziantepten aradılar.
Ağabey yeni ifadeler var, hemen gelmen gerekiyor. Yakın bir dostun işi olunca, benim için pijama terlik de ne oluyor?
Her gün THY nın Ankara’dan gece 22.55 te Gaziantep’e uçağı var. Bir taraftan ben Ankara’dan, diğer taraftan arkadaşlar Gaziantep’ten görüşmeler yapıyoruz, mümkünü yok, uçak tıklım tıklım dolu/diyorlar/.
Aslında THY ları yetkililerinin uçak tam dolu sözü,biraz garibime gidiyor ama, yapacak bir şey yok.Olayı garip karşılamamın sebebi her uçakta aniden seyahat yapmak isteyen bir veya bir kaç "siyasi" kişilik için yer ayrılıyor olduğunu bilmiş olmam. Artık demek bizi o kategoride görmüyorlar. Canları sağolsun.
Umurumda değil. Onlar istedikleri gibi olaya baksınlar, ben 45 sene milletin işinde,gücünde, iman, inanç ve ahlakında kendime yer bulmaya çalışmışım, onlar beni sevmişler, ben onlara sonsuz sevgi, saygı ve merhamet hisleri ile dolmuşum. Dar görüş ve düşüncelerin sahiplerinin alil bakış açısı ile mi kendimi değerlendireceğim!
Gidiş için kendime bir yol bulmalıyım. Sağolsun Meclis döneminden sekreterim Nurten hanım vekilim sabah 04.35 te Ankara’dan İstanbul’a, 06.30 da da İstanbul’dan Gaziantep’e gitmek isterseniz, yerinizi ayarladım, okeylettim dedi.
Mecbur kabul ettim.                                                  
Herkes benim tez canlılığımı bilir. Randevülerime yarım saat önce giderim, işime gücüme bir saat önce başlamasam, kendimi abdetsiz sayarım.
Gece 02.30 da kalktım, banyo, traş derken 03.00 de evden çıktım. 03.45 te Esenboğa hava alanındayım.
Tam saatinde İstanbul’a uçtuk. Çok güzel bir kahvaaltı verdiler. Güzel de olsa sonra keşke bu kahvaaltıyı almamış olsaydım dedim. Niye mi?
Pazartesi günü sabah 06.30 da İstanbul’dan Gaziantep’e uçan THY uçağında görev yapan biri bayan, diğeri erkek iki genç görevli sebebiyle.
Uçağa binince görevli hostes hemen ceketinizi alayım dedi. Bu bir.
Ardından içecek ve ıslak mendil ikram etti. Mendili aldım, midem dolu, içeceği geri çevirdim. Üzüldü. İstediğiniz başka bir şey var ise lütfen söyleyin size ikram edelim dedi. Bu iki.
Uçak hareket etti, gece boyu uykum paramparça olmuş. Gözlerimi yummuşum. Birden genç ve güzel yüzlü erkek host "vekilim kahvaaltınızı getirdim" diye nazikce uyardı. Teşekkür ederim ben almayayım dedim.
Döndü, ama kahvaaltımız çok güzel, sizin yemenizi istiyoruz diye nazikçe söylemez mi? Bu üç.
Vallahi ne yapacağımı şaşırdım. Karnım tok, teşekkür ederim, ama bir domates suyu alayım dedim kırmamak için. Getirdi , başka bir emriniz olur veya kahvaaltınızı almak isterseniz, hemen hazırlarım dedi. Bu dört.
Biraz yol aldık, genç host tekrar geldi, size içecek bir şeyler ikram etmek istiyoruz, emriniz olur mu? Bu beş.
İniş için alçaldığımız sırada gözlerim yine kaymış.
Genç hostes hanım "efendim ceketinizi getirdim, size haber vermeden bırakmak istemedim, haberiniz olsun" dedi, teşekkür ettim. Bu altı.
İşte Pazartesi gecesi Ankara’dan İstanbul’a uçarken verilen güzel kahvaaltıyı keşke almasaydım dememin sebebi, aynı gün sabah İstanbul’dan Gaziantep’e uçan uçaktaki iki genç insanın durmak ,tükenmek bilmeyen enerjileri, hizmet etme aşkları, sabahın mahmurluğunun kendilerini hizmetten asla alıkoymaması,incelikleri, zerafetleri ve  nezaketlerine,ikramlarını alarak karşılık verememiş olmam.
Pazartesi gecesi Ankara’dan Gaziantep’e uçmam için yer verilmemesine ne kadar üzüldü isem, İstanbul bağlantılı Ankara Gaziantep uçusunda iki genç ve güzel insanın müşterilerine hizmet etme konusundaki çabalarından ötürü çok mutlu oldum.
Sabah erken saatte Gaziantep havaalanında uçaktan iniş sırasında yine bu iki görevlinin "hoş geldiniz, hayırlı işler" temennisi gerçekten iyi bir doping oldu.
Bendeniz de uçaktan iniş sırasında genç host’un koluna hafifçe dokunup teşekkürümü ifade etmeye çalıştım.
Teşekkürler çocuklar, keşke sizinle tekrar karşılaşabilsem.
Yanlışı söyleyeceksin,

Doğruyu takdir edeceksin.